SABRIMIN SONUNA GELDİM
Saniyeler dakikaya, dakikalar saate dönüşürken yaklaşık saatlerdir aklımda olan konuşmayı tekrar zihnimde canlandırdım.Ne demek oluyordu tüm bunlar? O kadın kimdi? Ateşle ne alakası vardı?
O kadının telefonda ki kadın ile aynı olduğuna adım gibi emindim. Fakat anlamlandırmadığım şey ise Ateş ona seninle aramızda hiç bir sikim yok demişti. Tüm bunlada ne demek oluyordu. Madem o kadın ile beni aldattı nasıl aralarında bir şey yoktu. Belki de Ateş inkar ediyordu bilerek.
Yumruk yaptığım ellerim artık kızarmaya başladığı için çözdüm. Gergin olduğum da ellerimi ister istemez yumruk yapardım. Şu anda da olduğu gibi.
Bakışlarım odanın içindeki dijital saate deydi. Saat baya ilerlemişti ve ben kahvaltıya inmemiştim. Ateş' i görmek istemiyordum. Neler olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu...
Ateşle bu meseleyi konuşmalı mıydım? Napmam gerkiyordu hiç bilmiyorum.
Elim sıkışan kalbime gitti, gözlerim doldu. Bedenime bir ağırlık çökmüştü. Duyduklarım ağırlığı. Zihnimden çıkmayan kelimeler... Manken oruspu ben miydim? Bedenim tekrar titremeye başladı. Ellerimi durduramadığım bir şekilde titrerken artık olanları kaldıramayan ben hıçkırarak ağlamaya başladım.
Elim gün geçtikçe büyüyen göbeğime gitti. Ona böyle stresli bir süreç getirmek istemiyordum ama içinde bulunduğum durum tam olarak da öyleydi.
Gözyaşlarım sicim gibi yanaklarımdan süzülürken gözlerimi kapattım. Başımı yatak başlığına dayadım ve acizliğin vücut hali olan bedenimin sakinleşmesini bekledim.
Saat 13.23 olduğunu gördüm ve artık guruldamaktan bir hal olan karnımı doyurmak için ayağa kalktım. Odadan çıkarak merdivenlere yönelip, basamakları inerek büyük salona geldim. Saatler içinde ağlayarak aldığım karar ise Ateş ile konuşmaktı.
Bakışlarım etrafta gezinirken hızla mutfağa yöneldim. Kimse yoktu evde, bunu derin. Sessizlikten anlamak mümkündü.
Yaklaşık 3 haftadır dışarı çıkmıyordum. Sadece canım istemiyordu. Ama bugün çıkmak istiyordum, hava almaya ihtiyacım vardı.
Dolaptan çıkardığım malzemelerle hızla bir omlet ve portakal suyu yaptım. Öğlenin bir buçuğunda kahvaltımı yaptım. Kirlilerli makinaya dizerken ellerimi yıkayıp tekrar odaya çıktım.
Bakışlarım koltuğun üzerinde olan sayılı kıyafetlerimde gezindi. Şuan en uygunu mavi Jean ve beyaz t-shirt olmalıydı. Saçlarımı düz hali ile bıraktım.
Hızla üzerime geçirdiğim kıyafetler ile telefonumu yanıma aldım. Yanımda hiç para yoktu ama telfonumdan kullanabilirdim.
Bugün Beşiktaş daki daireme gidip eşyalarımı alıp ordan da eski evimize geçecektim. Burası Ateş' in eviydi ve ben, benimle yaşamak istemeyen bir adamın yanında daha fazla kalabileceğimi sanmıyordum. Ordan da doktora gidecektim sonun da.
Beni görmeyen, umursamayan, yok sayan bu adamdan boşanmalıydım. Bütün sebepleri geçtim bu adam beni görmüyordu, varlığım umrunda değildi. Daha fazla böyle devam edemezdik.
Tişörtümden belli olan göbeğime derince gülümsedim. Varlığı o kadar güzel hissettiriyorduki o olmasa katlanacak gibi değil. Günün her dakikasında yaptığım gibi elim yine göbeğime gitti. Usulca okşadım. Sanki saçını okuyormuş gibi hissettim bir an. Gözlerim anın güzelliği ile kapandı. Sadece düşündüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK KARANLIK
ChickLitYüzüme vuran ılık nefesi, gittikçe bana yaklaşırken daha ben ne olduğunu anlamadan nasırlı parmakları belimi kavradığı gibi kendine çekmesi ile afalladım. Dokunuşlarına aldanmak, onun etkisine kapılmak istemiyordum. Derin nefesler alıp veririken, in...