ÖZÜR DİLERİM
" Ne?! "
Ben daha ne olduğunu anlamadan, iki eliyle kollarımı kavrayarak kendine çekti bedenimi.
" Ateş, noluyor?! " Derken neden böyle yaptığını anlamaya çalışıyordum. Alev alev yanan hareleri yüzümün her bir yerinde gezinirken, titrek bir nefes kaçtı dudaklarımdan.
" Sana güzelce sordum, nereye gideceksin diye ama sen telefonu yüzüme kapattın. " Dedi. Bağırmıyordu ama sesi korkunçtu. Bedenimi merdivenlere doğru yönlendirmesi ile ayaklarımı yere bastırarak ona engel olmaya çalışıyordum. " Yürü! "
" Ne yaptığını sanıyorsun. Bırak beni. " Desemde nafile. Sanki bir oyuncak bebeği taşıyormuş gibi beni tek hamlede ters çevirip sırtına attığında, kalçasıyla biraz bakıştık. " Hey! Bırak beni. Ateş napıyorsun bırak. " Sırtına hafif yumruklar atarken bir yandan da olduğum yerde sallanarak inmeye çalışıyordum.
Merdivenleri bitirip odamıza girdiğinde hala beni bırakması için saldırıyordun. Bedenimi yere indirdiğinde, kolumdan tutarak beni banyoya sürükledi. Ne kadar debelensemde bir işe yaramıştı. Kapıyı açıp beni de içeri aldı. Ardından kapıyı kitleyip anahtarı cebine attı. Ben şaşkın gözler ile onu izlerken küvetin başına geçti ve soğuk suyu açtı.
Gözlerim küvetin içine akıp giden suydayken bana döndüğünde hissettim ama yine de ona bakmadım. Gözlerim yaptığı hareket ile ona dönerken, üzerinde ki tişörtünü tek hamlede kafasından sıyırmıştı.
Bakışlarım kaslı gövdesine giderken yutkundum. Yalan söylemeye gerek yoktu, karın kasları mükemmel gözüküyordu. Kollarında ki kaslar daha da belli olurken gözlerim karşımda ki şaheserde geziniyordu. Tabi yanaklarıma basan kan ise utançtan şekilden şekile bürünmene neden oluyordu.
Kaslı gövdesi daha da kabarırken tekrar yutkundum. Allah'ım neydi bu böyle?! Gözlerimi daha fazla mükemmel karın kaslarında dolanmadan yüzüne çıkardım. Tabi bana sırıtarak bakan bir adet Ateş' i hesaba katamamıştım. Adamı kazık gibi ortada süzüyorduk bir saattir.
" Hoşuna gitti bakıyorum da. " Dedi. Sesinde eğlenen bir alay vardı. Gözlerimi harelerine diktim. Kan yanaklarıma hücum ederken gövdesine bakmamak için büyük çaba sarf ettim.
" Hiç de bile. " Dedim ve kollarımı gövdemde birleştirdim. Bakışlarım meydan okurcasına yüzünde gezinirken, o eğlenen ifade anında tuzla buz oldu. Yüzü tekrar ifadesizliğine bürünürken asıl konuya geldiğimizi anladım.
" Soyun. " Tek bir kelime çıktı dudaklarından. Ben ise idrak etmeye çalışıyordum. Ne demek soyun? Bakışlarım anlamadığımı belirtircesine yüzünde gezinirken yutkundum. Umarım düşündüğüm şeyden bahsetmiyordur.
" Anlamadım. "
" Soyun Melis. "
" Bunu neden yapacakmışım? " Dedim. Kollarımı göğsüme daha sıkı satarken meydan okuyarak yüzüne bakıyordum. Ondan deli gibi korktuğumu belli etmemeye çalışarak, tek kaşımı kaldırdım.
Bir adım atıp üzerime doğru geldiğinde geri adım atmamak için irademi zorluyordum fakat yine kaybettim. Ben de tek adım geriye doğru giderken bu sefer hızla üzerime geldi. Kolumu ondan hiç beklemeyeceğim bir hareketle yumuşak tutarken üzerimde ki tişörtün çıkartıldığını fark edemedim bile. Bakışlarım şaşkın şaşkın yüzünde gezinirken, diz çöküp pantolonumun düğmesini açıp fermuarını indirdi. Ne olduğunu çok geç fark eden ben hızla kolumu tutan elinden kurtulmaya çalıştım. Kolumu daha sıkı tutarken ayaklarımla kaçmaya çalışıp ondan uzaklaşmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK KARANLIK
ChickLitYüzüme vuran ılık nefesi, gittikçe bana yaklaşırken daha ben ne olduğunu anlamadan nasırlı parmakları belimi kavradığı gibi kendine çekmesi ile afalladım. Dokunuşlarına aldanmak, onun etkisine kapılmak istemiyordum. Derin nefesler alıp veririken, in...