8. BÖLÜM

14 2 0
                                    

BU BURDA BİTMEDİ

Nefes almak hiç bu kadar zor gelmemişti. Bazen düşünüyorum acaba nerede hata yaptım? Hayatım o kadar boktan bir hal almıştı ki, daha başıma ne gelebilir diye düşünüyorum.

Bir bebeğim olacağını öğrenmiştim daha günler önce. O an o kadar kötü gelsede şimdi dünyanın en şanslı insanı hissediyorum kendimi.

Ellerimi yavaşça etkisi altına alan titreme dalgaları hızla vücucuduma yayılırken, nefeslerim de ağırlaştı. Sanki göğüs kafesimin için de ağır bir şey vardı, yutkunmamı engelliyor nefes almamı zorlaştırıyordu. Gözlerim de ise belli olan duygular karşıdaki adama da yansımış olacak ki sarhoşluğun etkisi ile yayvanca gülümsedi. Korku ve şaşkınlıkla bakıyordum. Boğazımda oluşan yumru, genzimi yakıyordu.

Nasıl olabilirdi nasıl? Bu... İmkansız.

Bana teessüf eder gibi bakıyordu. Ondan saklamak imkansızdı ama nasıl öğrenmişti? Daha doktora bile gitmemiştim. Hiç değilse boşandıktan sonra öğrenir diye düşünmüştüm ama hayır nerden bilebilirdi ki? Ağzımdan bebeğe dair tek bir kelime dahi çıkmamıştı. Bu imkansızdı? Aklımdaki ihtimal ile donup kaldım. Ya beni en başından bulup takip ettirdiyse ve eczaneden aldığım şeyi gördüyse? Peki ya testin pozitif olduğunu nasıl anlayacaktı ki? Kafam allak bullak sorularla cebelleşirken karşımda bana eğilmiş adama baktım.

Elleriyle saçlarımı kenara çekip boynumu açığa çıkardı. Ben daha ne olduğunu kavrayamadan iki çift dudağın boynuma değmesi ile kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Boynuma daha da yaklaşırken, ağzından belli belirsiz mırıltılar çıkıyordu. Dudakları sadece boynumda geziyor, öpmüyordu. Burnunu boynuma sürtüp derin bir nefes çekti.

" Kokun..."

Ellerim heycandan titrerken kalbim deli gibi göğüs kafesime vuruyor, sanki yerinden çıkmak istiyordu. Bir an kalbimin sesini duymasından korktum. Ellerimi oturduğum koltuğun kulbunu öyle bir sıkıyordu ki, bir an yırtacağım sandım.

Hala boynumda olan kafasını kaldırdı ve şimdi dimdik ayakta, karşımdaydı. Yüzünde, surat ifademi gördükten sonra oluşan gülümseme ise amansızca kalbimi daha da hızlandırdı. Onu en son ne zaman sahici bir gülümseme ile gördüğümü hatırlamıyorum.

Sonunda sesimi bulduğumda titreyerek konuştum, " Sen... Sen nasıl, nasıl?"

Yüzündeki gülümseme anında silinirken, gözleri şimdi yakıcı bir şekilde üzerimde geziyordu. Sinirlenmişti. Dilini üç defa damağına vurduğunda çıkan cık sesi ile daha da tedirgin olurken o, biraz daha bana yaklaştı.

" Gerçekten öğrenmeyeceğimi mi sandın karıcım? "

Evet, öyle sanmıştım. Nasıl anlamıştı hiç bir fikrim yoktu ama yavaş yavaş umutlarım tükenmeye başlamıştı.

" Ateş ne saçmalıyorsun. Öyle bir şey olsa zaten ben söylerdim. Saçma düşüncelere kapılma. Senden asla bir çocuğum olmaz. "  Sesimi olabildiğince sabit tutmaya çalıştım fakat karşımda ki adam neden olduğunu anlamadığım bir şekilde hiddetlendi ve hızla koltuğa dizlerini dayayarak üzerime çıktı.

Kaşlarını çattı ve dişlerini sıktı. Koltuk kulbunu sıkan kolumu kendine çekip beni kendine yaklaştırdı. Göz bebeklerimin titrerken onu neyin bu kadar sinirlendirdiğini düşündüm. Yüzünü bana yaklaştırırken çenemi kavrayıp acıtacak derecede sıktı.

" Napıyorsun bırak beni?! " Derken kolumu ve çenemi ondan kurtarmaya çalışıyordum. O ise gözünde büyüyen ateşle, dudaklarımız arasında milim kadar ara kalana kadar yaklaştı. Konuşsam ya da konuşsa dudaklarımız birbirine değecekti.

SOĞUK KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin