Bölüm 21

252 31 5
                                    

Nehir dışarıdaki sesleri duymuş olucak ki, yanıma gelip pencereden aşağıya baktı. Cesuru görünce ise dudaklarını büzdü.

"Anne gitsin. Bağırıyor o. Sevmiyorum artık onu." Kaşlarım havada baktım Nehire. O sırada da Mevsim gelmişti eve. Cesura baktığımda omuzları çökmüş bir şekilde Nehiri izlediğini gördüm. Duymuştu büyük ihtimalle.

Mevsim sevinçle Nehirin yanına gelirken, elindeki küçük olan gülü Nehire uzatdı. Büyük olanıda masaya koydu. "Al bakalım prenses. Babandan sana." Nehir gülü alacağı sırada baba lafını duymasıyla durdu. Omuz silkip ittirdi gülü.

"İstemiyorum. Sevmiyor o beni. Bağırıyor anannem gibi." Benimde omuzlarım çökerken Cesuru izledim. Timur bey alnını ovalıyor, oda Cesurun aptallığını kabullenemiyor gibiydi. "Aptalsın Cesur." diyip şakalarını ovaladı Timur bey.

Aptladı. Evet. Cesur koca bir aptaldı. "Bence gidin Cesur bey. Sizin içinde iyi olur. Benim içimde." İç çekerek bana baktı. Bir süre bende yüzüne baktıktan sonra pencereyi kapatıp, perdeyi çektim.

Mevsim hepimize umutsuz bakışlar atıyordu şu an. "Ben en iyisi Nehir ile bir az sohbet edeyim. Döner belki kararından. Dediğinde kafamı salladım.

Mevsim boğazını temizleyip, ikimizide oturtdu. "Bak Nehir'im güzel prensesim benim." manipüle eder gibi saçlarını okşadı Nehirin. "Baban bilerek bağırmadı ki. O seni çok seviyor. Hem kaç yıl hasret kaldı o sana bir Bilsen. Şimdi tam kavuştum dedi sen naz yapmaya başlıyorsun."

Dudak büzmeye devam etdi Nehir. "Sanki ben kalmadım." diyip kafasını çevirdi. Evet. Nehirin affedecek hali yok gibiydi. Cesurun acısını hiss eder gibi oldum. Kalbime derin bir sancı girerken, ayağa kalkıp mutfağa gittim.

Çok üşürdü şimdi o. Zaten çabuk hastalanan biriydi. Nazlı olurdu hemde hastalanınca. Eskiden hastalandığı zaman yanıma kedi gibi sokulur, 'hastalandım ben' diye küçük çocuklar gibi mızmızlanırdı. Çabuk geçerdi ama hastalığı. Kırgınlığı gibi...

Bir bardak su içtikten sonra odaya tekrar girdim. Mevsimle Nehir sohbet ediyordu. Mevsim Nehirin Cesura karşı olan küskünlüğünü aradan kaldırmakla uğraşıyordu.

Perdeyi bir az aralayıp baktığımda, hala orada olduğunu gördüm. Gördüğüm manzarayla kalbime daha da sancı inerken artık dayanamıyordum.

Ağlıyordu. Timur bey destek amaçlı Cesurun omzunu sıkıyor, sarılıyordu. Daha fazla dayanamadığımı anlayınca perdeyi tekrar kapatıp, Mevsime baktım. "Ben dayanamıyorum artık. Gidicem."

Mevsim bana side eye bakışlarını atarken, ceketimi giydim. Soğuktu hava ama hala eylülün başındaydık.

"Yemin ederim sanki 27-30 yaşlarındaki Cesur ve Damla değil de 17-19 yaşlarındaki Cesur ve Damla var karşımda." Mevsimle Nehire öpücük yollayıp, ayakkabımı giyinmeye gittim.

"Hala annem delirdi mi?"

"O zaten deliydi halacım boş ver."

Arkamdan konuşmalarını boş verip çıktım evden. Koşarak aşağı indiğimde, Cesur hâla ağlıyordu. Ama ağlamasındı. Hızla Cesura doğru giderken, Timur bey beni fark etmesiyle ayağa kalktı.

Kenara çekildiğinde, Cesurun yanına çöktüm bende. İçli-içli ağlarken, "Kızımda istemiyor beni Timur. Oda istemiyor. Damlada istemiyor." Tamam. Bu kadar ağlamak yeterdi. "İstemediğimizi de nerden çıkardınız Cesur bey?" Alaya alarak sizli konuşmuştum.

Cesur aniden kafasını kaldırıp bana baktığında gülümsedim. Elimi yanağına koyduğumda, başını elime yasladı. Buz gibiydi yüzü.

"Soğuk mu?" diye sorduğumda sarıldı bana. "Şimdi sıcak. Evimdeyim." Aniden Cesurla nasıl böyle olmuştuk bilmiyorum ama güzeldi. Sevmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yıllar Sonra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin