Bölüm 16

613 33 32
                                    

10 yıl önce

Damla ve Cesur bu 2 ayda gerçekten de çok güzel anlaşıyordular. Evden birlikte çıkıp, birlikte geliyordular.

Genellikle Damla konuşuyor, Cesursa dinliyordu. Damla hep bir şeyler anlatmasını istediğinde susuyordu. Anlatacak neyi vardı ki? Hayatında tek bir renk vardı. Oda Damlaydı.

Neyi söyleye bilirdiki? Nasıl bir ailede büyüdüğünü mü? Ve ya nasıl uyuşturucu bağımlısı olduğunu mu? Korkuyordu bunları söylemekten. Damla ondan çekinir bir daha konuşmaz diye korkuyordu.

Bu hayatında olmasını istediği son bir şey bile değildi. Zaten söylemek de istemiyordu. Saklamak istiyordu ama nereye kadar saklaya bilirdi ki? Er ya da geç öğrenecekti. Yalanın ömrü kısaydı. Ayak basardı ama yürümezdi.

Damla evde anne ve babasıyla oturmuş dizi izliyordu. Okul yoktu bu gün. Yarın vardı ama. Heyecanlıydı. Cesurla gidip geliyordu okula. Cesurun yanındayken rahattı. İstediği kadar konuşuyor, istediği gibi davrana biliyordu.

Bu zamana kadar en güzel zamanlarını yaşıyor gibiydi. Kalbi hep çok atıyordu misal. Ama eli ve ya vücudu titremiyordu. Zaten aşk birini görünce heyecandan tir-tir titremek değildi. Hiç olmamıştı.

Hayran olduğun birini görünce de titreye bilirdin heyecandan. Ve ya gördüğün bir ünlüde. Ama aşk onu görünce heyecandan titremek değildi. Evet heyacanlanırdın. Titrerdin de. Ama sadece titremek aşk değildi.

İnsan sevdiğiyle çekinmemeliydi. İstediği gibi davrana bilmeliydi. Acaba ne der düşüncesine kapılmamalıydı. İnsan sevdiğiyle rahat olmayacaksa nerde rahat olacaktı ki?

"Kızım hadi gel baba kız sohbet edelim." Damla babasının sesiyle dizideki bakışlarını ona çevirdi. "Tamam baba." diyip ayağa kalktı. Annesi ikisini de umursamamıştı. Dizi gibi daha önemli konuları vardı.

Damla ile Yusuf yani Damlanın babası balkona çıkıp oturdular. Babası Damlanın elini tutup konuşmaya başladı. "Bak kızım. Bilirsin ben senin babanım. İyisiyle, kötüsüyle hep yanında olurum. Evet kötü bir şey olursa, babayım. Üzülürüm. Ama hiç bir zaman yanlışını istemem. 17 yaşın var kızım senin. Elbet neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilirsin. Güvenirim ben sana. Ne olursa olsun arkanda olurum. Ama benden bir şey saklama. Bilirsin sakladığın zaman daha kötü oluyor. Elbet öğrenirim. Ama sen söylersen... Hep arkanda olurum kızım."

Derince yutkundu Damla. Böyle bir konuşma beklemediği aşikardı. Yusuf kızını kendine çekip sıkıca sarıldı.

"Bir-iki bir şey gördüm. Cesur ve senin hakkında. Okula birlikte gidiyorsunuz. Gelirkende görüyorum kızım." Derin bir nefes aldı Yusuf. "Cesur senin bildiğin gibi biri değil." Damla göz kırpıştırarak babasına baktı. Cesur hakkında hiç bir şey bilmiyordu evet ama hiç bir zaman kötü bir şey düşünmemişti hakkında.

"Onunla konuşurken gözündeki ışıltıyı çok net bir şekilde görüyorum kızım. Doğruyu söyle. Ona karşı bir hissin var mı?" Dudakları aralandı Damlanın. Ne diye bilirdi bu durumda? Evet aşığım dese ne derdi? Kızar mıydı? Ama saklamak da istemiyordu.

"Seviyorum baba." dedi başını aşağı eğip. Derin bir iç çekti Yusuf. Bildiği bir cevaptı. Şaşırmamıştı o yüzden de.

Nasıl söyleyeceğini, nerden başlayacağını bilmiyordu. Çaresiz hissettiği anlardan biriydi. Kızına nasıl derdi ki sevdiğin adam bir uyuşturucu bağımlısı diye? Ama geç öğrense her şey daha da kötü olurdu. Bunu göze alamazdı.

Yıllar Sonra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin