instagram & twitter: cordeleimaayrıca wattpad hesabımı takip ederseniz bölüm bildirimlerine ulaşabilirsiniz.
Bölüm İki: ANLAŞMA
a-ha, Take on Me.
Bir şeye karar vermeden önce onu iki kere düşünmek gerekir.
Ama ben bunu yapmayı becerebilen birisi olmadığımdan ötürü, dudaklarımdan fırlayan cümlelerin geri dönüşü olmayacağını bile bile atlamıştım. Başıma neler açacağımı hesaplamadan sadece o anı düşünüp hareket etmiş, ikinci bir sefer düşünme hakkı bile vermeden kendime, Ergün Amcaya onlarla hastaneye gideceğimi ve hatta Doruk Acar ile birebir ilgileneceğimi söylemiştim.
Onun da işine gelen bu durumla sırtımı okşamış ve ben, beni kendi arabası ile beni hastaneye götüreceğini düşünürken kendimi, bir ambulansın arkasında, yanımda oturan bir paramedik ile, önümüzdeki sedyede uzanan ve gözlerini kolları ile kapatan Doruk Acar'ı izlerken bulmuştum.
İkimiz de suskunca oturmuş, hemen dizimizin dibinde acıdan kıvranan, dizine ilk müdahale yapılmış olsa bile hala çok kötü görünen ve aldığı onca doz ağrı kesiciye rağmen canı yanmaya devam eden Doruk Acar'ı izliyorduk yan yana oturmuş.
Daha önce hiç ambulansın arkasında yolculuk yapacak kadar ağır bir vaka ile karşılaşmadığım için oldukça rahatsızdım. Bu kadar sallantıya alışık olmayan midem, hafiften bulanmaya başlamıştım. Ve midemin her bulantısında, Doruk ile ilgilenebileceğimi söyleyen dilimi kesmek istiyordum. İkinci kere düşünmeden, sırf babamın üzüntüsünden ötürü balıklama atladığım için kendime çok ama çok kızıyordum.
Yanımda, hayatının her anı bu şekilde geçeceği için sanki normal bir yerde oturuyormuş gibi rahat duran Ebru'ya döndüm. Kendisi ile ambulansa binmeden hemen önce tanışmıştık. O nereden bilmiyordum ama beni zaten tanıdığını söylediği zaman şaşırmıştım. Babamın aksine çok, neredeyse hiç sosyal medyada adım geçmezdi. Ama ona da nereden tanıdığını soramamıştım.
Çok yakışık kalacağını düşünmemiştim ve nereden tanıdığını bilmesem de olur, demiştim kendi kendime. Ama düşünmeden de edemiyordum tabi. Bunu dışa vurmasam bile kendi içimde düşünürken ve yolun bir an önce bitmesini hayal ederken onun seslenmesi ile tek bir noktaya odakladığım bakışlarımı çektim ve ona döndüm.
"İyi olduğuna emin misin?"
Ben soruyu üstüme alınmıştım ama sanırım, tek üstüne alınan ben değildim. Ebru'nun sorusu biter bitmez Doruk sessiz bir iniltiye benzer şekilde evet, demişti.
Ebru'nun yüzüne bakınca ise asıl muhatap olduğu kişinin ben olduğumu fark etmiş ve kafamı sallamıştım. İyi olmasam da bunu bilmesine gerek yoktu. Tabi, kafamı salladığım, Doruk Acar tarafından fark edilmemişti.
"Pek alışık değilsin sanırım ambulansla yolculuk yapmaya," diyerek güldü. Aslında hiç ama hiç komik değildi ama bir şey demedim.
"Daha önce hiç ambulans arkasına binmek zorunda kalmamıştım. Yine binmezdim de Ergün Amca arabamda yer yok, dediği için ve kendi arabamı da annemlere verdiğim için binmek zorunda kaldım."
Tam o anda, kurduğum cümle zihnimde dönerken o an tek düşüncem bir şekilde hastaneye gitmek olduğundan aklıma gelmeyen bir fikir geldi.
Babamın arabasını alabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAM İSABET
Truyện NgắnGalatasaray teknik direktörünün büyük kızı olan Mayıs, derbide attığı golün ardından sakatlanan yıldız oyuncuya babasının ne kadar üzüldüğünü görünce dayanamaz. Hem babası için hem de düşük not aldığı stajının puanını yükseltmek için fakülte hocalar...