ilk Sarsıntı

94 66 69
                                    

Daha öncesinde fazlası ile darbeler aldığımı düşünmüştüm. Ama onlar sadece sarsıntıymış yıllarca süren sarssıntı mı olurmuş ben nereden bilecektim ki.

Bir binanın kötü zemini bizim aileydi.

O bina yıllarca sallandı, asıl deprem olunca anlamıştım aslında sadece yerimizde sallanıp durduğumuzu bu gece binada çatlaklar oluşacaktı bazılarımız o çatlaklardan kayıp düşecekti.

Aynadaki yansıma, gercekten böyle mi gözükümüyordum "aynadaki yansıma."
Tuhaf, basit hangisi olurdu beni tanımlayan yatağın üzerindeki elbiseyi aldım daha bir kaç saat önce bu gece giye bilirim düşüncesi vardı üzerimde.

Elbiseyi üzerime tutarak aynadaki yansımaya baktım elbise güzeldi ama bu kadardı benim üzerimde değildi. Bana ait değil gibiydi etrafımdaki bir çok şey son bir kaç aydır.
eskiye göre daha çok artan bir durumdu.
"Hiç bir seyi bana ait hissedemiyordum sanki her biri çalınıpta bana verilmiş gibiydi."

Etrafımdakilerde fark etmişti son zamanlarda. Yani ablamlar ve serap dalıp dalıp gidiyordum düşünmeden duramıyorum düşündükçe boğuluyorum, annem ne zaman sesini çıkaracak diye bekliyorum babam ne olucak kader bizi nereye savurucak insan kendi kaderini kendimi yazar yoksa herşey olacağına mı varır.

Annem'in gözlerindeki küçük parıltıları görüyorum babamla konuşurken kıvrılan dudağı sanki kiprikleri titriyor ona bakarken usul usul kapanıyor göz kapakları. Babamda bir gün öyle bakmışmıydı. Bazen diyorum keşke annem'in bir zamanlar gerçekten kiprikleri titreyerek bakılacak olan o adamla tanışsaydım diyorum.

Yani son sınıf olduğumdan stres altında olduğumu düşündüler sadece

Kumral saçlar beyaz ten kahverengi gözler.
Kime baksan görülecek şeylerdi.

Elbiseyi dolaba asıp vücudumu saran bir siyah badi ve uzun bel kot pantolonumu giydim deri ceketimide giydiğimde hazır sarılırdım.
Çekmeceden siyah taşlarla kaplı üstünde ise çeşit çeşit charmı bulunan kolyemi taktım bu içlerinden en sevdiğimdi birde yıldızlı kolyeyi taktım bileğime birer çelik bilezik bir kaç bileklik daha taktım. Parmaklarımada yüzüklerimi geçirdiğimde takı işi bitmişti bunları takmayı seviyordum

Makyaj kısmı kalmıştı göz altlarım koyu değildi sanarım bu iyi bir şanstı en azından iclalle göre siyah göz kalemini önce üst göz kapağımın içine sürdüm sora gözlerimi ovuşturarak dağılmasını sağladım fazladan akan kısımları temizleyip aynı işlemi diğer tarafada yaptım rimel ve ruj sürdüğüm de hazırdım.

Göz kalemi ve takı okulda çok göze battığı için ikisinide kullanamıyorum

Saat 22.30 du fazladan yarım saat daha beklemiştim gelmemişti başıma bela almamayı umarak pencereyi açtım bacağımı diğer tarafa atmamla artık bahçedeydim yerden bulduğum bir taşı odamın iç tarafından kapata bildiğim kadar kapatarak koydum.

Dışarıdan bakılınca açık gözükümüyordu ön tarafatan çıkacak kadar delirmemiştim ama kaçacak kadar evet . Alçak bahçe duvarının üzerinde demirler vardı ama yinede geçmek zor değildi dengemi kurarak duvardan atladım ses boş sokakta yankılansada durmadım hızlı adımlarla sokağın başında bekleyen tanıdık beyaz jeep'e bindim.

"Sen gelmeyince bir sorun çıktı sandım şurada aklımı kaybedecektim." Serap gerçekten meraklanmıştı, yada korkmuştu.

"İşimi garantiye aldim sadece."
"Bana haber verseydin keşke."
"Biraz daha durmaya devam edersen bir şeylerin haberi verilecek zaten. Sür artık şu arabayı!!"

Arabayı gazlayıp sokaktan çıkması ile derin bir nefes aldım.

"Bir gün büyük patlayacağız."
"Bu günü bir atlatalım bakarız diyer günlere ."
Sinirlerim bozulmuş gibi güldüm kafamı arkaya yasladım. Çantamdan bir sigara çıkardım tam dudaklarımın arasında yakıcakken çekilmesi bir oldu "arabamda bunu içemezsin." Diyip pencereden dışarıya attı. "Ne yapıyorsun bir paket kaç para oldu haberin varmı senin bana sigara borçlusun."

Ayın Gölgesine Sığınmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin