11. Bölümün kesitinden herkese merhabalar. Normalde bölüm atacaktım lakin bir kaç aksaklık yaşadım bu yüzden bir kesit atayım sonra bölümü atarım diye düşündüm. Yarın veya ertesi gün bölüm gelecektir.🤍
Bol bol yorum yapalım ve oy verelim lütfen kurgumun platformda üste çıkması için bu çok önemli. Şimdiden teşekkürler. ✨
Ve sevgili okurlarım WhatsApp'tan kanal açtığımı belirtmek isterim. Instagram Profilime bırakacağım linkten kanala katılabilirsiniz. Ayrıca bir soru cevap yapmak istiyorum benimle ve kurgumla alakalı merak ettiğiniz ne varsa herşeyi sorabilirsiniz. Hepsini cevaplayacağım. Şimdilik WhatsApp kanalından ilerleyelim istedim ilerleyen zamanlarda belki Instagram veya telegramdan bir grup kurarız.🤍
Beni Instagramdan ve Tiktoktan takip etmeyi unutmayın.💜
Instagram: ahves___
Tiktok: yildiztozuyazari7Saatler günlere devrilmiş ve günlerin enkazı altında kalmış gibi hissediyordu genç adam. Kaburgalarındaki kırıklardan dolayı zar zor aldığı soluğu aynı zorluk ile dışarı bıraktı. Dili damağı kurumuş, dudakları susuzluktan kurak bir çöle dönmüş, zihni ona oyunlar oynamaya başlamıştı. Yediği darbeleri bir kenara bırakıyor bu dört günde o kadar çok bilmediği bir ilaç enjekte edilmişti ki damalarlarına zaman ve mekan kavramını yitirmek hatta elleri kolları bağlı olmasa kafasına sıkacak raddeye gelmişti. Yinede zihnini açık tutmanın yollarını bir şekilde buluyordu, o özel olarak yetiştirilmiş, her türlü eğitimden geçmiş bir özel kuvvetler askeriydi. Hemen pes edecek ve düşmana konuşacak bir adam değildi, onun lügatında kahbeye boyun eğmek demek vatana ihanet, devletine hıyanet etmek demekti. O canı için vatanına ihanet etmezdi, edemezdi zira canının pekte bir kıymeti yoktu. Eğer ki canının bir kıymeti olsaydı gözünde bu mesleğe gönül vermez, o dikenli yollara adımını atmaz göz bile uzatmazdı.
Asker olmak demek, yaşamın heybesinde dört nala ölüme koşmak demekti...
Bu meslekte soluk alıp vermek azrail ile her daim omuz omuza yaşamak demektir. Bu meslekte ölmek bile yaşamak kadar meşakkatliydi lakin en meşakkatli ve en acı olanı ise ardında bırakılan canlardı. Ömür boyunca acısı yüreğinde ağırlık yapacak bir ana baba, belki hep yarım kalacak bir evlat, belki yarım kalan sevdasını sarıp sarmalayacak bir yaren...
Saatlerdir kendisini davet eden sessizliğin sağır edici çığlıkları arasında zihninin kendine oynadığı oyunlar ile cebelleşiyordu genç adam. Ruhuna ve bedenin aldığı yaralardan ziyade zihindeki arbede kendisini çıkmazlara sürüklüyordu. Sabrının son kırıntılarına o kadar sıkı tutunmuştu ki artık o kotanın sınırlarında dolaşıyordu. Deponun gıcırdayan iğrenç sesi büyük boşlukta yankılandığında lakin genç adamın gözleri kırpışmadı bile zira kimlerin geldiğini biliyordu ve onları görmek öfkesini hiç olmadığı kadar kamçılıyor, içinde bulunduğu zincirleri ölesiye parçalamak istiyordu.
Payiz yüzündeki sırıtış ile elinde tuttuğu sigarayı zipposu ile yakarak derin bir nefes çekti. Kendinden emin ve dik adımlar ile zincirlere vurulmuş askerin karışında dikildi. Bu özgüven ellerindeki adamın güçlü zincirler ile bağlanmış olmasından geliyordu zira o depoda bulunan herkeste biliyordu ki o asker özgür olduğunda hepsinin infazı kesinleşmiş olacaktı.
" Demek konuşmakta kararlısın he esker?" Payiz denilen örgüt üyesi bakışlarını genç adamın yüzünde memnun bir ifade ile gezdirdi. Eserinden gurur duyuyormuş gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHVES
AcciónTüm engellerine rağmen güçlü bir şekilde her operasyondan sağ çıkan ve sadece kadınlardan oluşan kimsenin bilmediği gizli bir tim ,Kalkan Timi... Eksiklikler sadece kusur bulanlardadır... Kendilerini vatana adamış, özel kuvvetler bünyesinde görev y...