25. Bölüm

298 37 20
                                    

Kerem elindeki buzu ayak bileğime tutarken, bir yandan da söylenmeyi ihmal etmiyordu. Alt tarafı merdivenden inerken ayağım kaymıştı, muhtemelen burkulmuştu ama ağrısı hafifti.

"Of kızım of, neden dikkat etmiyorsun kendine?" Kerem yanı başımda söylenmesine devam ederken, derin bir nefes vermişti.

"Abartma Kerem iyiyim ben" Barış bana bakarak gözlerini devirirken, bende ona dil çıkartmıştım.

"Bir de bana abartma diyorsun, bileğin morarmış" kerem'in konuşması üzerine ayak bileğime baktığımda, hafif bir morarıklık görmüştüm.

"Geçer Kerem ne var sanki onda?" Kerem sanki küfür etmişim gibi gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu, gerçekten tepkileri abartıydı. Ölmedim ne de olsa.

"Kızım ya sana, ya da bebeğimize bir şey olsaydı? Basit bir düşmek değildi, öyle bir çığlık attın ki ödüm yüreğim koptu"

Gözlerimi devirdiğimde derin bir şekilde oflamıştım. Kerem'in elinden buzu aldığımda, kenara çekilip buzu ayağıma kendim koymaya başlamıştım.
Kerem'e sırtımı döndüğümde, cebimden telefonumu çıkarıp instagramda öylesine takılıyordum.

"Barış, Nisa'ya göz kulak ol sen kanka ben gidiyim artık" sanki el kadar çocuktan bahsediyor.

"Ben kendime göz kulak olurum Kerem, yalandan oynadığın düşünceli erkek rolü sana yakışmıyor"

Kerem'e baktığımda, bakışlarındaki kırgınlığı görebilmiştim. Tek kelime dahi edememişti, edemezdi de. Çocuğunu ve sevgilisini tek ettikten sonra önem veriyormuş rolü bana samimi gelmiyordu.

"Neyse Kerem, gel kardeşim yolcu edeyim seni" Barış, Kerem'in üzüldüğünü anlamış olacak ki; hemen elini omzuna atıp salondan ayrılmışlardı.

Kerem belki de üzülüyordu gerçekten bilemezdim ama bana ve çocuğuma yaptıklarını da asla unutamazdım. Kendi yaptığı çocuğunun bile arkasında durmamıştı. Üstelik ailem bile bana desteğini kesmişken, Barış ve Yunus benim yanımda olmuştu. Oysaki herkesten önce Kerem ve ailemi destekçi beklemiştim..

Evin kapısından ses duyduğumda, Kerem'in gittiğini anlamıştım. Barış yavaş adımlarla salona girdiğinde, kendini direkt koltuğa atıp yayılmıştı.

"Bileğin daha iyi mi kız?" Barış bana seslendiğinde, telefonumu kapatıp ona doğru dönmüştüm.

"Neden bu aptal mahlukat bu eve geliyor?" Barış sesli bir şekilde ofladığında, kollarımı önümde bağlamıştım.

"Portekiz'e daha yeni gelmiş, haberleri yanlış anlamış işte onun hakkında konuştuk" zaten bunları merdivenden düşmeden önce dinlemiştim. Derin bir nefes aldığımda tekrar Barış'a baktım.

"Haberleri neden yanlış anlıyor? Terk ettiği kadının hayatı onu ilgilendirmez, bunu da söylersin arkadaşına"

Barış hala suratıma ifadesizce bakarken, bende ayak bileğimdeki buzu kontrol etmiştim.

"Nisa, Kerem senden hala delicesine hoşlanıyor; ki seninde ondan farklı bir halin yok" hiçte bile.

"Saçmalama Barış, Kerem'i önemsemiyorum bile" bu yalana ben bile inanmamıştım. Barış gözlerini devirdiğinde, sırıtarak yerinde toparlanmıştı.

"Madem sevmiyordunuz birbirinizi niye çocuk yaptınız oğlum" Aniden gözlerimi bölerterek öksürdüğümde,  Barış ise sırıtarak bakmaya devam ediyordu.

Tesadüfümsün Aktürkoğlu | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin