4.Bölüm

869 33 6
                                    





Zeynep içeri girdiğinde derin bir nefes aldı... odasına giderken babasının dertli dertli oturduğunu görünce yanına gitti. Ömer bey çaresizce bir çıkar yolu düşünüyordu... kızı yanına gelip ona sarılınca o da onu bağrına bastı. 'Güzel kızım...' dedi. Zeynep onun ellerini tutup koklayarak öptü 'Babam...' dedi. Ömer bey ona içi yanarak baktı. Zeynep çekinerek 'Baba?? Gerçekten öldürürler mi Barış abiyi??' Diye sordu. Ömer bey derin bir iç çekerek sıkıntı ile durdu. Zeynep ona bakarken Ömer bey 'Yalan söyleyemem Zeynep...Bulunca öldürürler...O adamlar namus der... öldürürler...' dedi. Zeynep üzülerek ona baktı 'Ölmemesi için tek yol o adamla evlenmem mi?' Dedi. Ömer bey dolan gözlerini kızından kaçırdı. Zeynep ona sıkıca sarıldı. Ömer bey 'Başka bir yol bulmaya çalışıyorum güzel kızım...' dedi. Zeynep  bakışlarını babasına cevirdi 'Baba.. kimse ölmesin ben evlenirim o adamla gerekirse...' dedi. Ömer bey iç çekerek onu kendine çekti.


(Onur gugercinoglu-Sen bir aysın)

Demir Zeynep'in içeri girmesi ile iç çekerek kapıya baktı bir süre... arabasına bindiğinde başını koltuğa dayayıp 'Ben senin gönlüne talibim be ay yüzlü...' dedi. O gece konağa geçerken Zeynep'in yüreğine düşmek için dualar ediyordu...

Sabah olduğunda Demir Ömer ağanın telefonu ile uyandı. Kahvaltı yapmadan hemen konaktan çıktı. Ömer beyin çağırdığı yere geldiğinde derin bir nefes aldı. Ömer bey 'Demirhan sana ne kadar güvenebilirim??' Diye sordu. Demir 'Size şerefim üzerine yemin ederim ki Zeynep'e gözüm gibi bakacağım... Onu değil üzmek mutlu etmek için elimden gelen herseyi yapacağım Demir sözü...' dedi. Ömer bey hiç istemese de onun sözlerinde samimi olduğunu hissetti. 'Kızımı üzersen Demirhan... Beni bu kararıma pişman edersen... o zaman işte asıl acımasız kimmiş görürsün... ' dedi. Demir o an o kadar mutlu olmuştu ki  'Eyvallah...' dedi. Ömer beye bu akşam istemeye geleceklerini söyleyip oradan ayrıldığında Demir mutluluk sarhoşu olmuştu... Sevdiğini alacaktı... Adının yanında adı anılacak... Soyadı şimdi daha da anlamlı olacaktı 'Demir'in karısı  Zeynep Demirhan... ' diye düşündü...


Konağa geldiğinde herkes kahvaltı masasında oturuyordu. Demir sert ifadesiyle içeri girince herkes ona baktı. Demir 'Akşam istemeye gidiyoruz...' dedi. Ali bey torununa bakarken Havin hanım sinirle 'Ne istemesi Demir?? Bizden kız kaçıranların birde kızını mı isteyeceğiz?? Elaleme bizi daha fazla rezil etmek mi istiyorsun sen??' Dedi. Demir sert sesiyle 'Evet babaanne... Ömer ağadan kızını isteyeceğiz... ' dedi. Havin hanım tam bir şey diyecekken Ali bey onu susturdu 'Tamam... Akşama  hazırlık yapın...' dedi. Demir akşam için herseyi hazır etmek için konaktan çıktı. Şu an içi içine sığmıyordu ama bunu sadece kendisi biliyordu...Çikolataları ve çiçekleri özel olarak sipariş verdi, hazırlattı. Tatlılar için de adamları yolladı. O bunlarla uğraşırken konakta Havin hanım kıyameti kopariyordu. Kocasının karşısına dikilmiş bağırıyordu 'Ali beyyy bir şey yapmayacak mısın? Demirhanlar olarak bir de onların ayağına mi gideceğiz bu nasıl bir rezillik....' dedi. Ali bey sıkıntı ile karısına baktı 'Demir dinler mi beni be kadın?? Görmedin mi söyledi gitti...' dedi. Havin hanım sinirle 'Onu sen yetiştirmedin mi? Tehdit et, anlayacağı dilden konuş... Vazgeçir onu bu işten... Beni hiç bir kuvvet o itlerin ayağına götüremez...' dedi. Ali bey sinirle ona bakıp konaktan çıktı. Gülsüm hanım kızları ile kaynanasinin gözüne görünmeden hazırlıklar yapmaya başladı. Esma merakla 'Acaba nasıl biri?? ' Diye sordu. Leyla üzgünce 'Nasıl biri bilemem ama nasıl olacak anne? Tanımadan,  sevmeden evlilik... Hem de abimle...' dedi. Gülsüm hanım gelinleri için yaptığı ceyizlere bakarken düşünceliydi 'Tevekkül edeceğiz demek ki onların da kısmeti buymuş... Hayır olsun diye dua edin ki hayır olsun...' dedi. Esma her zaman deli dolu halleri ile evin neşesiydi. Leyla ise ağır başlı narin kızı... Mirza onun gönlünü ve aklını çelmek için çok uğraşmıştı... Leyla onun asıl niyetini bilmeden gönlünü ona kaptırdığında abisi ne kadar itiraz etse de o istiyorum diyerek nişanlanmıştı... Mirza bu akşam isteme olacağını duyduğunda delirdi. Babasına 'Babaaa bunu nasıl kabul edersin? Buldum işte o iti bıraksa öldürecektim işteee daha neee?' Diye bağırdı. Halil bey sinirle elini masaya vurdu. 'ULAN SENIN BASININ ALTINDAN CIKMADI MI BERDEL?? SEN O ADAMLARI TOPLAMASAYDIN ORADA... ÖLDÜRECEK KURTULACAKTIK...' dedi. Kadriye hanım üzüntü ile kocasına baktı 'Oğlum hapislerde mi çürüsün sonra Halil... Sen ne diyorsun? Çocuk kimse ölmesin diye demiş...' dedi. Halil bey sinirle 'Al o zaman kimse ölmüyor... Demir evleniyor...' dedi. Mirza sinirle 'Babaa onun hakki değil ki Zeynep... benim... benim olması gerekiyordu...' dedi. Halil bey sert bir tokat attı oğluna 'ULAN SEREFSIZ SEN LEYLA ILE NİŞANLISIN... HANI ASKINDAN ÖLÜYORDUN... NE DEMEK O KIZ BENIM HAKKIM LAAANNN??' Diye gürledi. Mirza tokatın siniri ile 'BABAA...' dedi ama Halil bey elini kaldırıp onu susturdu 'KESS... DEMIR O KIZLA EVLENECEK VE BU MESELE BURADA BITECEK ZATEN SEVGI ILE YETERINCE REZIL OLDUK BIRDE SEN ORTALIGI DAHA COK KARISTIRMAAA...' dedi. Ama Mirza duracak değildi. O sinirle konaktan çıkarken planlar yapmaya başlamıştı bile...

Çınarlar o sabah Ömer beyin kahvaltı masasında söylediği bomba ile üzüntü ile Zeynep'e baktılar. Kadir sinirle babasına baktı ve çıktı. Zeynep babasıyla dün gece konuştukları için onlar gibi bir tepki vermedi. İçinde kopan binlerce fırtınaya rağmen dışarıya hiç bir şey göstermedi... Konak baştan aşağı temizlendi. Ikramliklar hazırlandı. Zeynep odasına çıktığında telefonunun ısrarla çaldığını gördü. Eline alırken numaraya baktı. İç çekerek açtığında 'Ef...' diyemeden Demir 'Yüzük ölçün kaç?' Dedi. Zeynep onun sesini duyunca sinirle 'BILMIYORUM...' diyerek telefonu kapattı. Telefonuna bakarken 'Tenekee... görgüsüz öküz...' dedi. Dolaptan siyah bir elbise alıp hazırlanmaya başladı. Zeynep makyaj yapmayı zaten sevmediği için saçlarını da doğal dalgasında bıraktı.


Demir Zeynep'in sinirli sesiyle sabırlar dileyerek kuyumcuda ona en yakışacak yüzüğü seçti. Bir de düğün için özel bir parça sipariş etti. Yüzüğün içine 'Demir'in Zeynep'i' yazdırdı. Tarih olarak '02.09.2020' yazdırdı... Kendi de gümüş yüzüğüne 'Zeynep'in Demir'i' yazdırdı. Yüzükler hazır olduğunda onları alıp konağa geçti. Heyecanlıydı ve umutlu... Dün konuşmalarından sonra Zeynep ne kadar cevap vermese de bugün Ömer beyin kabul etmesi ile bir şansları olacağına dair içinde umut oluşmuştu... konağa geldiğinde Havin hanım dışında herkes hazırdı. Demir babaannesinin bu inadını bildiği için içinden sabırlar çekti. Hazırlanmak için odasına çıkarken babaannesi 'Demir Ağaaa... Gel yanlışından yol yakınken vazgeç... DEMIRHANLARIN AGASINA YARAŞIR BİRİ ILE EVLEN...' dedi. Demir kendinden emin bir şekilde 'Zeynep hem bana hem DEMIRHANLARA EN YARAŞIR GELİN BABAANNE...Şimdi de onu istemeye gideceğiz...' dedi. Havin hanım sinirle ayağa kalktı 'Asla... Beni hiç kimse o soysuzların ayağına götüremez...' dedi. Demir derin bir nefes alarak 'Tamam o zaman Havin hanım sen gelme...' dedi. Odasına çıkarken babaannesi arkasından bağıra bağıra söyleniyordu. Ali bey sonunda dayanamadı 'YETERR... GELMIYORSAN GELME HAVIN...' dedi. O söylenmeye devam ederken Demir takım elbisesini giyindi. Saçlarına şekil verirken aynada kendi ile göz göze geldi 'Yıllardır hayalinle yaşıyordum şimdi gerçeğine kavuşma zamanı Ay yüzlüm...' dedi. Derin bir nefes alıp odadan çıktı. Demirhanlar arabalarına binip Ömer beylere gitti.

Çınarlar onların gelişi ile hiç istemeselerde onları karşılamak için avluda dizildi. Osman bey Zeynep'e abisine mahcubiyet ile bakıyordu. Onun oğlu yüzünden bu durumdaydilar. Kadir sabah o sinirle gidince Ömer bey onu zorla çağırmış ve konuşmuştu. Şimdi de kardeşinin en mutlu olması günde yastaymış gibi tüm öfkesi ile yanında duruyordu. Zeynep derin bir nefes alarak kapıyı açtığında Ali bey dik duruşu ile içeri girdi. Zeynep onun elini öpünce sadece başı ile selam verip içeri girdi. Gülsüm hanım gelinini ilk kez görüyordu. İçinden dualar ederek gülümsedi. 'Maşallah güzel kızım...' diyerek Zeynep elini öptükten sonra ona sarıldı. Leyla da ona üzüntü ile bakarken zorlukla gülümseyip sarıldı elinde ki çikolataları Aslı'ya verdi. Esma ise güler yüzü ile 'Ohaa çok güzelmişsin yengee...' diyerek Zeynep'e coşku ile sıkıca sarıldı. Zeynep bu duruma şaşırsa da onun heyecanlı haliyle gülümsedi. Fatih ve Osman başıyla gülümseyerek ona selam verdi. Bir adam daha onlarla birlikte selam verip geçti sonradan Zeynep onun imam olduğunu öğrendi...en son evlenecegi adam elinde kocaman bir gül buketi ile girdi. Zeynep gözlerini devirmemek için kendini cok zor tuttu. Demir  derin bir nefes alarak ona çiçekleri uzatırken çok kısa bir an elleri birbirine değdi. Demir onun gözlerinin içine bakarken Zeynep somuttarak yüzünü çevirdi. Zeynep ağzının içinde 'Sende hoş geldin...' dedi. İçinden ama hiç hoş gelmedin diye geçiriyordu. Demir onun gözlerinin içine bakarken ona doğru eğildi 'Çok hoş buldum karıcım...' dedi. Zeynep ona sinirle baktı. Demir çapkın gülümsemesi ile ona göz kırpıp Ömer beyin elini öptü. Zeynep sinirle 'Gıcık teneke...' diye söylendi. Herkes içeri girerken Zeynep mutfağa geçip sinirle elindeki çiçekleri masaya fırlattı. Adamlar tatlıları ve ikramliklari getirdiğinde mutfakta yer kalmamıştı.

İçeride Ali bey sinirle Osman'a baktı. Sert sesiyle  'Gönül isterdi ki... Sizde usül, erkan bilin... gelip Allah'ın izniyle  kızımızı isteseyin ama siz Şeref...'....













****************************************************

Ay Işığında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin