39.Bölüm

394 27 18
                                    




Kahvaltı masasına geçtiklerinde Ezgi, Demir’e bakarak derin bir nefes aldı ve gülümseyerek,"Bugün eski günleri yad edelim mi Demir? Yine bu büyülü şehri seninle gezelim..." dedi.Demir, gözlerini tabağından ayırmadan, soğukkanlı bir tavırla,"Benim daha önemli işlerim var." dedi. Ezgi'nin içi burkulmuştu ama belli etmedi. Leyla hemen araya girip,"Ben seni gezdiririm, Ezgi!" diye hevesle atıldı.Ezgi, Leyla'ya yapmacık bir tebessümle karşılık verdi."Şey... Ama Demir yanımda olmazsa kendimi rahat hissedemem."dedi. Bu sırada Demir, Zeynep’in tabağına onun en sevdiği reçelden sürdüğü ekmeği koyarken,"Eğer illa gezmek istiyorsan, adamlardan biri sizinle gelir. Korkmana gerek yok." dedi.Ezgi itiraz edecek gibi oldu, ama Leyla daha da ısrarcıydı. Esma, bu ikiliye bakıp gözlerini devirdi. Kahvaltı sessiz bir gerilimle devam etti.


Sonrasında Demir, Zeynep’in elini nazikçe tutarak, kardeşlerine"Beni beklemeyin." dedi ve odalarına doğru yürüdüler.Odaya girdiklerinde Zeynep, merakla,
"Hani önemli işlerim var demiştin?" diye sordu.Demir, karısının gözlerinin içine uzun uzun baktı ve yanağını okşarken yavaşça,"Evet, var. Hem de çok önemli bir işim var..." dedi. Zeynep hâlâ anlamamış bir ifadeyle ona bakınca Demir, çapkın bir gülümsemeyle devam etti:"Karımla ilgilenmek."Zeynep bu sözlere hem utandı hem de gülümsemekten kendini alamadı.
"Hadi hazırlan, kurban olduğum. Çıkıyoruz."...Zeynep heyecanla "Nereye gideceğiz?" diye sordu .Demir, dolabın kapağını açıp küçük bir çanta alırken gizemli bir ifadeyle,"Sürpriz..." dedi.Zeynep banyoya girdiğinde, Demir tatil planına uygun birkaç parça kıyafet koydu çantaya ve kendi kendine gülümsedi. Zeynep hazır olup çıktığında, elinden tutarak onu odadan çıkardı. Aşağıda annesine hızlıca haber verdikten sonra arabalarına doğru yürüdüler.

(Zara - baharda kuşlar gibi) 🥰

Arabaya bindiklerinde Demir müziği açtı ve Zeynep’in yanağından bir makas aldı."Bugün yalnızca sen ve ben varız, kurban olduğum." dedi. Zeynep onun bu neşeli ve deli halleri karşısında kahkahalarla gülüyordu. Demir, direksiyona konsantre olmuş gibi görünse de sürekli Zeynep’in elini tutuyor ve ona bakmadan edemiyordu. Gidecekleri yere vardıklarında Demir, arabadan inmeden önce döndü ve,"Telefonları kapatıyoruz. Kimse bizi rahatsız edemeyecek. Tam anlamıyla sadece bize ait bir gün olacak." dedi. Zeynep itirazsız telefonunu kapattı ve Demir’e verdi. El ele bungalova girdiklerinde Zeynep hayranlıkla etrafı inceliyordu.

Demir, karısını alnından öperek,"Evlendiğimizden beri hiç baş başa kalamadık. Şimdi birbirimize doymanın zamanı geldi, yavrum." dedi. Zeynep, Demir’in getirdiği küçük ama özenle planlanmış detaylara bakarken gözleri doldu."Bunu ne ara düşündün?" diye sordu. Demir, derin bir aşkla "Seni mutlu etmek için herseyi yaparım kurban olduğum. Yeter ki yüzünde o gülümseme olsun." dedi .İkili, mutfakta birlikte hazırlık yaparken, her anın keyfini çıkarmaya başladılar. Sohbetleri daha derin, daha samimi bir hal aldı. Akşam olduğunda Demir, yıldızlı gökyüzünün altında küçük bir masa hazırladı. Masada mumlar titriyor, hafif bir müzik çalıyordu. Zeynep, Demir’in yanına oturduğunda, hayatında bu kadar özel hissettiği başka bir an olmadığını düşündü.

Demir, Zeynep’e dönerek,"Bu sadece başlangıç, kurban olduğum. Seni her gün mutlu etmek için  elimden geleni yapacağıma söz veriyorum." dedi.Ve o gece, bungalovun ışıkları sönerken yalnızca yıldızlar, bu iki âşığın birbirlerine duyduğu aşkın tanığıydı. Demir hazırladığı müzik listesi çalarken sevdiğini kollari arasına alarak ay ışığında dans ediyordu.

Ay Işığında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin