Zeynep eve geldiğinde eşyalarını zorlukla topladı. Annesi ile sabah namazından sonra yola çıktılar... Arabayı kullanırken aklı hala Demir'deydi... Mardinin çıkış tabelasını geçerken yüreği ağırlaştı... Derin bir iç çekerek yola odaklanmaya çalıştı. Kendini sorguluyordu... Demir'in onun yüzünden yaralanmış olması ruhunu sıkıyordu. Kalbinde hissettiği ağrıyı buna yoruyordu. Annesi yanında dualar ediyordu. Gülsüm hanım oğlunu kontrol etmek için yoğun bakımın önüne geldiğinde hemşire ona anlayışla baktı. "Üzülmeyin önce Allah'ın izniyle sonra da sizin ve eşinin desteğiyle sağlıkla ayağa kalkacak..." dedi. Gülsüm hanım ona şaşkınlıkla bakınca hemşire onun koluna dokunarak "Gece eşi de yanına geldi... O da çok ağladı..." dedi. Gülsüm hanım iç çekerek hemşireye baktı. İçinde oğlu ve Zeynep için bir umut olmuştu bu haberle...
Sultan hanım memleketine geldiğinde derin bir nefes alarak hasret kaldığı kokuyu içine çekti. Zeynep'e "Zeynep... Anneannen ve deden bu olanları asla öğrenmemeli... Yoksa dedeni bilirsin kıyameti koparır valla... " dedi. Zeynep üzüntü ile başını salladı... Dedesinin yayla evinin yoluna girdiğinde derin bir nefes alarak arabayı park etti. Anneannesi Meryem hanım ve dedesi Kerim bey onları karşılamak için çoktan kapıya çıkmıştı. İkisi de mutlulukla gelenlere baktılar. Onlar özlemle kucaklaşırken Meryem hanım dikkatle Zeynep'i inceliyordu. Kan oturmuş güzel gözlerini görünce kaşları çatıldı ama kocasının yanında sormamak için kendini tuttu. İçeri girdiklerinde sofra hazırdı. Zeynep zorlukla bir iki lokma yedi. Dedesi ve anneannesi ne kadar ısrar etse de daha fazlası boğazından geçmedi. Yolun onu yorduğunu söyleyerek kalacağı odaya geçti. Meryem hanım kızı Sultana baktığında Sultan hanım zorlukla gülümsedi. Zeynep odaya geldiğinde hastaneyi aradı. Demir'in hala durumunun değişmediğini duyunca üzüntüyle telefonu kapattı. Yatağa uzandığında yaşlar kendiliğinden gözlerinden aktı... Zeynep ağlayarak uykuya daldı...
O sırada gördüğü rüyanın etkisi ile "Ay yüzlüm..." diyerek Demir gözlerini açtı. Doktorlar kontrollerini yaptıktan sonra normal odaya alınması için talimat verdi. Demir ne kadar direkt hastaneden çıkmak istese de doktor izin vermedi. Normal odaya alındığında tüm Demirhanlar oradaydı... Demir yorgun gözlerle annesine baktı. Gülsüm hanım gözünde yaş, dilinde şükürlerle oğlunun yanına geldi. Elini koklayarak öptü. Ali bey de üzüntü ile ona bakıyordu. Esma abisine ağlayarak sarıldığında Osman onu geri çekti "Dur yarası var be kızım..." dedi. Esma ağlayarak abisine baktı "Çok ağrın var mı abi?" Dedi. Demir kafasını olumsuz anlamda salladı ama onun ağrısı yarasında değildi kalbindeydi... O sırada kapı açıldı. Avukatları Talha gelmişti. "Cok geçmiş olsun Demir bey..." dedi. Demir "Eyvallah Talha..." dedi. Talha ona bakarken "Demir bey. Polisler ifadenizi almak icin bekliyor efendim..." dedi. Demir derin bir nefes almaya calisti "Şikayetçi olacağım kimse yok Talha...Sen hallet lütfen " dedi. Talha ona dikkatle bakti ama Demir gozleriyle ona onay verince "Tamam efendim..." diyerek odadan çıktı. Havin hanım ona sinirle bakıyordu "Hala o şerefsizleri mi koruyacaksın? Senin onların olduğu sokağa bile adımını atmaman gerekirdi Demir... O kadar rezillik yetmiyor gibi bir de şerefsizler seni vurdu..." dedi. Demir zorlukla nefesini alırken gözlerini kapattı. Sert bir şekilde "Babaanne...onlar değil şerefsiz olanı sende çok iyi biliyorsun..." dedi. Havin hanım sinirle "Biz DEMIRHANIZ... kol kırılır yen içinde kalır... Mirza yanlış yapsa da o bir DEMIRHAN... Bana o soysuzları savunma seni vurdu o...vurdu... Demir kendine gel artık hani benim yetiştirdiğim o Demirhan??" Dedi. Demir ona sinirle bakıyordu "Babaannee... Yanlış yapan ben bile olsam bunun affı olmaz... Demirhan diye de yaptığı şerefsizliğin üstünü örtemezsin... Asıl sen kendine gel... " dedi. Havin hanım öfke ile tartışmaya devam edecekken Ali bey onu sert bakışları ile susturdu "Yeter Havin... Burası ne yeri ne de sırası..." dedi. Gülsüm hanım da nefretle kaynanasina bakıyordu. Ama Havin hanım susacak gibi değildi. "Ne malum o itlerin yalan söylemediği haa ya onlar bize iftira atıyorsa... Mirza suçsuzsa ne olacak?" Dedi. Demir öfke ile "BABAANNE SENIN O TORUNUN YALANCI ŞEREFSİZ..." dedi. Leyla sevdiğinin ismiyle acı ile abisine baktı. Esma ona destek olmak icin koluna dokundu...Havin hanım Demir'e ima ile baktı "Ne biliyorsun Demir ha?? Belki de onlar ona oyun oynadı... Bizi birbirimize düşürmek için yaptılar..." dedi. Leyla içi yana yana bu yalana tutunmak istedi. "Evet abi... Belki suçsuzdur..." dedi. Demir öfkesini kontrol edebilmek için gözlerini kapattı ama bu pek mümkün değildi. Demir kardeşinin canını yakmak istemiyordu ama bir yalana da kendini kaptırmasını istemiyordu. "Leylam... O şerefsizlik yaptı biliyorum..." dedi. Leyla sitemle "Nereden biliyorsun abi? Konuştun mu? Hem niye böyle bir şey yapsın ki neden yani neden?" Diye sordu. Demir sinirle nefes alırken Havin hanım alay ve ima ile "Madem biliyorsun hadi söylesene abisi neden yapmış bunu Mirza??" Dedi. Demir babaannesine tüm ofkesiyle baktı. Ali bey sert bir dille "YETER DEDIM HAVİN... COCUK DAHA YENİ UYANDI... KAPATIN BU KONUYU..." dedi ve Leyla'ya dönüp "Tamamen..." dedi. Leyla kırgınlıkla abisine ve dedesine baktı. Havin hanım "Tamamen kapanması için bize değil o yatakta neden yattığını unutan torununa söyle bunu Ali..." dedi. Ali bey karısına öfke ile baktı. Dişlerini sıkarak "HAVİNNN BENİ DAHA FAZLA ZORLAMAA..." dedi. Doktor gelince odadakileri çıkardı. Demir'in kontrollerini yaparken sadece Gülsüm hanım yanında kaldı.
Doktor çıkınca Demir annesine baktı. "Anne...Zeynep... Zeynep'e ulaşmam lazım..." dedi. Gülsüm hanım ona burukca gülümsedi. "Gelmiş..." dedi. Demir ona merak ve şaşkınlıkla baktı. "Nasıl? Rüya değil miydi? Burada mı?" Dedi. Gülsüm hanım onun elini tutarak "Gece gelmiş. Hemşire söyledi..." dedi. Demir hüzünle gülümsedi. "Anne..." diyerek Gülsüm hanımın gözlerinin içine baktı. Annesi onu anladı gözleri ile konuştular... İkisi de umut etmek istiyordu... Kartal geldiğinde Demir onunla yalnız konuşmak için herkesi gönderdi. "Kartal... Zeynep'le görüşmem lazım" dedi. Kartal ona sitemle baktı "Oğlum tamam önce bir iyileş sonra görüşürsün... Bu halde buradan çıkmana ne doktorlar ne de ailen izin vermez..." dedi. Demir kafasını olumsuz anlamda salladı "kimseyi dinleyecek değilim. Çıkacağım Kartal...Zeyneple konuşmam gerekiyor...Ona dava açtırmışlar..." dedi. Kartal sıkıntı ile ona baktı. Gerekli ayarlamaları yaptı. Gece Demir'in yanında kendi kalacak diye ailesini zorda olsa yolladı. Sonra da çıkış için gerekli izinleri aldı. Saatler gece yarısına gelirken hastaneden çıktılar. Ömer beylerin evinin önüne geldiklerinde Demir derin bir iç çekerek eve baktı. Arabadan inmek için kapıyı açacakken Kartal onu kolundan tutup durdurdu. "Ne yapıyorsun oğlum? " dedi. Demir ona bakmadan "Zeynep'i görmem lazım bırak..." dedi. Kartal ona inanamaz şekilde baktı. "Kafayı mı yedin oğlum? Ulan bu adam seni daha yeni vurmadı mı? Illa öldürsünler mi istiyorsun?" Dedi. Demir ona kızgınlıkla "Öldürebiliyorsa öldürsün. Zeyneple konuşmama engel olamaz..." dedi. Kartal ne kadar onu vazgeçirmeye çalışsa da başarısız oldu. Demir Zeynep'lerin evinin önünde Zeynep'i aradı ama telefonuna ulaşılamıyordu... Evin tüm ışıkları da kapalıydı... Demir'in içinde ki sıkıntı her dakika daha çok artıyordu. Kapıyı çaldı... Kartal ona şok içinde bakıyordu "oğlum delirdin mi? Ulan senin onunla görüşmene hele de bu saatte izin verirler mi hem de kapıyı çalıp... Allahim sen bana sabır bu kuluna da akıl ver..." diye gökyüzüne baktı. Demir ise ona hiç aldırış etmedi. Kapıyı bir kez daha çaldı. Ömer bey icinde ki sıkıntı ile uyuyamamıştı yatakta dönüp duruyordu. Kapının sesini duyunca yataktan kalktı.
Kapıyı açtığında karşısında gördüğü adamla durdu. Hala yaşıyor olmasına içten içe sevinmiş olsa da belli etmedi. Kaşlarını çatarak "Laftan anlamaz mısın Demirhan? Git... Bizim başımızı belaya sokma..." dedi ve kapıyı yüzüne kapatmak için hamle yaptı ama Demir kapıyı açık tuttuğu ve onun gözlerinin içine baktı "Ömer ağa...Zeynep ile konuşmadan hiç bir yere gitmeyeceğim... " dedi. Ömer bey ona sertçe "Zeynep yok... Bir daha asla göremeyeceksin onu... Şimdi beni daha fazla delirtmeden git... " dedi. Demir onun gözlerinin içine baktı "Ömer ağa... Yapma, izin ver onunla konuşayım...Son kez de olsa..." dedi. Ömer bey sıkıntı ile ona baktı "Yok Zeynep... Yok...Haydeee git..." diyerek kapıyı sertçe kapattı. Demir sinirle kapanan kapıya baktı. Kartal'a şüphe ile baktı. "Burada olsa kesin çıkardı...Kartal benim hemen onu bulmam lazım..." dedi. Arabaya da doğru giderken Kartal ona yetişti "Nasıl bulacaksın oğlum dur Allah'ını seversen.." dedi. Ama Demir durmuyordu. Arabayı çalıştırmadan önce Zeyneplerin evine baktı Zeynep'in hastanede ona söyledikleri aklına geldiğinde "Çok mutlu olacağım ay yüzlü ama seninle..." dedi...
*****************************************************
![](https://img.wattpad.com/cover/384785473-288-k497545.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığında
RomanceDemir, adı gibi sert duruşu ve bakışları ile herkesin korktuğu adam... Genç kızların yakışıklılığı ile hayallerini süsleyen adam... Zeynep, deniz gözlü kız... Babasının adı gibi göz süsüydü... Annesinin cennet kokulu kuzusu... Onun için oynanan oy...