.
---
Bölüm 6: Çaresizlik
Felix’in gözleri, acı dolu bir uykudan uyanırken odanın beyaz ışıklarıyla karşılaştı. Her şey bulanıktı, sanki bir sisin içinde gibiydi. Bir an ne olduğunu anlamaya çalıştı, vücudu sanki her an dağılacakmış gibi hissediyordu. Başının ağrısı, bir zamanlar yaşadığı her acıyı hatırlatıyordu. Her şey kararmış, her şey kaybolmuş gibiydi. Yavaşça gözlerini araladı, etrafına baktı… Bu yer, hastane…
Hastanenin soğuk, steril havası, Felix’i daha da yalnızlaştırıyordu. Kalbi hala ağır, nefesi kesikti. İçindeki boğulmuşluk, her geçen saniye biraz daha artıyordu. Bir daha hiç uyanmamak istedi, bu dünyadan kaybolmak ve her şeyin son bulması… Aklında tek bir şey vardı: intihar etmek. Huzur ve kurtuluşu sadece o şekilde bulabileceğini düşünüyordu.
Gözlerinden yaşlar bir bir süzüldü, hiçbir şekilde kontrol edemediği bir şekilde ağlamaya başladı. Neden ağlıyordu? Kendini bu kadar çaresiz, kaybolmuş hissettiği için. Her şeyin sona ermesini, bir son vermeyi umuyordu. Hiç kimseyi görmek istemiyordu, hiç kimseyle konuşmak. Hayatına dokunulmasını, kimse tarafından anlaşılmayı istemiyordu. Kendini bu kadar ölü hissederken, bu dünyadaki hiçbir şeyin anlamı yoktu. Onun için her şey bitmişti.
Bir süre sessizlik vardı. Sonra, bir ses duydu… Hastane odasına birinin girdiğini fark etti. Başını kaldırmadı, gözlerini kapalı tutmaya devam etti. O kadar derin bir umutsuzluk içindeydi ki, gelen kişiyi umursamadı bile.
"Felix, iyi misin?" dedi nazik bir ses.
Felix bir an durakladı, hiç cevap vermedi. Yine gözlerinden yaşlar süzüldü. Hissettiği boşluk ve çaresizlik, her geçen saniye daha da artıyordu.
Hastane görevlisi, Felix’in yanına yaklaştı. “Felix, ben Kimsesiz. Yardımcı olabileceğimiz bir şey var mı? Biraz daha iyi görünmeni istiyoruz, duygusal olarak iyileşmek zaman alabilir ama… senin için buradayız.”
Felix hiç cevap vermedi, sadece başını hafifçe sallayarak sessizliğini korudu. Gözlerinde daha fazla yaş birikiyordu ama o hala konuşmak istemiyordu. Kimseye güvenmiyordu, kimseye hiçbir şey anlatmak istemiyordu. İçinde yükselen öfke ve hüsran, onu iyice yalnızlaştırmıştı.
Hastane görevlisi, Felix’in yanına daha da yaklaşıp, omzuna hafifçe dokunmak istedi. Ama tam o sırada Felix’in sesi odanın dört duvarına çarptı, derin bir bağırışla:
“Dokunma!” Felix’in sesi tizleşmişti, içinde patlayan öfke ve korku tüm vücuduna hakim olmuştu. “Lütfen! Dokunma bana, kimse bana dokunmasın!”
Felix’in bağırışı, odanın içindeki her şeyi titretti. Gözlerinden yaşlar hızla süzüldü. Kollarını sıkıca kavuşturdu ve kendini geri çekti. Derin bir nefes alarak, ağlamaya devam etti. Bu sefer ağlaması şiddetli bir hale gelmişti. Her anı, ölüme yaklaşan bir umutsuzlukla doluydu. Bütün vücudu titriyor, kalbi çırpınan bir kuş gibi hızla atıyordu. Aniden nefes almayı zorlaştıracak kadar bir kriz geçirmeye başladı. Göğsü sıkıştı, ağzı kurudu. Bir yandan ağlıyor, bir yandan nefes almakta güçlük çekiyordu.
Hastane görevlisi, ne yapacağını bilemedi. Felix’in durumunun hızla kötüye gittiğini fark etti ve hemen telefonu kaldırarak bir çağrı yaptı. “Doktor Hyunjin, hemen gelmeniz gerek. Hastamız kriz geçiriyor.”
Kısa süre sonra, Hyunjin’in adı odada yankılanmaya başlamıştı. Hyunjin, hastanede uzun yıllar çalışan deneyimli bir psikologdu. Gelişen durumun ciddiyetini hissetmişti ve vakit kaybetmeden hastalarına yardım etmeye başlamıştı. Ama Felix’in durumu, beklediğinden farklıydı. Odaya girdiğinde, Felix’in gözleri hala yaşlarla doluydu ve vücudu sarsılıyordu. Hyunjin, sanki daha önce hiç görmediği kadar derin bir acıyı hissedebiliyordu.
Felix’in gözleri, Hyunjin’i fark etti ama hiçbir şey söylemedi. Her şeyin içinde kaybolmuş gibiydi, sadece sessizce ağlıyordu. Hyunjin, sakin adımlarla yaklaşarak, Felix’in yanına oturdu. Hiçbir şey söylemeden, onun hissettiklerini anlayabilmek için dikkatle bakıyordu.
Felix, arada bir Hyunjin’in varlığını hissediyordu ama gözlerini tekrar kapadı, sadece ağlamaya devam etti. Hyunjin, bu durumu fark ettiğinde, derin bir nefes aldı. Sadece sabır ve zaman, Felix’in yaralarını iyileştirebilirdi. Ancak bir şey daha vardı: O, yalnız değildi. Hyunjin burada olacaktı ve belki de, Felix’in hikayesinde bir dönüm noktası olacaktı.
---
Bölüm Sonu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırık kanatlar
RastgeleFelix, içsel karanlıkla mücadele ederken, Hyunjin onun hayatına girer. İki kırık ruh, sevgi ve iyileşme arayışında birbirlerine yakınlaşırken, karanlık geçmişleri onları ne kadar zorlayacak?