Gözlerimi kırpıştırdım ve karşımdaki mimari harikaya bir daha baktım."Kerem, biz bütün yaz burada kalacağız, öyle mi?" diye sordum heyecanla. Alayla güldü ve hafifçe başını salladı.
"Bakıyorum da pek bir beğendin, gözlerini alamıyorsun." dedi halime gülen Asya. Bu mallar hep böyleydi. Biz anaokulunda Can'la oyuncak ayıyı almak için kavga ederken Asya ve Kerem gelip bizimle alay etmişlerdi. Peki biz Can'la durur muyuz? Tabi ki hayır. Bıraktık ayıyı, saldırdık bunlara. Biz dörtlü kavga ederken öğretmen geldi ve klasik tek ayak üzerinde durma cezasını aldık. Daha sonra da hep beraber takılmaya başladık. Bursa'da ne işiniz var diye soracak olursanız da, lisenin üçüncü yılını da bitirdik. Son seneye girmeden ailemizden beraber tatil için izin istedik, onlar da istersek Keremlerin yazlığında bütün yazı geçirebileceğimizi söylediler. Ve işte gördüğünüz gibi buradayız. Bahçede dikilmeye bir son verip içeri girdim. Bizimkiler çoktan girmiş, hatta yerleşiyorlar bile.
"Lan, top düşmanı. Benim odam hangisi?" diye bağırdım Asya'ya.
"Kapısı gri gibi olan kanka." diye yanıtladı. Etrafa bakınca her kapının farklı renkte olduğunu gördüm. Tuhaf bir şekilde güzel görünüyordu. Hızlı adımlarla ilerledim ve yavaşça kapıyı açtım. Karşımda aşırı harika bir oda duruyordu. En sevdiğim renkler ağırlıklıydı. Aslında tam bir denizci odasıydı. Lacivert, kırmızı ve beyazın muhteşem uyumu... Ciddi anlamda büyülenmiştim. Küçük de bir balkonu vardı. Yeni sevgilim olan odamdan balkona girdim. Küçük portatif bir masa ve iki tane şirin sandalye vardı. Tekrar odaya döndüm ve eşyalarımı yerleştirdim. Odanın içindeki ebeveyn banyosu da varmış ama ben daha yeni fark etmiştim. Diş fırçası falan onları da yerleştirdim ve küçük bir plaj çantası hazırladım. İşlerimin bittiğine emin olduktan sonra bir kot şort ve siyah bir tişört giyip aşağı indim. Gördüğüm manzara ise tam bir fiyaskoydu.
Asya ortalıkta gözükmüyordu. Can'ın elinde bir domates vardı ama onun domates olduğunu anlamak için tam on iki saniye düşünmem gerekmişti. Parçalanmıştı ve hiç de yenilebilir gibi gözükmüyordu. Kerem ise... Süper zeka meyve bıçağıyla et doğramaya çalışıyordu. Mutfak iğrenç gözüküyordu."Yemin ediyorum hayatımda sizin kadar ileri zekalı kişiler görmedim. Kerem, meyve bıçağı eti keser mi yavrum?" dedim hala kesmeye çalışan mala.
"Niye kesmez mi?" diye yanıtladı masumca. Cidden kesebileceğini düşünüyormuş şapşal ya.
"ASYAAA!!!" diye bağırdım tüm gücümle. Aynı saniyeler içinde Asya yanımda belirdi.
"Noldu patron bir sorun mu var?" dedi heyecanla. O kadar güçlü mü bağırdım ya.
"Şimdi, siz Can'la mutfağı toplayın Kerem. Aman sakın yemek falan yapmayın. Sadece toparlayın. Biz de Asya'yla markete alışverişe gidelim. Pratik bir şeyler alırız." dedim sorarcasına. Hepsi onaylayınca biraz paramn ve telefonu cebime sıkıştırdım ve Asya'eşimden sürüklemek zorunda kaldım. Hanımefendiye kalsa düğüne gider gibi hazırlanacak. Ulan alt tarafı markete gideceğiz, ne diye abartıyorsun Piçella?
"Seni duydum Defne. Yine şizofrene bağladın kendi kendine konuşuyorsun." diye homurdandı.
"Ne yani yalan mı?" diye sordum ben de sakince. Evet bende böyle bir dengesizim. Bağırıp çağıracağım yerde sakin davranırım.
"Uzatma , hadi hazırım." Hazırsan çıkalım yani ne bekliyoruz? Çıkalım dediysem de yanlış anlamayın fesatlar, dışarı çıkacağız.
***
"Allah aşkına marketten ne almayı planlıyordun ki sen?" Homurdanma , Asya. Evet markette hazır yiyeceklerin tükenmiş olması benim suçum çünkü. Belli ki buradaki herkes öğrenci. Tabii öğrenciler üşengeçtir bilmiyorlar yemek yapmayı , hazır alıyorlar.
![](https://img.wattpad.com/cover/45228395-288-k414447.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİLEKLİ LİMONATA #Wattys2016
Humor"Hadi takım heyecan yok. Asla heyecan yapmayın. Heyecan kim biz kim? Ya kazanamazsak? Tabii ki kazanacağız. Kazanamayanı döv-" derken Çağan elini omzuma koyarak; "Sakin ol. Çok iyi oynuyoruz. Kazanacağız." diyerek içtenlikle gülümsedi. Eyvallah Çağa...