6. BÖLÜM "BASKETBOL MAÇI"

246 24 6
                                    

"Defne, tamam yeter sakin ol. Bulacağız dedim ya." dedi Can bilmem kaçıncı kez. Ben bu yarışmaya katılmazsam ölürüm. Hani şu afiş varya? Basketbol yarışmasının afişi. Bu sene ilki olacak bir yarışmış. Bu seneki kazanan tabi ki ben olmalıyım.

"Defne, bir sorun mu var?" dedi yanımıza ne zaman geldiğini anlayamadığım Burcu. Evet dercesine kafamı salladım.

"Basketbolcu tanıdık var mı Burcu ya?" diye sordum merakla. Birden bütün hücrelerim depara kalktı. İnşallah vardır çok amin.

"Evet, Çağan ve Yiğit profesyonel sayılırlar. Küçüklükten beri oynuyorlar. Ne oldu ki?" dediği anda Çağan'a doğru koşmaya başladım.

"Kibarcıııııık!" diye bağırdım ama bakmadı. Doğru ya ben buna takma adını söylemedim. Neyse yarıştan sonra bir ara söylerim.

"Çağan!" dedim yanına ulaştığımda. Bakışları bana kaydığında bir an şaşırdı ama hemen toparladı.

"Ne oldu?" dedi kaşlarını çatarak.

"Ya şey," nasıl bir giriş yapılır ki acaba? "Basketbol turnuvası varmış da, benim de şuan Bursa'da bir takımım yok. Burcu da senin oynadığını söyledi ve düşündüm ki-" dediğim an sözümü kesti.

"Tamam tamam," dedi gülerek. "Ben seve seve gelirim, Yiğit'e sorarız kabul ederse o da gelir." dediği an devreler yandı ve Çağan'a sarıldım. Bir an yanlış yaptığımı falan sandım, en son ne zaman birine sarılmıştım acaba? İki saniyelik çılgınlık yeter diyerek kollarımı geri çektim ve piç smile yapıp Çağan'a döndüm.

"Eee ne zaman başlıyoruz?" diye sordum heyecanla. Ben bu gazla durmam valla.

"Bir sakin şampiyon," dedi gülerek. "Daha iki kişi eksik. Sen, ben, Yiğit. Başka kim olacak?" dedi ve aklıma süper bir intikam planı daha geldi. Ben boş boş duramıyorum ne yapayım?

"Ben Mavişi getireyim sen de Berk'i olur mu?" diye sordum normal görünmeye çalışarak. Berk'e ne yapacağımı anlarsa arkadaşını korumak için getirmeyebilir.

"Tamamdır. Bizim her zaman oynadığımız bir saha var. Orada çalışabiliriz. Ne kadar süremiz var?" diye sordu. Heyecanla yanıtladım.

"İki hafta sonra elemeler var. Sonra çok hızlı bir şekilde ilerliyor. Elemelerde bayağı eleniyor sonraki gün direkt yarı final ve üçüncü gün final." dedim. Şimdi size anlatmadım ama o afişi yaklaşık elli kez okumuşumdur.

"Tamamdır. Bizim evin karşı caddesinde, yani sizin evinde de karşısında oluyor, bir market var. Onun sağ sokağında saha var. Akşamüzeri beş gibi orada buluşalım. Size uyar mı?" diye bir teklifte bulundu. Konu basketbolsa hayır deme ihtimalim sıfır.

"Ya sen varya bir tanesin kibarcık." dedim mutluluk içerisinde. Valla o olmasa ne oyuncu ne de saha bulabilirdim. Allah sana milyonlarca litre çilekli limonata nasip etsin çok amin. Çilekli limonata demişken, en son ne zaman içtik acaba? Satan bir kafe bulsak iyi olur. Biz Can'la nasıl dayandık lan neredeyse bir hafta olacak. Neyse bunu yazayım zihnimin bir köşesine.

"Kibarcık bir iltifat mı yoksa argo mu?" dedi yapmacık bir şüpheyle. Ya bu çocuk çok mu tatlı?

"Benim arkadaşlarım genelde kaba olurlar. Senin gibi bir kibarcığı ilk defa görüyorum. Ondan yani." dedim tatlı bir şekilde. Adını koyamadığım bir şekilde gülümsedi.

"Neyse ben Mavişi almaya gidiyorum akşam görüşürüz kibarcık." dedim göz kırparak. Hafifçe başıyla selam verdi. Ben de beni bekleyen Can'a doğru koştum ve sırtına atladım.

"Maviş, sen de takimdasın ha ona göre." dedim şirin gözükmeye çalışarak. Hemen beni sırtından fırlattı.

"Ne yaptın Defne!? Allah aşkına, ben beden eğitimi dersinde futbol oynarken topun üstüne basıp yerleri süpürmüş biriyim. Voleybolda da topa aşırı güç uygulayıp karşımdaki kızın yere düşmesine sebep olmuştum. Üstelik bunları yaparken henüz ortaokuldaydım. Şimdi ne olur hiç düşünmeyelim istersen." diye atarlandı Can.

ÇİLEKLİ LİMONATA #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin