2= H-H-N

92 5 0
                                    

O günün üzerinden tamı tamına bir hafta geçmişti bu arada Neslihan kendisi gibi obur olan Efe ile iyiden iyiye flörtleşmeye başlamış.Buse kendisinin tam zıttı olan Barış'a gönlünü kaptırmıştı ne yazık ki. Azra ise sürekli başka bir kıza yavşayan şu playboy kılıklı Utku'ya karşı boş değildi sanki ancak ne zaman soracak olursak hep geçiştiriyordu biz de fazla umursamıyorduk.

Bana gelince benim zaten hiç erkek arkadaşım olmadı ki küçükken bi çocuk vardı adını tam hatırlamıyorum her gün basketbol oynamaya giderdik bizim kızlarla o da  peşimizden gelir ve bitene kadar beni izler susadığım anda sanki hissetmiş gibi yanıma gelir ve bana su verirdi. Bir gün kızların da verdiği cesaret ile ona açılmaya karar vermiştim önce basketbol oynuyorduk o da her zamanki gibi beni izliyordu bir anda top nasıl olduysa pota yerine onun kafasına gitti o gün kaşı yarılmıştı. ve ben tüm gece uyumamıştım hep onu düşünmüştüm. Ertesi gün hem özür dilemek hem de ona itiraf etmek için basket sahasına gitmiştim ancak gördüğüm manzara beni şok etmişti adının çağla olduğunu hayal meyal hatırladığım kıza çıkma teklifi ediyordu. Gözlerim ilk defa o zaman dolmuştu.Bir anda yana dönüp beni görmüştü suratı dondu o an daha fazla o manzarayı görmek istemediğimden hızla uzaklaşmıştım oradan o gün benim ilk ağlayışımdı daha sonra babam ve sevgilileri yüzünden de çok ağlamıştım onları saymıyorum bile.

Ben bunları düşünürken yanaklarımın ıslandığını fark etmem uzun sürmedi hemen yanaklarımı sildim ancak bana bakan bir sürü göz (saymakla uğraşamam) gördüm. O sırada sanırım hepsinin aklından geçen şeyi söyleyen kişi Azra oldu:

"Hey sen ağladın mı? Cidden mi Nisa onca yıl sonra yeniden mi?"

Erkekler anlamamış fakat kızlar anlamış olacak ki bir şey demediler bende kızla oturduğum banktan kalkıp tuvalete koştum (valla hiç lavabo diyemem sonuçta ağlamak için değil çişim geldiği için gidiyorum ne yani lavaboya mı işiyoz) ben düşüncelerimle boğuşurken hızla tuvalet kabinlerindn birine girmiş ve oturmuştum ben düşüncelerimden kurtulmaya çalışırken dışarıdan bir kaç kızın konuşmalarına kulak misafiri oldum:

"Hey şu okula gelen erkeklerden Pusat çok tatlı değil mi?"

"Evet bence de ama herkes çocukluktan beri sevdiği bir kız olduğunu söylüyor."

"Off ya keşke o kız ben olsam."

Daha fazla bu konuşmalara tahammül edemeyeceğimi idrak ettiğimde hızla kabinden çıkıp konuşan iki kıza baktım ve onları iğneleyici bir biçimde süzdüm bundan rahatsız olmuş olacaklar ki kıpırdanmaya başladılar. 

Bir anda birinin boğazını bir elimle diğerininkini diğer elimle tutup ikisini de tuvalet duvarına dayadım ve konuşmaya başladım:

"Bir daha ağzınızdan Pusat ismini duyarsam o güzel yüzünüzü dağıtmak zorunda kalırım anlaşıldı mı?"

Ses gelmediğinde hızla tekrerladım:

"Anlaşıldımı lan!"

İkisi de kızla anlaşıldı diyerek kafa salladılar ellerimi çekmem ile hızla kapıdan çıktılar çıkarken kapının yanında duran Pusat'a göz ucu ile bakarak hızla geçtiler.

Bende ellerimi yıkayarak hızla dışarı çıkıyordum ki kolumu kavrayan büyük ellerle olduğum yere çivilendim hızla Pusat'a dönerek konuşmaya başladım:

"Umarım kolumu tutman için geçerli bir sebebin vardır aksi taktirde---"

Sözlerimi bölen Pusat'ın (dudakları değil saçmalamayın) sözleriydi:

"10 dakika içinde arka bahçeye gel bekliyorum."

Ve kolumu bırakarak hızla arka bahçeye çıkan kapıya doğru ilerledi.

Beynim gitmememi söylüyordu fakat kalbim meraktan çatlıyordu sanırım kalbimi dinleyecektim zaten beynimin de olduğu söylenemezdi.

Pusat'ın peşin hızla arka bahçeye çıkmıştım ne şans ki bahçede kimse yoktu yani yalnızdık.

Pusat bir hamlede beni duvar ile kendi arasına sıkıştırıp elini hemen başımın üzerine koydu ne olduğunu bile idrak edemeden aklıma gelen ilk cümleyi söyledim:

"O eli varya o eli."

Söylediğim şeyin saçmalığını ancak idrak edebilmiştim ki Poyraz gülmeye başladı ve sonunda konuştu:

"Eee ne yapacaksın elimi?"

Hızla konuşmaya başladım:

"Eğer hemen çekmezsen kıracağım."

Pusat yine bir kahkahalara boğulmuştu ki bu kahkahalar attığım sert tekme ile son buldu.

Bir anda bana şaşkın şaşkın bakmaya başladı ve şaşkınlığını atlatana kadar bekleme kararı aldım. Sonunda şaşkınlıktan çıktığında konuşmaya başladı:

"Senin ne kadar ağır hamlelerin var be."

Bir anda yüzümdeki sırıtış genişledi ve tek elimle onu ittiriyordum ki ittiğim elimi tutarak beni kendine çekmeye çalıştı bakın çalıştı diyorum normal hikayelerde kız hemen kollarına düşer ama biz normal değiliz o yüzden ayağımın nereden geldiğini bilmediğim bir taşa takılmasıyla yere kapaklandım ve üzerime de Pusat düştü ezildim amq ezildim bu nedir yaa.

Ben tam pusata küfür edecekken bana farklı bir biçimde baktığını gördüm (o değil de kız ezildi amq).Ben de ona mal gibi bakıyordum (tamam anladık malsınız da kız ezildi) pusat bana yaklaşmaya başladıkça içimde bir an heyecan belirdi (ulan gerizekalı ne heyecanı eziliyon lan kaburgaların kırılıyodur ondan tuhaf hissediyon sen.). Biz tam mal gibi birbirimize yaklaşırken (siz beni dinlemiyonuz amq gidiyorum lan ben geber) gelen alkış sesleri ile ikimiz de şoka uğradık ulan Pusat şimdi yedim seni

Hı Hı Nah!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin