11 H-H-N

36 3 0
                                    

Sırf can sıkıntısından yazıyorum yoksa özelden atılan mesajlara hala sinirim geçmedi.


Pusatın son cümlesinden sonra okul bitene kadar sınıftan dışarıya çıkamamıştım Azra bir kaç kez gelip Pusatın da ortada olmadığını söylemişti ancak ben merak etmedim 'He he tabe' iç sesim de bir yandan susmak bilmiyor görüyorsunuz hem aynı sınıftayız zaten bütün gün derslere girmediğinden okulda olmadığını anlamıştım. Ders fizik.

"Ooo ders fizik arkadaşlar biliyorsunuz ki benim fiziğim muhteşem kızlar üzerimde deney yapabilirsiniz baklavalara dokunmak falan isterseniz tabi."

Bunu söyleyen Umuttu bu çocuk gerçekten abaza. Biz alışmıştık artık aslında dediği gibi yakışıklı ve iyi fizikli bir çocuktu ancak abazaydı işte insanın bedeni ne kadar iyi olursa olsun bütün olay ruhta biter ve Umut ruhtan kaybediyordu. Ben düşüncelere devam ederken fizik hocası gelmişti. Sahi bu kadın nasıl bir fizik hocasıydı 200 kilo? Tamam yani bizde biliyoruz fizik dersinin vücut fiziği olmadığını ancak bilmeyen birine ben fizik öğretmeniyim dediğini düşünsenize:

"Acaba hangi meslekle uğraşıyorsunuz?"

"Öğretmenim ben."

"Aaa ne güzel ne öğretmeni?"

"Fizik."

"Hönk?"

Düşüncelerim sırıtmama neden olurken yanıma oturan kişi ile bakışlarım yanıma kaymıştı.Buse. Bir ön sıram da Neslihan ve Azra ikilisi ile dolduğunda sırıtmam kesilmişti ancak sırttığımı Buse görmüş olacak ki sorularını sormaya başladı

"Hey sen neye gülüyordun? Bir şey mi kaçırdık? Yoksa bu günkü kavgayı mı düşünüyorsun? Yoksa Pusatı mı?"

Ona gözlerimi devirerek baktıktan sonra soruları ve iki meraklı gözü es geçip kafamı sıraya yasladığımda duyduğum son şey

"Bir kez de cevap ver be Müslüman." Oldu


Dersler bitmiş Yatakhanelere doğru yol almıştık. Ulan burası nasıl kolej pardon da bir odada 4 öğrenci kalıyor tamam kabul yani geniş odalar ama insan kendi odası olsun ister. Gerçi ben halimden memnundum kızlarla geceleri korku filmi falan izliyorduk ve zaten dersler öğlen 1 de başladığından sabaha kadar eğlene biliyorduk işte özel okulun avantajları.Normal bi suratla içeriye girerek direk dolaptan bir kot şort ve bana büyük gelen erkek tişörtümü çıkardım ayağıma da vanslarımı geçirdiğimde hazırdım. Şimdi siz diyeceksiniz kışta değil misiniz siz nasıl şort tişört giyiyon? Burası yanıyo gençlik. Etraf sıcacık sonuçta hiç bir idareci okuluna her ay bok gibi para ödeyen birini hasta etmek istemez.Kızlar üzerlerine elbise giymişlerdi. Ah bunları anlamıyorum! Nasıl rahat ediyorlardı? Onlar bana alışmış olacak ki gözlerini devirerek sırayla telefonlarını alarak çıktılar. Bende arkalarından çıktığımda kadro tamamlanmıştı. Akşam yemeği için ayrılan odaya girdiğimizde kendimi Harry Potter da gibi hissettim gerçekten oda ona benziyordu bu kolejin kuucusu fazla mı dizi izliyor acaba? Kolej de zaten Dolmabahçe Sarayı gibi neyse işte biz oturduğumuzda karşımızdaki kişilere baktım bakmaz olaydım. Karşımda Pusat oturuyordu. Yan tarafıma baktığımda Busenin karşısında Barış, Azranın karşısında Utku, Neslihanın karşısında ise Efe oturuyordu. ' Siz de ne uyumlu oturmuşsunuz lan' İlk defa haklı bir şey söyleyen iç sesimi içimden tebrik ettim 'Sen değil mal ben kendim kendimi tebrik ettim.' Artık cevap vermekten yorulduğum iç sesimle iletişimi keserek önümdeki yemeğe odaklanmıştım.


Yemek bitimine kadar hiç kimse konuşmamıştı. Aslında bir bakıma bu herkes için daha iyiydi çünkü erkekler bir şey söyleselerdi nasıl karşılık vereceğimizi bilmiyorduk. Hiç birimiz!

Hı Hı Nah!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin