8=H-H-N

50 3 0
                                    

Babamın söylediklerinden sonra kendime gelmem bayağı bir uzun sürmüştü şu an ne yapıyorum tahmin etmek istemezsiniz. Babam akşama Pusat ve ailesinin bize yemeğe geleceğini ve benim güzelce hazırlanmam gerektiğini kesin bir dille belirtmişti. Ona kaşı çıkamayacağımı bildiğimden sadece kafa sallamakla yetinmiştim.

Şu an ise odamdayım dolabın karşısında kıyafet seçmeye çalışıyorum. Anlamadığım bir çok nokta vardı aslında ancak ben şu an en alakasız olanı ile meşguldüm: Evde yenen bir yemekte neden elbise giymek zorundaydık sanki. Ben bunları düşünürken kapıdan bir andan biricik arkadaşlarım Buse ,Azra ve Neslihan içeriye girdi ve bana soru soran bakışlar attılar sonunda onlara hiç bir şeyi anlatmadığım aklıma geldi ve onlara yatağımı işaret ettim hepsi bir saniyede yatağıma kurulup rahat birer pozisyon aldığında konuşmaya başladım ve bütün olayları bir çırpıda anlattım. Anlatmam bittiğinde sırasi ile onları süzdüğümde durumları tamamen şu şekildeydi:

Buse: Gözleri kocaman açık ve eli ile açık olan ağzını kapatıyordu.

Azra: Bana dehşet dolu bir ifade ile bakıyordu ve onun da gözleri açıktı eğer ağzını biraz daha açsa içine girebilecek durumdaydım.

Neslihan: Elindeki çikolatayı yatağın üzerine düşürmüştü ve bana kısık gözlerle sanki avına yaklaşan bir kurt gibi bakıyordu.

Bir anda "Noluyo amk" diye bağırınca bunu beklemedikleri için üçü birden yerinden sıçrayıp sırası ile yere yuvarlandılar. Bu sefer sadece Neslihan değil kalan ikisi de bana ölümcül bakışlar atıyordu. Bu bakışların altında yatan sorular olduğunu bildiğimden hemen yanlarına giderek konuşmaya başladım:

"Hadi ama benim akşama hazırlanmam lazım babamın kesin emri var bana yardım edin söz yarın okulda sorularınız cevaplayacağım."

Üçü birden kafa sallayıp dolabıma bakınmaya başladılar. Onlar dolabımı karıştırırken ben yatağıma uzanmış Neslihan'ın yarım bıraktığı çikolatayı elime almıştım tam ağzıma götürüyordum ki bir anda Azra'nın elimden hızlıca çekmesi ile iştahla açılan ağzım bir anda şaşkınlık için açılmaya başladı.Ben Azra'ya şaşkınlıkla bakarken o bana başları çatık bakıyordu bir kaç saniye böyle bakıştıktan sonra konuşması gerektiğini idrak etmiş olacak ki konuştu:

"Çikolata şişirir sonra akşama seçtiğimiz elbisenin içine giremezsen çok kötü olur Nisa."

Ben ona anlamaz bakışlar atarken o çikolatayı çoktan çalışma masamı yanındaki çöp kutusuna basket atmıştı Buse ve Neslihan Azra'nın bu performansını alkışlarken ben Azra'ya kötü bir bakış atarak yatakta arkamı dönmüştüm ki Neslihan'ın sesi ile onların olduğu tarafa dönmek zorunda kalmıştım:

"Nisa bu nasıl sence ben çok beğendim."

Neslihan da benim gibiydi gece elbiselerini sevmezdi o yüzden günlük mini bir elbise secmişti. Buse ve Azra ona gözlerini devirerek baktı ve ikisi de aynı anda:

"OLMAZ!"

Diye bağırdı aslında bağırdı demek az kalır cırladı desek daha doğru olur ben ve Neslihan kuklarımızı tıkarken yeniden bir göz devirme sahnesi ile kapanışı yaptık.

2 Saat Sonra:

Ben hazırdım saçım makyajım her şeyim tamamdı ve saat 19:30'du. Oha bu kadar oyalanmışmıydık gelmelerine tamı tamına yarım saat kalmıştı. Kızlarla hızlı bir vedalaşma yapıp onları geçirmek için odamın kapısına kadar gitmiştim ki Neslihan konuşmaya başladı:

"Biz kendimiz gideriz şimdi aşşağıda Pusat enişte falan vardır düşünden önce gelini görmek uğursuzluk getirirmiş."

Ben gözlerimi devirirken diğer kızlar da kıkırdamaya başlamıştı. Sinirlenip Neslihan'ın kafasına bir tane geçirdiğimde acı içinde konuştu:

"Ayıyı prenses yapsak ne olacak ayı yine aynı ayı."

Kızlar daha fazla kıkırdadığında onları hızlıca odanın açık olan kapısından dışarıya itip kapıyı üzerlerine kapattım ve aynaya doğru yürüdüm.

Gerçekten güzel olmuştum. Daha önce hiç bu kadar güzel olduğumu hatırlamıyorum yani o derece.

O sırada kapım tıklandı ve içeriye Sude girdi bana gülümseyerek konuşmaya başladı:

"Nisa Abla Selen hanımlar geldi babanız sizi çağırıyor."

Ona kafamı salladığımda gülümseyerek dışarı çıktı. Ben de üzerimdeki kısa elbiseyi biraz aşşağı çekmeye çalıştım denemem başarısız olunca elbisenin yırtılacağı ihtimalini düşünerek vazgeçtim ve kapıya doğru ilerledim.

Aşağı indiğimde Selen hanım Burak abi ve Pusat'ın yemek masanına oturduğunu görmüştüm anlaşılan benim annem olmadığı gibi Pusat'ın da babası yoktu olsaydı gelirdi değil mi? Ben düşüncelerle boğuşurken Selen Hanım beni görmüş olacak ki bana bakarak konuştu:

"Nisa kızım haydi gel de otur."

Ben ona gülümsemekle yetinirken masada ki bütün gözler bana çevilmişti. O sırada su içmekte olan Burak abinin suboğazında kalırken Pusat'ın suratında bir gülümseme belirmişti. 

Ben merdivenlerden inerek Selen Hanım'ın önünde durdum ve "Herkese merhaba hoş geldiniz." dedim. Pusat'ın karşısındaki sandalyeyi çekip oturduğumda Pusat'ın hala bana baktığını gördüğümde rahatsız bir biçimde yalandan öksürdüm. Sonunda toparlandığında Selen Hanım konuşmaya başladı:

"Tam da ortaklık öncesi olan bu olay gerçekten güzel oldu değil mi Mehmet bey artık akraba oluyoruz."

Biz Pusat ile birbirimize 'Ne yapacağız?' bakışları tarken Selen Hanımın söylediği bir sözcükler bir anda beynimde şimşekler çakmasına neden olmuştu:

"Eskiden biz de bu muhitte yaşıyordum Pusat küçük bir çocuktu belki hatırlamaz her gün basket sahasına giderdi."

Basket sahası mı?...


Multi'de Nisa'nın giydiği elbise.


Hı Hı Nah!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin