Bruno Mars-When I Was Your Man
Önceki bölüm özetti.Şimdi hikayenin başından başlayacağım.
Medya;Kerem Karaman.
Bilincim açık..ama neden gözlerim değil?Sanki,gözlerim benden habersiz bantlı,açılmamak için bana meydan okuyor.Göz bebeklerim,önündeki manzarayı tarıyor,inceliyor..ve bu manzaradan kurtulmak istiyor.Fakat,ne fayda?Önündeki siyah bir manzara...kapı'nın sesiyle izlediğim manzaradan maruz kaldım.Sesimi aradım ve sonunda buldum ve,"Gir."dedim,tok bir sesle. Odaya Burak girdi.Burak,babam'ın sağ kolu. "Evet,Burak?"dedim.Arkadaşım gibi bir şeydi ama fazla yakın değildik. "Baban seni çağırıyor,Dolunay.Aşağıda."dedi,eli hala kapı kolundayken. Yavaşca yatağımdan kalktım ve,"Tamam,geliyorum."dedim,nefesimi vererek.Kapı sesiyle,gittigini anladım.Yavaşca kalktım.Biraz başım dönmüştü.Çünkü,kaç saattir uyuyordum.Sahi,kaç saattir uyuyordum?Telefonum'un kilit tuşuna bastım ve saat'e baktım.Saat;5'idi. Saat;2de uyumuştum.Ayaklarımı hareket'e geçirdim ve dolabım'ın önüne geçtim.Sabah uyandığımdan beri pijamalıydım.Dolabım'ın sürgülü kapagını kaydırdım ve ilk gözüme çarpanı aldım.Siyah yüksek bel bir şort.Pijamamı bacaklarımdan aşagıya bıraktım ve şortu bacaklarımdan geçirdim.Şortumu giydikten sonra üst olarak t-shirtlerde göz gezdirdim.Beyaz salaş bir t-shirt'ü gözüme kestirdim ve elime aldım.Üzerimdeki t-shirt'ü çıkarttım ve salaş t-shirt'ü üzerime geçirdim.Pijamalarımı katlayıp,dolabın diğer sürgülü kapağını kaydırdım ve çekmeceyi açıp,içine koydum.Dolabın kapağını tekrar kaydırdıktan sonra,aşağıya inmek için kapıya yöneldim.Son olarak,telefonumuda şort'umun arka cebine tıkıştırdım ve kapıyı açtım.Dışarıya çıktım ve kapıyı tekrar kapattım.Merdivenlerden aşağıya yavaşca indim.Son basamagıda indikten sonra,koltukta; arkasını bana dönük,sağ bacağını sol bacağının üstüne erkeksi bir şekilde atmış gazete okuyup,elindeki bardağını dudağına götüren,babama baktım.Yanına doğru yürüdüm ve çaprazındaki koltuga oturdum."Beni çağırmışsın baba?"dedim,yavaş bir şekilde ve bitkin bir sesle. Kafasını bana çevirip,üzerimi süzdü ve,"Bu şekilde dışarıya çıkabilirsin heralde?"diyen babama karşın üzerimi süzdüm ve omuz silktim."Evet."derken babama baktım.Gözlerimin içine girip,duygularımı keşfedercesine bakıyordu."Güzel.Kalk."dedi kendiside bardağını ve gazetesini sehpaya koydu."Nereye?"dedim kendim oturmuş ve kafamı kaldırıp,gözlerine bakmış bir şekilde. "Şirket'e."dedi ve yürümeye başladı. "Yürü."dedi,ciddiliğinden taviz vermeyen ve arkası dönük bir şekilde yürürken. Bende kalktım ve arkasından yürüdüm."Baba,ben şirkete gitmeyeceğim."dedim. "Geleceksin."dedi arkası hala dönük bir şekilde,dış kapı'nın merdivenlerinden aşağıya inerken."Ama-"derken bana dönmesiyle cümlemin geri kalanını yuttum.Öyle bir bakmıştı ki.."Söyle?"dedi.Neden bu adam bu kadar ciddiydi ki? "Baba..neden bu kadar sertsin bana karşı?"dedim. "Öyle olması gerekiyor Dolunay.Şimdi sana iki saat laf anlatamam bin arabaya."dedi. "Hayır.Binmeyeceğim."dedim. "Dolunay bin.Toplantım var ve ben geç kalmak istemiyorum."dedi. "İyi,git o zaman geç kalma."dedim. Kolumdan tuttuğu gibi arabaya bindirdi ve sürgülü kapıyı kapattı.
"Sür."dedi,şoföre ve araba hareket etti. Yanına otutturdu beni ve bana döndü,"Akıllı bir kız olmayı öğrenmelisin,Dolunay."dedi ve kafasını çevirdi. Akıllı bir kız ha?Tamam,olurum.Akıllı bir kız(!)
10 dakika sonra,işte şirket'in önündeydik.
Babam arabadan indi ve bende istemsiz bir şekilde indim. Dönen kapıya baktım. Annem'in ölümünden sonra hiç gelmemiştim.1 sene oluyor. Zaten annemden öncede gelmemiştim. Annem'in ölüm'ünden önceki gün gelmiştim. Hani 18'inize girmeden önce dersiniz ya,tabi öyle bir şeyin bir kesin'i yok. '18 yaşıma girince başka bir şehire gidecegim.'dersiniz. Ama gitmezsiniz. Gidemezsiniz... bende ki de o hesap.
"Dolunay."babam'ın sert sesiyle hayata döndüm. Neden yaptın baba? Neden geri döndürdün beni hayata? "Dolunay!"dedi,ciddi bir uyarı tonuyla. "Hı?"diye bir mırıltı çıktı agızımdan. "Gel. On dakika sonra toplantı var."dedi ve bina'ya girdi. Bende ardından girdim. Kafamı kaldırmamla, bütün gözler benim üstümde...Hala bakıyorlardı. Sinirlenmeye başlıyordum. Neden hala bakıyorlar? Babam hiç umursamadan önümden gidiyordu. Kıçımı zor kapatan bir etek ve yüksek topuklu bir ayakkabıyla gelecem zannettiler heralde. Ha unuttum;yüzümde papagan patlamış bir şekilde beklediler heralde. En sonunda sinirden bağırdım,"Dönün önüze!"diye. Herkes işine geri döndü. Yukarıya çıktık ve babam'ın odasına geçtik. "Burası artık senin odan. Ben kolidorun sonundaki odadayım."dedi ve kapıyı kapatarak gitti. Bende masa'nın ardındaki koltuga oturdum. Bu koltuk bana göre değildi. Ciddiyet bana göre değildi. Ara sıra bende çok ciddi olabiliyordum. Gerekli durumlarda. Kapı'nın tok sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. "Gel."dedim. İçeriye 'ben asistanım'diye kendini gösteren bir şekilde giyinmiş bir kız geldi. "Dolunay hanım, babanız sizi toplantı odasında bekliyor."dedi,adını bilmedigim kız. "Tamam."dedim ve yerimden kalktım. Kapıya ilerledim ve ardından odamdan çıktım. Ee toplantı odası nerede? "Toplantı odası nerede?"dedi. Bana kutup'u terk edip buraya gelmiş bir kutup ayısı gibi bakıyordu. "Şu kolidorun sonundaki sağ tarafdaki oda."dedi kolidor'u göstererek. Arkamı döndüm ve o tarafa yöneldim. Sağ tarafa döndüm ve derin bir nefes alıp vererek kapıyı açtım. Babam'ın karşısında,bir adam oturuyordu. Gençti. Kapı sesiyle ikiside bana döndü. "Ah,kızımda geldi."diyerek gülümsedi babam. Babam. Bana. Gülümsedi. "Otur."diyerek yan tarafını gösterdi. Zoraki bir şekilde gülümseyerek yanına oturdum. "Kızım. Yeni ortagımız Kerem beyle tanış."diyerek karşısındaki genci gösterdi. "Merhaba ben Dolunay. Memnun oldum."diyerek adamın elini sıktım ve zoraki bir gülümseme gönderdim. Geri yerime oturdum."Bende memnun oldum."dedi,adının Kerem oldugunu ögrendigim adam. "Kaç yaşındasınız?"dedi,Kerem. Waow waow yavaş gel. "Bir kaç hafta sonra on sekiz'ime girecegim."dedim. "Üniversite'ye başlayacaksın yani?"dedi. "Hayır. Üniversiteye gitmeyecek benim yanımda işe başlayacak. Mimar baba'nın mimar kızı olacak."dedi babam söze atlayarak kendinden emin bir şekilde.
"Siz beni boşverinde toplantınıza başlayın."dedim. "Küçük hanım,sizde katılıyorsunuz."dedi,Kerem bey. "Küçük hanım demezsek."dedim. Nedense bu adama çok soguk olmak istiyordum. Ama beni kendine çeken bir şey vardı. Neyse... Babam masaya büyük bir beyaz kağıt koydu. "Dolunay,bize evi sen çizer misin?"dedi,babam. "Ne evi?"dedim. "Müşteri için yeni bir ev yapacagız. Küçük birde kızları var. Ve sende kızsın zevklerin vardır."dedi,babam. "İyi o zaman siyah beyaz yapın."dedim. "Beşiktaşlısın galiba?"dedi,Kerem bey. "Hayır takım tutmuyorum. Sadece bu renkleri seviyorum."dedim. "Ama kızları beş yaşında."dedi,Kerem bey. "O zaman benden fikir almazsınız."dedim. "Tamam. O zaman bize hayalindeki evi çiz."dedi,Kerem bey. "Tamam."diyerek beyaz kağıdı önüme aldım ve çizmeye başladım.3 katlı lüxs bir ev çizmiştim. Evin bahçesinde de bir tane köpek kulübesi vardı. Evin içinide kağıdın ayrı bir köşesine çizmiştim. Kapı'nın sağ çaprazında merdiven yaptım. Sol tarafında ise büyük bir salon yaptım. Salon'un ardından mutfak geliyordu. 2.katı ise,koridorda 3 tane oda yaptım. Hepsi aynı boyuttaydı fakat bir tanesi daha büyüktü. Artık ne yaparlarsa yapsınlar. "Benden bu kadar,diğer katlarıda istediğiniz bir şekilde yaparsınız.Ben gidiyorum."dedim. "Toplantı daha bitmedi Dolunay hanım."dedi,Kerem bey. "Toplantı benim için değil.Yani,benim için bitmiştir Kerem bey."dedim sandalyemden kalkarak kapıya yöneldim. "Toplantı bitmedi,Dolunay.Şımarıklıklarını bir kenara bırak ve şuraya otur."dedi,babam tükürürcesine.Döndüm ve babama baktım. "Selim Uysal'ın çalışanı olarak toplantıda olmam bence pek de önemli değil?"dedim,soru sorar gibi. "Selim Uysal'ın kızı ve bu şirket'in yeni patronu olarak toplantıda olman önemlidir?"dedi,babamda soru sorar gibi. "Ne zaman biter?"dedim. "Aslında şu anda bitti.İyi günler,Selim bey."dedi,Kerem bey samimi olmayan bir ses tonuyla.Sandalyesinden kalkıp kapıya yöneldi ve bana sıcak bir gülümseme gönderip,toplantı odasından çıktı.Kerem'den;
Rüyada görülmeyecek kadar güzeldi.Asabi idi.Ama bu onun iyi kalbini ve güzelligini engellemiyordu.Zekiydi fakat zeki oldugu kadarda umursamazdı.Neden böyleydi acaba?Benim nedenlerim vardı ve bu sebeple umursamazdım.Onun nedenleri ne?Babası ona karşı biraz sert,çalışanı gibi davranıyor.Toplantı odasından çıktım ve asansör'e binip 0'a bastım.Asansör 0 da durduğunda asansörden çıktım ve kapıya doğru ilerledim.Dönen kapıdan geçtim ve arabama binerek çaştırdım.O sırada Dolunay'ın şirketten çıkmasıyla gaza basdım ve tam önünde durdum.Önüne gelince,biraz ilerledi.Kendi için durmadığımdan emin olmak istiyordu heralde.Tabi,camlardan göremez o ayrı.Biraz daha ilerleyip,önünde durdum.Kaşlarını daha çok çattı.Ona olan tarafı camını açtım ve,"İsterseniz evinize ben bırakabilirim?"dedim,soru sorar gibi. "Aslında...tamam."dedi ve arabaya bindi. "Teşekkür ederim."dedi,ardından. "Rica ederim."dedim ve gaza bastım.Dolunay'ı 2 aydır tanıyordum.Ve o 2 ayda ona aşık olmuştum.Gözüm'ün önünde sağa sola sallanan elle kendime geldim.Direk önüme baktım.Dolunay'a bakarak düşüncelere dalmıştım. "İyi misin?"dedi. "İyiyim."diyerek gülümsedim. "N e bileyim öyle bakınca.."dedi. "Şurdan sağ- evimizi nereden biliyorsun?"dedi. "Babanla ortagız ve o bana söylemişti bir şey olursa diye."dedim.Evinin önünde durunca bana dönüp,"Teşekkür ederim."dedi,gülümseyerek.Şu an onu öpme isteğimi bastırmakla meşgulum.Arabadan indi ve el sallayıp,cebinden anahtarları çıkardı ve eve girdi.Tabikide babası söylememişti ben biliyordum.Çünkü,onu izlemiştim,izlettirmiştim.
Neden babasının arası böyle bilmiyordum.
Ama onun dışında herşeyi,herşeyini biliyordum.Tıpkı,babam'ın annesini öldürmesi gibi...
Ögrenince çok yıkılacaktı.Hatta beni tanımadan benden nefret edebilirdi.Ama..asla buna izin vermeyeceğim,vermem.