Baekhyun derin bir nefes aldı. Mutfak masasının üzerinde muhteşem bir kahvaltı hazırdı. Baekhyun, kendisini eve getirenin Lu Han yahut Jongin olmadığından emindi. Arkadaşları böyle kibarlıklar yapmazlardı. Baekhyun bir keresinde koridorda uyandığını hatırlıyordu, onu evin içine atıp gitmişti Jongin.
Ama bu sabah her şey farklıydı. Baekhyun temizdi, birisi onun duş almasına yardım etmişti. Üzerinde pijamaları vardı, birisi onun giyinmesine yardım etmişti. Ve masada kahvaltı hazırdı, birisini ona kahvaltı hazırlamıştı. Baekhyun çıldıracak gibi hissediyordu. Sarhoşken ondan faydalanan kimdi? Ama yürürken canı yanmıyordu. Bu da demek oluyordu ki kimse ondan faydalanmamıştı. Elleriyle saçlarını karıştırdı ve masaya doğru ilerlediğinde masadaki notu fark etti.
' Günaydın! Başın ağrıyordur muhtemelen, sana kahvaltı hazırladım. Uyanmanı beklerdim ama iş beklemez. Kendine dikkat et.'
Baekhyun dudağını ısırdı. Nottaki yazı çok karman çormandı. Okuması zor olmuştu ama bu kibar cümlelerin kime ait olduğunu bilmiyordu. Neden nota adını yazmamıştı ki? Baekhyun telefonunu aldı, arkadaşlarını aramaya karar verdi.
-------------------------------------------------------------
Lu Han tişörtünü öfkeyle giydi. Etrafta unutup unutmadığı bir şey var mı diye bakındı, telefonunu bulup cebin attı. Hızlı adımlarla kapıya ilerledi ve Sehun'dan bir kaç adım geride durarak uzun oğlanın gözlerine baktı.
"Senin gibi bir serseriyle yatmak için zil zurna sarhoş olmam lazım."
Sehun şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Dün öy-"
"Dün sarhoştum. Şu an gayet kendimdeyim."
Sehun gözlerini devirdi. Tanımadığı bir oğlanın triplerini çekmek istemiyordu. Evet, oğlan güzeldi. Evet, Sehun onu altında gördüğünü düşünebiliyordu. Evet, dudakları çok öpülesiydi ama... Kafası karışan DJ başını iki yana salladı, düşünceleri istemediği bir yöne ilerliyordu.
"Sanırım gitmek istiyorsun o zaman."
Lu Han iki yanında bulunan ellerini yumruk yaptı. Tabi ki de gitmek istiyordu. "Çok zekisin." dedi alayla. Sehun tekrar gözlerini devirdi ve Lu Han bu hareketin, genç olan için sinir bozucu bir alışkanlık olduğunu düşündü.
"Öyleyse yürümen gerekecek." Yüzünde zafer kazanmış bir ifade vardı, güzel oğlanı hazırlıksız yakalamıştı.
"Nasıl yani?" Lu Han neden yürümesi gerektiğin anlamamıştı. Otobüse binebilir, taksi çağırabilirdi.
Sehun sersemce gülümsedi ki Lu Han bu görüntüyle yüreğinin yumuşadığını hissetti. Bir insan bu kadar tatlı olabilir miydi? Elbette olabilirdi ama fiziksel olarak bu kadar tatlıyken kişilik olarak nasıl bu kadar odun olabilirdi? Bu hiç de adil değildi.
"Biraz şehir dışında oturuyorum ve buraya taksi ya da otobüs gelmiyor."
Lu Han gözlerini irice açtı ve şaşkınlıkla konuştu. "S-sen...beni kaçırdın mı?"
Bu sefer şaşırma sırası Sehun'daydı ve Lu Han çocuğun sinir bozuculuk dışında bir duygu göstermesini kar saydı.
"Seni neden kaçırayım ben?"
Lu Han saçlarını savurdu. "Sonuçta yakışıklı bir erkeğim."
Sehun'un gözleri farkındalıkla büyürken yüzünde kocaman bir sırıtış beliriyordu. Sonunda ses telleri titreşti ve kocaman bir kahkaha odayı doldurdu. Lu Han, gülmekten iki büklüm olmuş oğlana dudak bükerek baktı. "Komik mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where to?
FanfictionChanyeol bir taksi şoförü. Baekhyun, üniversitesinden beş dakika uzaklıkta yaşayan bir öğrenci. Neler olacağını anladınız sanırım ;)