Lu Han nasıl bu kadar sakar olabildiğini bilmiyordu, bu kadar utanmayı hak etmek için ne yaptığını bilmiyordu, Sehun'un neden bu kadar endişelendiğini ise hiç ama hiç anlamıyordu.
"İyiyim ben."
Pantolonunu çıkarırken yatağın kenarına takılmış, dengesini kaybetmiş, düşerken komodinine takıldığı için mobilyayı da üzerine düşürmüştü. Ne kadar da Lu Han'lık bir davranıştı böyle.
"Seni gözümün önünden ayıramayacak mıyım ben?" Sehun atarlı bir şekilde sordu. Abarttığını biliyordu, bunu söylemeye hakkı olmadığını biliyordu ama laf ağzından çıkmıştı bir kere.
"Sana iyiyim dedim, herkes düşebilir." Lu Han gözlerini devirdi. Saçları hala nemliydi ve başı ağrımaya başlamıştı.
Sehun sesli bir şekilde nefes verdi ve yatak odasına bakındı. Dağınık oda, Lu Han'ın hayata bakış açısını yansıtıyordu. Kesinlikle umursamıyor, diye düşündü sakince. İkisi de yatakta oturuyorlardı. Sehun yavaşça ayağa kalktı ve kapının arkasındaki havluyu adı eline.
Tekrar yatağa dönüp Lu Han'ı yavaşça kendisine çekti. Elindeki havluyla oğlanın saçlarını kurutmaya başladı. Lu Han şaşkınlıkla gözlerini açtı ve soran gözlerle Sehun'a bakakaldı.
"N-ne-"
"Hasta olacaksın." Sehun'un sesi düzdü. Lu Han gözlerini yere indirdi. "Teşekkür ederim."
Tanımadığı bir oğlanı evine getirmişti, yatağında oturuyorlardı ve oğlanın tek yaptığı saçlarını kurutmaktı. Erkek arkadaş kumaşı, diye aklından geçirdi Lu Han ve hafifçe kıkırdadı. Sehun'un ona baktığını görünce de genzini temizleyip konuştu. "Kahve?"
-------------------------------------------------
"S-seni istiyordum..." Baekhyun saçmalıyordu. Chanyeol devam etsin istiyordu. O kalın sesiyle Baekhyun'a dün geceyi anlatsın istiyordu. Aslında en çok Chanyeol onu öpsün istiyordu.
"Ellerine gerçekten sahip çıkamıyorsun." Chanyeol tekrar kendi koltuğuna yaslanmıştı ve Baekhyun oğlanın az önce kendisine bu kadar yakın oluşunun hayal olup olmadığını merak etti.
"Chanyeol-shi..." Baekhyun daha fazla rezil olamayacağına kanaat getirmişti. Her şeyi itiraf edecekti.
"Efendim?" Chanyeol arkadaki arabaya göz atıp ona yol verirken sordu.
"Ben aslında Seul üniversitesi öğrencisiyim."
"Ooo ne kadar da güzel. Ne okuyorsun Baekkie?" Chanyeol de en az Baekhyun kadar dengesizdi. Bir saygı eki olmadan konuşmazken bir an...Baekhyun'un kalbine bunu yapmaya hakkı yoktu.
"K-konumuz bu değil...Lütfen söyleyeceklerimi dinle ve sözümü kesme."
"Peki..." Chanyeol hafifçe mırıldandı, gözlerini yoldan ayırmıyordu.
"B-ben...sırf seni görmek için biniyordum bu taksiye. Okulum çok yakın, beni götürdüğün yerlerle hiçbir alakam yok. Sadece...sadece seni görmek istiyordum. Ben...Tanrım...Çok acınasıyım ama sadece seni sevdiğim için yaptım ben bunu. Senden o kadar çok...hoşlanıyordum ki..." Baekhyun gözlerinin yaşardığını hissediyordu. Gözleri kapalı bir şekilde konuşuyordu, yüzünün kızardığına emindi, Chanyeol'un ona güleceğine emindi. Neden böyle oluyordu? Şimdiye kadar hiç kimseyle çıkmamıştı, fazla utangaçtı ama ilk defa birisinden bu kadar çok hoşlanıyordu ve ona da rezil olmuştu işte. "Ben...özür dilerim, ineceğim ve bir daha seni rahatsız etmeyeceğim...Gerçekten, sapık değilim ben..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where to?
FanfictionChanyeol bir taksi şoförü. Baekhyun, üniversitesinden beş dakika uzaklıkta yaşayan bir öğrenci. Neler olacağını anladınız sanırım ;)