T-7

484 76 4
                                    

Torture-7

Elimdeki içkiden bir yudum alırken hala gelmemiş olması sinirimi bozmuştu. Ama aptallık bendeydi, bu kadar erken gelip bir saat boyunca onu beklememeliydim. 

Dün gece gibi geç saatte gelmeliydim. Ama zaten saat yaklaşıyordu. 

Buna karşılık sol yanımdaki sandalyede bir hareketlilik oldu. "Telefonumu sizde unutmuşum."

Saat gerçekten de gelmişti. 

dudaklarımı ıslatıp yavaşça ona döndüm ve tek kaşımı kaldırarak Luke'a baktım. Gözlerinde saklayamadığı heyecanı belli oluyordu. Parıl parıl parlayan gözleri, birbirine bastırdığı ve yanağında oluşmuş olan gamzesi ile yine mükemmeldi. "Sana da merhaba Luke."

Dudakları kıvrıldı ve ışıklandırmadan dolayı parlayan pembe dudaklarına dudaklarımı bastırmamak için kendimi zor tuttum. "Merhaba Calum."

Anlaşılan, ismimi her onun güzel dudaklarından duyuşumda, içimde şu bilindik uçan kelebekler olayını yaşayacaktım. "Telefonum sizin evde."

"Neden? Gezmek mi istemiş?"diye ciddi konuşmaya çalışıp tek kaşımı kaldırdım ve içkimden bir yudum aldım. 

Gözlerini devirdi ama gülümsüyordu. Tanrım, onu hemen şimdi eve götürüp yatağıma yatırmalı ve sertçe, dün yaptığımızdan daha sert bir şekilde becermeliydim. "Hayır sersem. Aceleyle çıktığım için unuttum."

"Belki de bilerek bırakmışsındır?"

kaşlarını kaldırıp aletimi şişirecek kadar tahrik edici bir şekilde dudaklarını yaladı. "Neden bilerek bırakayım ki?"

"Beni tekrar görmek için?"

"Ah..."dedi ve yutkunarak gözlerini kaçırdı. Bunu yapmasından nefret ettiğim kadar onu seviyordum. Çünkü benden ne zaman gözlerini kaçırsa yanakları kızarıyordu. Bunu dün çok fazla deneyimlemiştim. "Belki de."diye kısık sesle konuştuğunda, kalbimin durduğunu sandım ilk saniye. Ciddi olabilir miydi?

Benim onu görmek istediğim gibi, o da beni mi görmek istemişti? Telefonunun cebinde olmadığını fark etmiş ve bunu umursamadan-daha doğrusu beni tekrar görmek için telefonu umursamadan gitmişti, öyle mi? Ben telefonu sırf onu tekrar görebilmek için almışken, Luke da beni görmek için telefonu evde mi bırakmıştı? Ya da öyle sanmıştı, her neyse.

"Luke..."dedim şaşkınlıkla fısıldayarak.

"Evine götür beni Calum. Burası sıkıcı ama senin odan oldukça eğlenceli."



Torture // CakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin