-15-
Multimedya:Güneş'in hemşire önlüğü -Bu arada koyu bir Pll izleyicisiyim ve 6.sezon 9.Bölümü sabırsızlıkla bekliyorum!Sizce A kim? Charles/Charlie diye biri gerçekten var mı?-
Daha fazla yaşayamazdım,dayanamazdım.Bu çok zordu.Sadece bir halam,bir teyzem,babaannem ve babaannemle boşandığı için nerde olduğunu bilmediğim bir dedem vardı.İstanbul'da sadece teyzem yaşıyordu.Ama yinede mantıklı olmaya çalıştım.Ah yani ne mantığıysa,annemle babam ölmüş ben mantıklı düşünmeye çalışıyorum!Gözlerimi kapatarak biraz da olsa sakinleşmeye çalıştım.Sonra aslında gözlerimi açmak istemediğimi anladım.Gözlerimi açmadan sıcak sudan uzanmaya devam ettim.Bir daha gözlerimi açmamayı umarak.
**************
Gözlerimi açtığımda içime derin bir nefes çektim.
"Yine mi hastane?ciddi misin?" Göz devirip üşengeç tavrımla hastane terliklerini giydim.Bu sırada aklıma dün olanlar geldi.Ben ne yapmıştım gerçekten de öyle.Şimdi düşününce o yaptıklarım ne kadar da saçma,çocuksu ve acınası bir durumdu.Gülümseyerek gerçi en acınası durumun benim içinde bulunduğum bu durum olduğunu kabul ettim.Kapının kolunu kavrayıp yorgunca aşağı indirdim.Kapı açılmıştı.Alkış bana(!)
Bir süre-yaklaşık olarak 3 saniye- gözlerimi koridorda gezdirdim ama gözlerim tanıdık birini göremedi.Açıkçası bunun için sevinmiştim.Çünkü onları gördüğümde yaptığım bu şey için ne diyeceğimi bilmiyordum.Bu çok utanç bi durumdu.
Danışmanın önüne geldiğimde bilgisayara bir şeyler kaydeden 20-25 yaşlarında bir bayan gözlerini bilgisayardan kaldırıp bana baktı."Nasıl yardımcı olabilirim?" Güzel soru! "Şey dün akşam arkadaşımın teyzesi bu hastanede 17:05 gibi öldü.Bende arkadaşıma birazdan bunun haberini vericem." Gözlerimin dolmasını engellemek için gözümü kaşır gibi yaptım ve devam ettim. "Acaba hala morgda mıdır cesedi yoksa gömme işlemleri başlamış mıdır?" Kadının gözleri doldu gibi oldu ama sonra bilgisayara baktı. "Saat akşam 5'de öldüyse muhtemelen içerdedir ama herhalde 1-2 saatte kalmaz çıkarırlar ama bu siz çocukların bi işine yaramaz." Kafamı salladım."Teşekkür ederim.Sadece öylesine sormuştum."
Koşarak asansöre doğru ilerleyip asansörü çağırmak için düğmeye bastım.Biraz beklerim sanıyordum ama asansör hemen geldi.Bende bekleme yapmadan asansöre bindim.Daha öncede (kazadan sonra) bu hastanede kaldığım için asansöre birçok kez binmiştim.Asansörün yanında katlar ve katlarda bulunan odalar,morg falan herşey yazıyodu.Yinede emin olmak için bodrum kata baktım.Hatırladığım gibi morg bodrum kattaydı.Bodrum kata bastım.Beklerken aklıma girmek için hemşire kıyafetleri giyebileceğim geldi.Aynaya bakıp sırıtırken asansör kapısı açıldı.Arkama dönüp bodrum katına baktım.Hiç de üst katlara benzemiyordu.Depo gibi bir yerdi resmen.Cesaretimi toplayıp sessiz koridorda odaların üstündeki yazılara bakarak yürümeye başladım.'Depo' yazan tabelayı görünce durup içeri girdim.Kirlide yırtık bir hemşire kıyafeti vardı.Sanırım şanlı günümdeyim diyip uzatmadan pembe önlüğü giydim.Dikkatlice depodan çıkıp yürümeye devam ettim.Ta ki iki adım sonra 'soyunma odası'yazısını görene kadar. Sırıtarak içeri girdim.Dolapları teker teker açıp kendime göre bir topuklu ayakkabı ve makyaj malzemesi aradım.Aramalarım sonuç verince elimdeki topuklu ayakkabı ve makyaj çantasıyla tuvalete koştum.Arkamı dönüp kapıyı kilitledikten sonra ayağımdaki hastane terliklerini çıkarıp beni olduğumdan daha büyük göstersin diye siyah topuklu ayakkabıyı giydim.Kapıyı açıp hastane terliklerini köşe koydum ve aynada kendime baktım.Ciddi anlamda yüzüm 13 yaşındayım diye bağırıyordu ve benim en az ben 18 gibi gözükmem gerek.Heyecanla makyaj çantasını açtım.
Yüzüme bb krem,fondoten,göz morlukları için göz bazı sürdüm.En azından artık hortlak gibi görünmüyordum.Sonra hayatımda çekmediğim kadar uzun ve kalın bir eyeliner çektim.Amy Winehouse gibi olmuştum.Bu beni şaşırtsada zaman kaybetmemek için durmadım.Gözümün içine göz kalemi sürdüm.Çantanın içini fazlaca tarayıp bulduğum kırmızı ruju sürdüm ve son olarak yanaklarıma kontör yaptım.Makyajım bitmişti.Aynaya bakıp turuncu saçlarımı beni büyük göstermeleri için açıp ellerimle taradım.Aynaya son kez baktığımda göğüslerimin bir 18 yaşındaki için fazla küçük olduğunu fark edip kabinden peçeteleri adeta vokumlayıp göğüslerime tıktım.Şimdi olmuştu!
Oyalanmadan dışarı çıktım.Koridordaki bir hizmetli ve bir doktorun bana dik dik bakması dışında bir sorun yaşamadan 'morg' yazılı odaya girdim."Sanırım başardım anne." diye fısıldayarak bir kabinin önüne doğru ilerledim.Burda sadece soyadlar yazıyordu ve cesetler alfabe sırasına göre dizilmişti.Burası soğuktu.Tıpkı bir buzdolabı kadar soğuktu.Kollarımı ovuşturarak 'T' harfi bölümü'ne gittim.Annem soğuğu severdi.16 yaşına kadar Norveç'te yaşamıştı.Soğuğa alışkındı ama bu yer anneme bile soğuk gelebilecek bir soğukluktaydı.Bir kutunun önünde soyadımızı görünce durdum.İçerde annemin cesedi yatıyordu,soğuktan donmuş,buz gibi.Gözlerim doldu ama tavana baktım.Ağlamak istemiyordum.O kadar makyaj yapmıştım.Hem de annem için.Beni bu halde görmesini istemiyordum.Zaten annem burda olsa "makyajın bozulur ağlama,sakın.Hem hiç birşey ağlamana değmez." Derdi.Bu daha da üzülmeme sebep olsada güçlü durmaya çalıştım.Çalıştım...
Annemin olduğu buzdolabını yavaşça çektim.Ve o an uzun süredir tuttuğum hıçkırıklarım bir anda boğazımı parçalarcasına dışarı çıktı.Ellerim titremeye başladı.Zaten bembeyaz olan bedeni daha da beyazlamış,soğuk olan elleri çok daha soğuklaşmış,gözlerinin altı çökmüş mor halkalar olmuştu.Saçı başı dağınıktı.Sanki uykudan yeni uyanmış gibi.Sarıldım canım anneme,son kez.Son kez kelimesi öyle acıydı ki bırakmak gelmedi içimden.Öptüm yanaklarından.Sanki çok sıkı sarılsam ona karşı hissettiğim sıcaklıkla kalbi tekrar atmaya başlıycak gibi hissettim.Sonra ağlamam durunca yavaşça çıktım odadan,sessizce.Onu orda huzur içinde bırakmak için."Huzurla uyu meleğim.Huzurla uyu gittiğin yerde.Çünkü biliyorum sen hep yanımda olacaksın ve aklın kalmasın ben burda kalıp senin görevini üstlenicem."