SERSERİ KIZ

-2-

Ayaz BAYKAL ..

Sabah uyandım. Alarmsız kalkarım. Baş ucumdaki telefonun kilitleme tuşuna basıp saate baktım 07:30 . Hemen kalkmam lazım. Babam çıramı yakar yoksa. Hani artık babamla yaşamıyorum. Ama bu patronumun uyuz babam olup kızmayacağı anlamına gelmez. Yani şöyle ; ben babamın evinde kalırken babam benden önce kalkar ve beni uyandırırdı. Şimdi tek yaşamaya başladığım için kalkamıyorumdur falan dert etmez o. Kalkıp işine gideceksin o kadar !

Üzerime her zamanki tarzımda giysiler geçirdim . Saçlarımı makinamla düzelttim ve apartmanın merdivenlerini hızlı hızlı indim. ( Evet saçlarımı hızlı şekillendirmem için bir makinam var. ) Arabaya atladım ve son gaz şirkete sürdüm saat 7:50 olmuştu . Bende arabayla uçuyordum. Ne yaptım ne ettim yetiştim o şirkete.

**

Öğle yemeği molasındaydık. Patronun oğlu olduğum için öğle yemeği saatim yarım saat değil 1 buçuk saat. Telefonu cebimden çıkartıp Ayla'nın numarasını tuşladım. İçimde biraz kıpırtılar var tabii. Çünkü Ayla'dan hoşlanıyorum. Şara bana bahsetmeden önce de ilgimi çekmişti zaten. Sonra babamın adamlarıyla takip ettirdim. Erkek arkadaşı da yok. Bu sevgili numarası sonunda iyi şeyler olabilir.

- Alo aşkım ?

- Efendim canım ?

- Bakıyorum numaraya iyi alıştın.

- Ben canım diye herkese derim.

- Canın kıymetsiz o zaman.

- Ne diyorsun Ayaz'cım anlamıyorum ofisteyim.

- Ben ofise geliyorum.

- Ee gel canım ne yapayım. Bende ofisteyim normal bişey.

- Hayır öyle değil senin ofisine geliyorum.

- Ha peki. Ne ne benim ofise mi ?

- Evet . Sevgilimizi ziyaret etmek suç mu ?

- Ayaz bu sadece bir oyun. Başlattığım gibi bitirebilirim istersen. Ama bayağı zevk alıyorsun sen.

- Sakın. Bak ofise gelmemi istemiyorsan bir yerde buluşalım sana anlatacaklarım var. Ya da ben seni şirketin önünden alayım.

- Bekliyorum .

Ayla telefonu kapattı.

Çok şirin bir şey. Ben vallahi bu kıza aşık oldum . Kırmızı saçlı serserim.

**

- Alo cadı ben sizin şirketin önündeyim.

- Bekle

Ayla telefonu kapattı.

Ne oluyor şimdi . Tanrım şu kızı hiç anlayamıyorum.

" Geldinmi cadı ? " deyince gülümsedi. O her zerresinde mutluluk saçan gülümsemesini her zaman görmek mümkün değildi. Çok fazla gülmiyordu. Ciddi bir karaktere sahip .

" Yok canım benim gelmedim hâlâ şirketteyim. Kör mü gözlerin aşkım ? "

" Aşkım mı ? " diye sordum. Bu güzel kelimenin o güzel dudaklardan çıkışı birlikte süper bir ikili. Ve bu güzel sözcüğü bana söylemesi daha güzel bir üçlü .

" Evet. Ne sandın. Hadi gözlerin kör de kulaklarda gittiyse dış görünüşünden kurtarıyorsun . " deyince sırıttım . Gerçekten çok tatlıydı. Ben neden bu güzelliği daha önce keşfetmedim ki ?

" Az laf çok iş . Atla arabaya vaktim az. " dedim ve vakit kaybetmeden ön koltuğun kapısını açtım. Nazikçe arabaya bindi. Her hareketi beni deli ediyor bu kızın. Ya o mükemmel. Ya da ben fazlasıyla aşığım.

" Vaktin mi az prens hazretleri. "

" Evet az . "

" Sevgilin bekliyordur tabii canım ya. " bunu demeyecekti. Canım çok yandı. Sevdiğim kız bana neler diyor .

" Ne sevgilisi kızım sen varsın ya . " deyince gülümsedi. Tabii ki o vardı. Oyundan da ötedeydi benim için o.

" Geldik prenses "

" Burası tam benim yerim. Siyah . İyidir. Sağ ol böyle bir yere getirdiğin için. "

" Önemsiz. "

En arkalarda simsiyah bir köşe vardı. Burayı seçtim ve Ayla'ya gidip oturmasını söyledim. Garsonu durdurup ; " Bak şu masayı görüyor musun ? O masaya hiç bir garson gelmesin. Bizi yalnız bırakın. Sadece iki Nescafe getir ve kaybol. " deyip masaya ilerledim.

" Ayaz burası çok güzel. Simsiyah. Tam istediğim gibi. Böyle bir yerin sahibi olmak isterdim. "

" Herkes sana göz dikerdi. İyisin işte böyle . "

Nescafeler de geldiğine göre daha rahatsız edilmeyeceğiz. Güzell !

"Benim seninle bir konu hakkında konuşmam gerek Ayla'cım. "

" Peki . Dinliyorum. "

" Bak canım. Bu kararı çoktan vermiştim zaten. Şimdi dile getirme vakti. "

" Peki dinliyorum. " diye tekrarladı.

" Ben seni seviyorum. Hemde çok. Herşeyden çok. Aslında ben seni sadece sevmiyorum. Sana hayranım. Aşığım . "