--------------------------------&&&&MULTİMEDİA BUĞLEM :)
Uyanacağını anladığım zaman hemen gözlerimi kapattım.Uyuma numaramı yemesi lazımdı.Yanımda kımıldamaya başladığında nefesimi elimden geldiğince yavaşlatmaya çalıştım.Yüzüme doğru hafifçe üfledi ve gözüme gelen saçımı arkaya itti.Ben kalkması için sabırsızlanmaya başlarken o sanki daha da fazla yayıldı.Beni izlediğini hissediyordum ve biraz daha böyle devam ederse gözlerimi açıp ne bakıyorsun diye sorabilirdim.Kafamın üzerine ıslak bir öpücük konduğunu hissettiğimde sesli bir şekilde yutkundum.Uyumadığımı anlamamasının sebebi ise kesinlikle o an açılan kapıydı.Sercan olduğunu tahmin ettiğim kişi elinde yine poşet olarak tahmin ettiğim şeyleri mutfağa bıraktıktan sonra ayak sesleri yanımıza doğru yaklaştı.Uyuduğumu zannettiği için kısık sesle ''Neler oluyor burada!'' diye bağırdı.Bartu'nun yavaşca yanımdan kalktığını hissettim.Koltuğun kenarına oturarak''Fazla ses çıkarma,uyudu''dedi.,.''Abi daha ne kadar saklayacaksın?'' ''Uykusu nasıldır?'' ''Çok derindir abi,top patlasa uyanmaz o'' Evet normal zamalarda sabahları kalkabilmek için 5 alarm birden kurardım ama şuan küçük bir ayrıntı vardı, uyumuyordum(!).Yanımda çakmak sesi duydum ve Sercan'ın sigara içmediğini bildiğim için Bartu olduğunu anladım.Kokusu yavaşca burnuma dolarken öksürmemek için kendimi zor tuttum.Ama git gide daha kötü bir hal alıyordu,ben de uykumda dönüyormuş havası vererek yavaşta arkaya döndüm.Artık daha rahattım,gözlerimi açtım ve dinlemeye devam ettim.''Hatırlamıyor Sercan?O hatırlayana kadar bir şey söylemeyeceğim.'' Neyi hatırlamıyorum,ne oluyor.(!)''Tamam abi bu konuyu burada şimdilik kapatıyorum ama sen de daha fazla eziyet çektirme kendine''Bartu bir kaç saniye cevap vermedi.O aralar sigarasını içiyordu herhalde.Artık uyanmamın zararsız olduğunu düşündüğümde yapmacık bir şekilde gerindim ve ağzımı açarak esnedim.Arkamı döndüğümde Bartu dibimde oturmuş sigarasını söndürüyordu.Ağzında kalan son dumanı da havaya üfledikten sonra bana döndü ve kaşlarını yukarı kaldırarak''Hazırladın mı bütün kıyafetleri!''dedi. Uyumamız hakkında bir şey söylememesi beni rahatlatsa da umursamıyo görünüşü biraz canımı sıktı.Ona kafamı sallayıp Sercan'a döndüm. ''Sen neden geldin Sercan?Bir şey olmadı dimi.'' ''Yok canım Hayal uyudu Engin amca da zorla yolladı kafam dağılsın diye de bir şeyler aldırdı kafeye onları bırakmaya gelmiştim.Hadi hazırsan götüreyim ben seni'' ''tamam geliyorum lavaboya gidiyim iki dakka sonra çıkarız''Bartu'ya dokunmamaya özen gösterip yanından geçtikten sonra ayaklarımı sürüye sürüye yukarı çıkarken bu ikisinin benden sakladığı şeyi düşünüyordum.Aslında Sercandan öğrenebilirdim ama öğrenmemek benim de işime geliyordu.Pek hayırlı bir şeye benzemiyordu ve zaten şu aralar Hayal ile ilgilenmek istiyordum.
Banyoda saçlarımı tarayıp yüzümü yıkadıktan sonra içeriye geri döndüm.Sercan mutfakta poşetleri buzdolabına yerleştiriyordu.Gözlerimle odayı taradım ama onu göremeyince gitti mi diye sordum.Bana baktı,sonra gözlerini kısarak etrafa baktı ve ''Gitmiş..''dedi.Değişik çocuk insan bari Sercan'a söyler gidiyorum diye.Masanın üzerinde duran bir elmayı dişleyip tezgahın üzerine zıpladım.Bana yandan bir bakış atarak söylenmeye başladı.''Çocuk gibisin Buğlem.Küçük yaramaz bir çocuk...'' Ağzım dolu olduğundan boğuk boğuk''Neden bana sardın sen,işin gücün yok mu yaa''dedim.Bir yandan da elmayı yemeye devam ediyordum.Önce o güzel mimikleriyle(!) beni taklit etti,sonra da cevap verdi ''Hayal uyuyor,sıkılıyorum..Hadi hazırsan gidelim.''Elindeki poşetleri çöpe attıktan sonra hiç beklemeden dışarıya çıktı.Bende elmayı çöpe basket atarak(!) aceleyle tezgahtan inmeye çalışınca başım dolaba girdi.Acı çığlığım Sercan'a beni hatırlatmış olacak ki mutfağa geri döndü...''Buğlem!İyimisin fındık farem..''
''Yaa fındık faren dimi fındık faren!!.Azıcık bekleseydin nolurdu be,gitti kafam çok acıyo Sercan ya''Yanıma gelip kontrol etti hemen.''Buğlem alnın şişmiş güzelim sakin kalırsan buz koyucam''Şımarıklığın verdiği rahatlıkta sümüklerimi çeke çeke başımı salladım.Sercan bana kızardı laf koyardı ama hiç de dayanamazdı canımın acısına.Buz getirip alnıma koydu.Soğukluğuyla başta irkilsemde elimle tutup alışmaya çalıştım.''Hadi gidelim vakit kaybediyoruz,Hayal uyanmadan orada olalım.''dedim.Başıma minik bir öpücük kondurup sarıldı Sercan bana..''Özür dilerim Buğlem,Hayal'in hastalığını düşünmemek için kafamı dağıtıyorum aklı sıra ama bu seferde size zarar veriyorum siz gittikten biraz sonra Engin amca'nın üzerine heyecandan kahve döktüm.Adamcağız bir şey yok dedi ama yandı resmen.Nasıl yapacağım bilmiyorum..'' ''Sercan o ne biçim söz öyle ben demiyor muyum hep yanındayım diye.Bakma Engin amca da başta sinirlenmiştir sana ama...''Gülümsedim biraz o da güldü ''..amaa bilirsin takılmaz çok öyle şeylere.Hayal iyileşecek benim içime doğdu bir kere!Ayh kafam acıdı birazcık bak bakiyim şişmiş mi?'' Buzu kafamdan çekip kafamı Sercan'ın gözüne soktum.''Kızarık biraz ama morarmaz,geçer biraz daha tut'' O öyle söyleyince buzla beraber bindim arabaya.Yolculuğun yarısında buz eriyip araba ıslanmaya başladığında Sercan ani bir kararla başımda bir şey olmadığını söyleyip buzu camdan dışarıya attı ama olsun...Hastaneye vardığımızda elimizde poşetlerle yukarı,Hayal'İn odasına çıktık.İçeriye girdiğimizde prenses kitap okuyordu.Beni gördüğünde ''Başına ne oldu!!''dedi.Kaşlarımı çatıp Sercan'a dönerek''Hani belli olmuyordu''dedim.Kafasını kaşıyarak alttan alttan''Olmuyor canım azıcık bişe belli ''dedi.Onu boşverip yatağın yanına gittim.Kıyafetleri serip güzel seçmiş miyim diye Hayal'in onayını aldım...O kitabını okurken ben de çantamdan Aşk ve Gurur'u çıkarıp yanına kıvrıldım.Sercan o sıralar refakatçi koltuğunda uyuyordu.Zaten yorgun olduğunu düşünüp sesimi çıkarmadan kiabımı okudum.Yaklaşık bir saat sonra bölüm başına geldiğimde kapatıp Hayal'e döndüm.Hala aynı ciddiyetiyle polisiye romanını okuyordu.Kolumun ucuyla hafif dürtükleyip ''Ben gidiyorum canım,bir şey olursa ararsın,Sercan da uyusun hadi sen devam et okumana ''Dedim.Yanaklarında şapır şupur öptükten sonra odadan çıktım.Hayal arkamdan söyleniyordu.Ay bu kız aynı Sercan(!) Taksiye hemen binmek istemedim.Sahilde yürümeye başladım.İki adım ya yürüdüm ya yürümedim yan tarafta gitar çalan gençleri gördüm.Solistleri yok gibi görünüyordu.İçimdeki şarkı söyleme istediğini bastıramayarak yanlarına gittim.Ve bir sakıncası yoksa şarkı söylemek istediğimi söyledim.Sıcakkanlı bir şekilde isteğimi kabul edip şarkının ismini sordular.''Zeynep Bastık-Fırça çalabilirsiniz değil mi?'' Arkada duran gitarlı çocuk yavaşca başını sallayıp gülümsedi.İşareti verip şarkıya başladıklarında sözlerle onlara eşlik ettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sükunet
Teen FictionHayatın bize ne getirdiğini bilemeyiz öyle değil mi? Peki ya bizden götürdükleri?