-BÖLÜM 1-
Saat gece yarısını gösteriyordu. Bu saatlerde Nisan sokağında kedi ve köpeklerin koşuşturmalarından başka bir hareket olmazdı. Ama bu gece tam bir istisnaydı.
Mahallenin en yaşlı sakinlerinden biri olan Hale Gürsu'nun evinde endişelenmesi gereken kötü bir şey oluyordu.
Hale Gürsu 25 yıl önce Nisan sokağına taşınmış ve bu süre içerisinde eşi Sinan Gürsu'yu bir kalp krizi sonucu kaybetmişti. Şimdilerde ise oğlu Emre Amerika da özel bir okulda üniversite öğrencisiydi. Hale Gürsu 4 yıldan beri tek başına yaşamını sürdürmekteydi. Her yurt dışına giden evlatlar gibi oda oğluyla bayramdan bayrama konuşabiliyordu.
Hale tam uykuya dalmak üzereydi ki alt kattan tıkırtılar gelmeye başladı. Ne olduğu hakkında bir fikri yoktu. İçinden ''burada hırsızlık falan olmaz'' diye düşündü. Yatağın yanındaki antika komodinin çekmecesini yavaş ve titrek bir şekilde araladı , tansiyon haplarının yanındaki el fenerini aldı. Üzerindeki yorganı usulca kaldırdı ve pamuk gibi yumuşak olan terliklerini ayağına geçirdi. Her seferinde ev terliklerini ayağına geçirdiğinde kendini bulutların üstünde yürür gibi hissederdi ama bu sefer öyle olmadı, korkudan sadece ayaklarındaki karıncalanmayı hissedebiliyordu.
Koridorda merdivenlere doğru ilerliyordu, her adımında aşağıdaki tıkırtılar daha da iyi duyulmaya başlamıştı. Fener yardımıyla merdivenleri usulca inerken birden mutfağa doğru yöneldi,Korkuyordu. Feneri odada gezdirirken tezgahın üzerinde bir fare gördü ve gördüğü fare için hiç bu kadar sevineceği aklına gelmezdi. Odasına çıkmak için arkasını döndüğünde, kar maskesinin içinden ona bakan iki çift siyah ve iri gözler gördü, ardından başına sert bir darbe aldı ve yere yığıldı.
Gülay Karasu... 18 yaşında genç bir kız. Mahalleye taşınalı 8 yıl olmuştu. Annesi oturdukları evi bir internet sitesinde bulmuştu. Annesinin babasını ikna etmesi ise 1 ay sürmüştü. Annesi Jale çok hırslı bir kadındı. Zaten bunu Kocası Zafer'i ikna etme kabiliyetinden herkes bilirdi. Sadece şimdi oturdukları ev için değil. Değeri 8 bin TL 'yi bulan tek taş pırlanta için üç gün mücadele vermişti ki o pırlanta şuanda parmağındaydı. Bununla da sınırlı kalsa iyi, ama söz konusu Jale olunca bu pek mümkün olmuyor.
Gülay saate baktığında gece yarısını 30 dakika geçmişti.Ama televizyondaki film öyle sürükleyiciydi ki uzanmış olduğu koltuktan kalkamıyordu.Filmin en korkunç kısmında koltuğa kendini öyle bir yapıştırmıştı ki nefes almayı bile hatırlayamamıştı. Arkasında birinin varlığını hissetti ve refleks olarak ani bir atak yaptı. Gördüğü manzara izlediği filmden daha korkunçtu. Dalgalı kızıl saçlar ve yere kadar sarkan gecelik arkada ki camdan içeri süzülen ay ışığıyla birleşince ortaya ürkütücü bir manzara çıkmıştı.
''Anne ne yapıyorsun! Ödümü kopardın.''
''Sen bu saatte izlediğin bu tarz bir filmden korkmuyorsun ama benden korkuyorsun. Çok tuhaf doğrusu. Hadi çabuk yatağa bu saatte ne filmi böyle.''
''Anne hadi ama filmin en heyecanlı yeri.''
'' filmin devamını kaydet, yarın izlersin.''
''of tamam .''
Kumandayı eline aldı ve üzerinde kırmızı halka bulunan tuşa bastı, ardından üstündeki örtüyü aldı ve kumandayı koltuğun yanında ki sehpanın üzerine koydu. Tam o sırada Gülay pencereden Hale Gürsu'nun evinden siyah kıyafetler içerisinde bir adamın çıktığını gördü.
''Anne bak Hale teyzenin evinden biri çıktı.'' Jale arkasına doğru dönerek ''Bu saatte mi?'' dedi ve ''oda kim? ''diye ekledi. Ardından adam motora atladı ve mahalleden uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİSAN SOKAĞI
Mystery / ThrillerBeyaz bahçe çitlerinin ardında... rutin hayatlarını sürdüren nisan sokağı sakinlerinin, skandallarla dolu geçmişleri... Dram, sır, intikam ve cinayet.... Her şey nisan sokağında... #perspektif2016