** Şehir merkezinde bulunan Niagara restoran; son derece elit ve seçkin insanların gittiği bir yerdi. Şaraplar özgürce akar, yemekler her zaman zamanında gelirdi. Henüz daha beş yıllık bir restoran olmasına rağmen, bir sürü olaya şahitlik etmişti. Genç bir adamın evlilik teklifinden, doğum günlerine, boşanma konuşmalarından, yıl dönümlerine kadar. Ama bu gün... Şahitlik edeceği en sıra dışı olay, utancını siyah elbise içerisinde saklayan bir kadının, geçmişiyle buluşması olacaktı.**
Jale camdan kapıyı çok fazla güç kullanmadan iterek içeriye girdi. Her zamanki gibi restoran o kadar kalabalıktı ki, garsonlar ellerindeki gümüş tepsilerle ( gerçek gümüş olduğu tartışma konusu.) müşterilere servis yaparken, Jale vestiyere doğru ilerliyordu. Vestiyerdeki komi gülümseyerek '' Evet nasıl yardımcı olabilirim ? '' Bu gülümseme, Jale'ye özel bir gülümseme değildi. Her müşteriye uygulanan klişeleşmiş bir ifadeydi. Jale '' Jale Karasu adına bir rezervasyon yaptırdım.'' ve gülümsedi. Jale'nin bu gülümsemesi ise, zor durumlarda nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunu etrafa yansıtmamak için kullandığı bir maskeydi.
Necla yemek masasında fotoğraf albümüne göz gezdiriyordu. Siyah-beyaz çocukluk fotoğraflarıyla başladı. Biraz daha renkli olan düğün fotoğraflarıyla devam etti. Belli bir yaşa gelmiş birinin yapacağı bazı şeylerden biride, geçmişteki güzel anılarına göz gezdirmektir. Bir sayfa daha çevirdi ve sarı pijamalar içerisinde uyuyan bir bebek gördü. Birkaç saniyeliğine de olsa duraksadı ve öylece fotoğrafa baktı. Bu... onu mutlu edecek bir fotoğraftan çok, pişmanlık hissini körükleyen bir fotoğraftı.
Hale misafir odasındaki terasta otururken, kapı çaldı ve doğruldu. Kapıya doğru baktığında, Handan aralıktan başını uzatıp, güler yüzlü bir şekilde '' Hale hanım, ben markete gidiyorum. Bir şey ister misiniz ? '' Hale gülümseyerek ''Hayır canım teşekkür ederim.'' Handan kapıyı kapattı ve elinde çantasıyla merdivenleri inmeye başladı.
Jale onun için rezerve edilen masada martinisini yudumlarken, içeriye bir adam girdi. Beyaz gömlek ve siyah pantolon giyen bir adam. Geçmişi ağır adımlarla yanına doğru gelirken, en ufak bir tepkide bile bulunmadı. Sadece öylece durdu ve ona baktı. Birden yıllar öncesini düşündü.
******
O zamanlar Jale bekar bir kadındı ve geçimini sağlayacak bir işi de yoktu. Haftanın en az dört günü gittiği, ucuz bir bar vardı. Her seferinde ucuz içkisini içer, kaderine sitem ederdi. Gene böyle bir günde Aykut adında bir adamla tanışmıştı. Bu adamla tanıştığı gün başına gelecek olanları bilmiyordu elbet. Her şey güzel başlamıştı. İlk konuşmaları hiçte sıkıcı değildi. Tabi Aykut'un Jale'ye teklif ettiği iş, maddi sıkıntılar içerisindeki bir kadının, beş saniye düşünüp, sonrada ''Tabi.'' Diyebileceği türden, kolay bir işti. Aykut zemini hazırlayacak, Jale ise işini yapacaktı.
**
Hazırlıklarını yapmışlardı. Arabanın içerisinde pusuya yatmış otelin girişine yakın bir yerde bekliyorlardı. Jale dikiz aynasına baktı ve dudaklarının biraz daha kırmızı olması gerektiğini düşünerek, çantasından çıkardığı ruj ile tekrardan üzerinden geçti. Sonra kızıl saçlarını elliyle havalandırdı ve Aykut'a baktı ''Nasılım ? '' Aykut sırıtarak ''Kana susamış.'' Zamanı gelmişti ,Jale arabanın kapısını açtı ve dışarıya çıktı. Üzerine giydiği dar formdaki kolsuz elbisesi, gecenin karanlığında adeta bir inci gibi parlıyordu.
Jale her otele girdiğinde, her zamanki gibi restoran veya bar bölümüne geçerdi. Ama asla aynı otele iki defa gitmezlerdi. Her seferinde farklı yerlere giderlerdi. Restoran bölümüne geçtiğinde önceden araştırma yaptıkları için kimin masasına gideceğini bilirdi. Genelde bu kişi orta yaşlarda ve kesinlikle evli bir adam olurdu. Jale adamın yanına doğru ilerler ve '' Özür dilerim beyefendi, ama bu masayı ben rezerve etmiştim. Sanırım bir yanlışlık olmuş.'' Derdi. Bu Jale'nin klasik yanaşma yöntemiydi.Tabi beş dakikalık bir ayak üstü konuşmadan sonra, Jale gibi güzel bir kadın masaya davet edilirdi. Sohbetler yapılır ve kurban yeterince sarhoş olduktan sonra, Jale ''Çok içtin, oda numaranı söyle sana yardımcı olayım.'' Der ve adama odasına kadar eşlik ederdi. Samimi bir şekilde. Tabi bundan sonrası Aykut'un işiydi. Odaya kadar onları izler ve fotoğraflarını çekerdi. Bu hep böyle devam etti. Başka otellerde, başka mekanlarda. Her seferinde yeni fotoğraflar çekilirdi. Her fotoğraf, birer çek niteliğindeydi, Jale ve Aykut için. Evet, Jale her adama odasına kadar eşlik ederdi. İçeriye kadar girerdi ki çektikleri fotoğrafların, bir anlamı olsun. Tabi beş dakika sonra, odadan çıkar ve Aykut'la dışarıda buluşurlardı. Bu böyle devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİSAN SOKAĞI
Mystery / ThrillerBeyaz bahçe çitlerinin ardında... rutin hayatlarını sürdüren nisan sokağı sakinlerinin, skandallarla dolu geçmişleri... Dram, sır, intikam ve cinayet.... Her şey nisan sokağında... #perspektif2016