Aradan bir ay geçmişti ama benim yaram hala tazeydi babamın uçağı okyanusa düşmüştü ve 52 kişi kayıptı onların Arasında babam da vardı ben hala inanmıyordum babamın öldüğüne içimde bir umut vardı
o gün Gözlerimi hastanede açtım polisler gelmişti benimle babam hakkında biraz konuştuktan sonra beni yetimhaneye göndereceklerini söylediler kalbim kurumuştu sanki her sözleri ağızlarından çıkan her harf benim kanımın bir damlasıydı o kadar ağır geliyordu ki çökmüştüm sanki 87 yaşına gelmiş ölümü bekliyordum ama benim ölüm için o kadar beklemeye bile sabrım kalmamıştı Azrail gelsin artık diye içimden dua ediyordum alsın canımı da anneme babama kavuşayım diye kendimi parçalıyordum
Gözlerim ağlamaktan şişmişti iki güne kalmadan kendimi bir sokak aşağıdaki yetimhanede buldum ilk geldiğimde şaşırmaya gücüm olmasa da Erva'yı görünce şaşırmıştım Ervayla sadece selamlaşırdık yani hiç bir konuşmamız olmamıştı onunla aynı odaya düşmüştüm bana hep destek oldu Ceren ve Can da ellerinden geldiğince her gün gelmeye çalıştı
Bulut dan ayrılmamın çok kötü bir şey olduğunu düşünüyordum o beni iyi hissettiriyordu en azından bir nebze azalırdı acım düşüncesi beni daha da kahrediyordu kalbimin acımaya bile gücü yoktu kendimi felçli gibi hissediyordum bir ay bana o kadar zor gelmişti ki bir Ömür gibi uzun sürmüştü ama herşeye ramen yavaş çok yavaş kapanıyordu yaralarım
yetimhanede 6 ay kalacaktım çünkü 6 ay sonra benim doğum günümdü ve 18 yaşına basacaktım yetimhanenin Duvarları kirlenmiş beyaz renkteydi ama ne zaman duvara baksam bana kırmızıyı anımsatıyordu kan kırmızısını çünkü buraya Düşen nerdeyse herkesin ailesi ölmüştü ölüm beni kırmızıya sürüklüyordu tavanlar onlara bakarak dökülen göz yaşlarıydı parkeler anne ve Babaların ayak sesleriydi burası bana acı veriyordu
yetim haneden çıkıp parka doğru yürümeye başladım park bizim evin hemen yanındaydı yavaş ve korkak adımlar atıyordum ellerim titriyordu kalbim zaten yoktu Göz kapaklarım kapanmak için yalvarıyordu sonunda parka ulaşmıştım bir bank bulup oturdum burdan bizim ev görünmüyordu ağaçlar tüm evin görüntüsünü kapatıyordu
babam eve çok nadir gelirdi ama onun varlığını bilmek bile bana güven veriyordu en azından bana destek olan birisinin olduğunu bana her zaman güvenen birinin olduğunu biliyordum ama şu an Yanımda ne kadar çok insan olursa olsun kendimi güvende hissetmiyordum Kalabalığın içindeki Yalnızlığı yaşıyordum Yanıma birisi oturdu başımı çevirip bakamayacak kadar halsiz ve bitkindim
"Merhaba"bu kelime bana her zaman içten gelmişti çok samimi olduğunu düşünüyordum çünkü merhaba Farsça kökenli bir kelime ve anlamı "benden sana zarar gelmez" o nedenle yeni tanıştığım herkese merhaba derim düşüncelerimden sıyrılıp sese odaklandım ses bana çok tanıdık bir o kadar da yabancı geliyordu başımı zar zor yana çevirerek sesin sahibine baktım Mert zorla olduğu belli olan bir gülümsemeyle bana bakıyordu Gözlerimi kapatıp bir kaç saniye öyle tuttuktan sonra geri açtı
"Haberi duyunca Çok üzüldüm senin içinde zor Olmalı"evet anlamında başımı salladım
"Eğer bir şeye ihtiyacın olursa her zaman yanındayım " ilk başta bana samimi gelen konuşması ve ses tonu bu sefer korkmama neden oldu güvende hissettirmiyordu bankın üstünde duran elini tutup kalan gücümle sıktıktan sonra dudaklarımdan
"Sağol"kelimesi döküldü hemen elimi geri çektim
"Anlat" ona neyi dercesine baktım
"Başından geçen herşeyi hatırladığın herşeyi"
"Neden?"Kısık sesimi ben bile duymakta zorlanıyordu
"Emin ol anlatmak iyi gelecek ben dinlerim emin ol hiç sıkılmam sabırlıyımdır "
"Emin Değilim"
"Denendi onaylandı , hadi ama dinlerim ama beklemem anlatmaya başla bence"
"Hiç halim yok"
"Anlatmaya başlayınca devamı gelecek halsizliğini unutacaksın emin ol" Mert'in bu dengesiz ses tonu beni Çelişki içinde bırakıyordu şimdide çok samimi ve gerçekçi gelmişti
cılız yüzü kan çanağı olmuş gözleri ve bembeyaz teni bana vampirleri anımsatıyordu ama zaten bende emecek kan kalmadı diye düşünerek anlatmaya başladım
annemin Öldüğü günü ondan sonraki uzun tedavileri Ceren'in bana desteği canla tanışmam Bulut'la tanışıp çıkmaya başlamamız annesinin ve babamın tepkileri ayrılmamız ve babamın ölümü herşeyi iyisi ve kötüsüyle anlatırken göz yaşlarım intihar ediyordu bir bir kendilerini dışarı atarken kalbimi hissettim uzun süredir kuruduğunu düşündüğüm kalbimin hızlıca Attığını hissettim eliyle gözyaşlarımı sildi ve benimde çok Sevdiğim bir sözü söyledi
"Göz yaşlarının da görevi varmış ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış " Mert gerçekten işini iyi bilen bir psikiyatrist gibiydi gerçekten anlatmak iyi gelmişti sanki göz yaşlarım içimdeki köyülüklerdi ve bir bir dışarı çıkmaları beni rahatlatıyordu Mert'e sarılıp
"Teşekkürler" dedim vanilya gibi kokuyordu kokusunu içime çektikçe rahatlıyordum ama yine de beni rahatsız eden garip gelen bir Şeyler vardı ondan ayrılıp ayağa Kalktım
"Yarın da burda olucam bir Şeyler unuttuysak yada tekrar anlatmak istersen dinlerim"
"Tekrar teşekkür ederim " diyerek yetimhaneye doğru yürümeye başladım bu kelime beni öldürüyordu yetim olduğumu yüzüme yüzüme vuruyordu yetim haneye geldiğimde saat geç olmuştu hızla odaya çıkıp üstümü değiştirdim başımı yastığa koyar koymaz uyumuştum üstümden kalkan büyük Yük bana bir nebze de olsa Rahatlık vermişti

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıskanç sevgilim
Teen FictionArdında Yıldızlarla dolu simsiyah Evren olan gökyüzü gibi O çok sert , O çok soğuk , O çok kıskanç , Ama tam bir AŞIK