28. Bölüm

3.2K 172 1
                                    

Yerdeki Silahı görünce şok olmuştum Kalabalığın Arasında Gözlerim Erva'yı bulmuştu ikimizde şok içerisindeydik silahın uzuna rulo şeklinde bir kağıt sıkıştırılmıştı

İlginin diğer  odak Noktası olan duvara baktığımda yurttaki bütün öğrencilerin resminin olduğu tabloda merminin açmış olduğu bir delik vardı tabloyu incelediğimde merminin deldiği resmin bana ait olduğunu anladım

Bu bir tesadüf mü yoksa bilerek yapılmış birşeydi bilmiyordum biraz önceki silaha döndüğümde yurt Müdürü'nün silahın ucundaki kağıdı Alıp açtığını gördüm kağıdı açtığında arkasından iskambil kağıdı olduğunu anladım müdür arkasını da kontrol etmek için çevirdiğinde kağıdın joker olduğunu anladım

Bu bana hiç mantıklı gelmiyordu olaydan ve kalabalıktan uzaklaşarak düşünmeliyim arkamı dönüp yürümeye başladım arkamdan birinin seslendiğini duydum ama Erva olduğunu Anladığım için dönüp bakmadım Yanıma geldi ve adımlarıma ayak uydurmaya çalışırken zorlanıyor gibiydi

"Ne düşünüyorsun sence tesadüf mü?"

"Bilmiyorum"

"Bak daha az önce Abi'min çok ileri gidebileceğini söyledim ama Abim asla gizemli işlerle uğraşmaz kime sinirlendiyse yüz yüze halleder yani bu hiç Abilik değil"

"Anladım" dedim yürümeye devam ederken aklımdaki sorulara cevaplar arıyordum kalbim tekrar bedenimi terk etmişti

Joker ne anlama geliyordu ve bunu kim neden yapmıştı ?

Odaya gidip kendimi yatağa attım hiç uyumamıştım başım ağrıyordu Gözlerim beynimle çelişkiliydi Gözlerim uyku için yalvarırken beynim sorulara cevap bulmak için uyumamam gerektiğini haykırıyordu

Zaten sabah olmuştu ayağa Kalkıp banyoya doğru Yürüdüm uykumu dağıtmam gerekiyordu duşa girip çıktıktan sonra saçlarımı kurutup  siyah kot şortumun üstüne siyah askılı Tişört giyinip telefonumu da aldım miğdemin gurultusuna kulak vererek yemek haneye indim herkes burdaydı bir tabak alarak sıraya geçtim bir Parça simit ve bir bardak Çay alarak en uçtaki kimsenin oturmadığı masaya oturdum

duş ve Çay uykumu biraz olsa açmıştı ama başımın ağrısı bir türlü geçmiyordu cebimdeki telefonun titremesiyle kendime geldim aslında sessizde değildi Hatta tüm yemek hanedekilerin bana bakmasını sağlamıştı ama ben hiç duymamıştım

Telefonu cebimden hızlıca çıkarıp arayanın Mert olduğunu görünce açtım

"Efendim "

"Ne yapıyorsun "

"Kahvaltımı Yaptım şimdi odaya çıkıyorum "dedim masadan kalkarken

"İyi o zaman odaya Çıkma dışarı gel ben kapının önündeyim "

"Tamam" diyip yönümü değiştirdim çıkış kapısının önünde polisleri görünce Çokta şaşırmamıştım içlerinden uzun boylu kirli sakallı polisten çok suçluya benzeyeni bana Gözlerini dikti ve dışarı çıkana kadar Gözlerini Üzerimde hissettim

Dışarı çıktığımda Mert Şaşkın gözlerle bana bakıyordu yanına Gittiğimde nefes almaksızın konuşmaya başladı

"Ne oldu ? Polisler neden burda ? Sen iyisin demi Dilek cevap versene "

"İzin verirsen cevap vermeyi planlıyorum  neyse dün akşam büyük bir gürültüyle hepimiz aşağı indik bi baktık yerde bi silah ucunda bi kart duvardaki isimlerin yazılı olduğu resimli bi panonun üstünde bir delik vardı ve delik olan yerde de benim resmim ... Yani bu bi tesadüf mü yoksa kasten yapılmış bir şey mi anlamadım "

"Bence tesadüf yani kim neden sana böyle bir göz dağı vermek istesin ki çok tuhaf "

"Neyse Kafamı dağıtmam Lazım ne yaptıysam kurtulamıyorum bu sorulardan "

"Bak şimdi gidiyoruz ve adımızı bile hatırlamayacak kadar içelim ama hemen hayır demek yok sende çok yoruldun bak bütün olaylar üst üste geldi bir gün sadece birgün kendine izin ver beynine izin ver kalbine izin ver"

"Aman be bi daha mı gelicem Dünya'ya zaten gelmekte istemiyorum neyse hadi gidelim "

Yine bisikletlere atlayıp bara gittik Mert'in odasına Çıkmamız için Mert Israr etsede ben burası iyi demekle yetindim garsonun getirdiği içkileri tek tek içmeye başladık ben yavaş yavaş sarhoş olmaya başlamıştım sabah başım çok ağrıyacaktı ama umrumda değildi çünkü amaçsız kahkahalar atmaya başlamıştım

ben baya sarhoş olmuştum mert yeni yeni sarhoşlaşıyordu belime sarıldı ve beni öpmeye başladı ben Karşılık vermedim tersine onu itip masadaki içkiyi Başıma dikmiştim yer benimle birlikte dans ediyordu hiç bir şey hissetmiyordum Mert'in yanına döndüm ve kollarımı boynuna dolayıp bu sefer ben onu öpmeye başladım Anlamsız kahkahalarımın izin verdiği kadar öpüşüyorduk
.....

Sabah uyandığımda başım çok ağrıyordu gün ışığı başımı ağrıtıyordu Gözlerimi alamıyordum ama aldığın koku kusursuzdu muhteşem kahve kokusu tüm odaya yayılmıştı Karşımda bir karaltı vardı Gözlerimi zorlayarak açtım Gözlerimin ve başımın ağrısı ikinci planda kalmıştı benim burda ne işim vardı ?

Asıl soru onun burda ne işi vardı?

Kıskanç sevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin