20

619 39 13
                                    

Bu bölüm Eylül ve Eylül gibileri için....

Sabah kalktığımda İdil yatakta yoktu. Galiba sevgilisine bakmaya gitmiş olmalı.

Bende üstümdeki şort ve tshirt çıkarıp, dar paça siyah pantolon ve bir minionlu sarı tshirt giydim. Ayağımada sarı converse giydikten sonra saçımı at kuyruğu yapıp çıktım.

Koridorun sonundaki bankta Uraz olurdu. Bende koşarak gittim. Köşeyi dönerken "Günaydıııın" dedim ama kimse yoktu.

Yemekhanede genellikle Uzay olurdu. Gülerek Yemekhaneye gittim ve yemekhaneden de somurtarak çıktım. Orda da kimse yoktu.

Eylül'ün odasına gittim.

Odasını....topluyorlardı. İki seçenek: öldü...iyleşti.

Heryerde Eylül'ün, Uraz'ın, Uzay'ın ve Uygu'nun ismini bağırıyordum.

En son şans olarak ameliyat hane kalmıştı. O buyuk giriş bölümü.

Koşarak ameliyathaneye gittim. Kalbim davul çalıyordu. Bağırsaklarımsa yer değiştirmeye çoktan başlamıştı.

Ameliyat hanenin önünde;aradığım herkes ...vardı. Hepsine koşarak ulaştım.

Uraz'ın yanına teleşla gittim. Omuzlarını sarstım. Bana doğru döndü. Gözleri kıpkırmızı, şişmiş ve ne olduysa da olanların izini taşıyorrdu.

"Uraz...ne oldu?"

"Eylül -hıhı- (ağlama sesi)-Ameliyathanede --hıhıı- şuan ve durumu -hıhıııhı- ...."

Donmuş kalmıştım. Eykül'ün durumu nasıl kötü olabilir.? Daha dün Uyguyla gülüşürken gözüme takılmıştı.

"Na- nasıl yaa?!"

Uygu söze girdi.

"Bilmiyorum işte bir an oldu ve sonra burda....ıhıhııı"

Kapı açıldı ve sedyeyle birisi çıkarıldı. Sedyedekinin yüzü beyaz bir çarşafla örtülüydü.

Eylül ö..ölmüştü.

O ölmüştü. Minicik kız ölmüştü. O ölmüştü. Yanına gittim yüzünü açtım.
.
..
...
....
.....

Yüzü bembeyaz ve donuktu. Ama hala o minicik burnu ve inceciik dudakları kırmızıydı.

Ben o ağladığım zamanda yanımdaydı. Oysa şimdi benim onun yanında olmam, ona hiç bir faydası yoktu.

Ağlıyordum. Hıçkırıklarla. İç çekişlerle. Bağıra çağıra.

Bir kanserli insan daha ölmüştü. Hatta bir çocuk. Daha hayatının toz pembelerini göremeden, siyahını tatmıştı.

İşte benim hikayem böyleydi. O mutlu hikayeler yoktu. Siz ne sandınız! O sedyedeki çarşafı açınca başkası çıkacağını felan mı?!!!

Bu gerçek hayat!!! Uyanın artık! Her şeyi toz pembe görmeyin!! Ben öleceğim. Her halukarda. SİZ ÖLECEKSİNİZ!!! HERKES GİBİ!!

Bir badboya aşık olup, masum kız olamazsınız! Bir badgirl olup hayatı umursayamazsınız!!! Hayat asla sonsuzluk cetvelinde değil.!

Herkes.... Bir gün.... O bakım ürünleriyle güzelleştirdiği... Yüzleri buruşacak... Yaşlanacaksınız, ölceksiniz ve toprağın altında sadece böceklere iyi bir ziyafet kaynağı olacaksınız!!!

Bu kelimeler ağır mı geldi?!

Bırakın artık, bu ayakları ve gerçek hayatta yaşayın!!! Sanal alemde aşk yok. Hayat yok! Ölmeden önce iyi yaşayın!

Kanser olmadığınıza şükredin.

İliklerinizin, önemini farkedin. O ilikler yüzünden, ilik kanseri arayıp bulamayan ve ölen bir çok insan var.

Bunlardan biri de Eylül.

Bir an kalbim sıkıştı ve ne olduğunu anlayamadan yere yığıldım. "Ne oldu?" Sorusuna hiç bir yanıtım yoktu.

Hasta Kalbi'm gine yapmıştı yapacağını.

Yere yığıldımda zar zor nefes alabiliyordum. Uraz yanıma geldi ve beni kaldırdı. Kucağına aldı. Ve beni karşıda boş duran sedye ye yatırdı.

Duyduklarım allak bullaktı. Ve durmadan ağlıyordum.

Kalbim hem manevi acısı hemde somut acısı bana ağır gelmişti.

Eylül olsa şimdi saçımı okşardı.
En son ya ölerek yada iylrşekrek çıkarız demişti. "Ama ikimde biliyoruz nasıl çıkacğımızı" diyerek son noktayı koymuştu.

Biliyorduk. İkimizde ama o, bu evreyi öne almış ve benden önce dediklerini yerine getirmişti.

Belkide şimdi bende ölürdüm. Hani daha dramatik olsun diye değil elbet.

İkimizde sözümüzü aynı anda getirelim diye şimdi ölüp, arkasından bende gidebilirdim. Belkide böle olacaktı. Şimdi ölecektim.

Benim elbet watpadd kitapları gibi bir hayatım olmayacak. Belki çoğu kitap gibi mutlu sonda bitirip, öldükleri zamanı yazılmadıkları için ona mutlu son diyorlar.

Neden çoğu kitapta öldükleri zamanı da yazmıyorlar?! Eğer yazsaydılar, hiç bir kitap hayal düntasından çıkma değil, gerçek hayatı bizzat yansıtırdı.

Eğer bir gün benim hayat hikayemi yazarsalar, umarım gerçeklerle birlijte yazarlar. Disney'den fırlama bir hayatım yok, ve öyle de yazılmasını istenilen bir dilek hiç yok.

Hikayemi okuduğunuz için teşekkürler. Artık bu kitabı zevk için yazsamda çoğunlukla duygusal bir kitap oldu. Çok okunan bir kitap olur mu bilmem ama ben burda gerçekleri yazmaktan mutluyum. Eğer bir gün bu kitap çok okunup, tutulursa şunları asla unutmayın burayı okurken bile kanser olmadınızdan veya olmayacağınızdan emin misiniz?

Üç-dört gün önce bana bir mesaj geldi. "Yakınının hayatını veya kendi hayatını mı anlatıyorsun?" diye bir soru.

Hayır, bu benim veya yakınımın hikayesi değil. Herkesin, senin, onun, benim... Başrol Olabileceğimiz bir hikaye.

Bölümden etkilendiniz mi bilmem ama bem yazarken, içindeymiş gibi yazdım. Umarım sizde ordaymılsınız gibi okumuşsunuzdur.

Tekrar okuduğunuz için teşekkürler.
Görüşmek üzere.
Sağlıcala kalın.











Hasta KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin