7

1.5K 88 11
                                    

Video'yu dinleyerek okuyun. :)
Videosu açılmayanlara ise ismi:

Courage~Superchick

İyi okumalar :)

Uzay beni odaya getirdi. Yatağa yatırdı ve arkama yastığı koydu. Sonra:
"Sen burda bekle bi su alıp gelcem ben."

Bende ona kafamı sallayarak cevap verdim.
O da, benim onayladığımı görünce odadan çıktı.
Yanlız kalmıştım odada. Hergün kaldığım oda şu son günlerde boğucu geliyordu.
Duvarları beyaz ama ginede ışık girmiyor gibiydi.
Ama ben inadına inat duvarları siyaha boyatacağım.
Eşyalarım mavi olamalı, içlerinde beyaz ve siyah renkte ayrıntılar olursa çok da güzel olur.

Ben odamın planını da değiştirme düşünceleri kurarken içeriye Uraz girdi.

Uraz:"İyi misin?"

Soruya bakar mısınız yaaa? Ancak bu kadar benle tezat olabilir.
"Ne zaman iyi oldum sence?"

"Benimle tanıştığın zaman."

"Uraz, sence kendini çok büyütmüyor musun?"

"Hayır, kendimi olduğum gibi gösteriyorum."

"İyi, Odamdan çıkar mısın üstümü değiştireceğim."

"Biraz dinlen sonra değiştirirsin."

"Sen yokken de bunlar oluyordu. Senin varlığın şuanki durumu değiştirmiyor. Aynı ben, her şeyiyle aynı benim. Bu sadece senle veya Uygu'yla alakalı değil. Aynı zamnda Uzay'la da değil. Ben siz yokkende böyle olacağım, hep böyleydim zaten. Şimdi çıkarsan üstümü değiştireceğim."

"Tamam."

Ardından geniş ve hızlı adımlarla dışarı çıktı.

Ben ne yapıyorum böyle yaa! Uraz'ı tersledim ve belki de kalbini kırdım.
Daha fazla kimsenin kalbini kırmak istemiyorum ve ondan dolayı yatağımdan kalktım ve odayı kilitledim.

Gardırobun yanına gittim. İçinden siyah kot şort ve üzerine salaş göbeğimi açıkta bırakan mavi bir tshirt giydim. Ayağıma siyah conversimi giydim. Aynanın karşısına geçmeden saçıma salaş her yerinden saç fışkıran bir Dicle modeli yaptım. Dudağıma da bir parlatıcı sürdüm.

E bunları aynaya bakmayarak yaptım hani bana alkışş!

Ayna'nın karşısına geçtim. Yavaş yavaş ve başımı kaldırdım. Korkuyorum.

İşte başlıyoruz.

Aynadaki görüntüm her zaman olan yoğum bakımdan çıktıktan sonraki durum gibi.

Karnımın ortasında geniş bir morluk, bacaklarımda 'ben burdayım diyen' mordan yeşile dönmeye başlayan morluklar, en kötüsüde açıkça sarı olan tenim ve ona uyum sağlayan kırmızı gözler, patlıcan moru bir dudak.

Cidden bunu görmekten bıktım.

Bağırmaya başladım.

"Bundan bıktım tamam mı?!! İstemiyorrum. Böyle olmayı istemiyorum!! Böyle kapatılmak istemiyorum. Neden ki?!! Niçin bu kadar kötüyüm?!! Şu saran tenime bakın ağğğhhhh (ağlamaya başladı)
Annem ve babam kim bilir ne düşünüyor!! Benim gibi kızları olmasını ister mi!! Hasta Kalp' i olan, yaralı biri. Benim gibi evlat olacağına olmasın!! Kimse beni sevemez! Sevmeyecek! Unutulacağım! Daha ölmeden unutulacağım.!!!!""

Yere oturdum ve bacaklarımı kendime çektim. Başımı bacaklarımın arasına geçirdim.
İster istemez yerimde sallanıyordum.

"İstemiyorum.
İstemiyorum
İstemiyotum."

Sadece istemiyorum.

"Ben kanser olmak istemiyorum." Gürültülü bir şekilde ağlıyordum. Çok gürültülü.

"İyi olmak istiyorum!!!"

O sırada sadece duyduğum kapı kırılma sesiydi. İçeri büyük ihtimalle hemşireler ve doktorlar girdi.

İttirdim. Hepsini ittim. Bağırıp çağırarak. Eminim onlarda bana yaklaşmak, sözde insancıl bir şekilde, sakinleştirmeye çalışıyorlar. İğne vurup beni sakinleşyirmenin neresi insancıl?

Aras abi beni kollarıyla sardı. Sıkıca tutttu ve beni yere oturttu. Ben ne kadar uğraşırsam o da o kadar sıkıyordu kollarını. Sonradan:

"Dicle?"

"Susun! Sakinleştir-"

"Hayır Dicle sakinleştirici vermeyeceğim!" diye bağırdı. Sonra da daha sakin bir şekilde:

"Sadece ağlama bu senin sinirlerinle oynuyor."

Kafamı kaldırdım. Kapıda Uzay ve Uraz arkada, Uygu önde Eylül'le birlikte duruyordu. Eylül ağlıyordu! Ağlama tatlım sen, değmez.

Eylül'le göz göze geldik. Koşatak bana geldi ve yere oturdu. Benim kafamı o küçük bacaklarının üstüne koydu. Bende o sırada salya sümük ağlıyordum. Crnin pozusyonunu aldım. Kendimi o kadar çok sıkıyordum ki artık kaslarım ağrımıştı.

Eylül benim başımı okşamaya başladı. Annem de ben buraya gelmeden önce her gün yatmadan önce başımı okşardı.

Eylül'ün göz yaşı yanağıma düştü ve bende yattığım yönümü değiştidim. Ona dönüktüm şimdi. Seslice ağlamaya başladım gine:

"Ağlama Dicle abla! Biliyoruz ki ikimizde buradan ancak ya iğleşerek yada....ölerek çıkacağız. Olacaklar zaten açık. Boş yere ağlama ikimizdeburdan nasıl çıkacağımızı biliyoruz."

Evet biliyoruz. Nasıl çıkacağımızı biliyoruz.

Ölüm tek taraflı bilet alarak ...

Okuduğunuz için çok teşekkürler.
Bu bölüm neşeli birisi olmasına rağmen Derya'ya .

Votelemeyi ve yorum yapmayı unutmayın. :)

Lütfen okuduktan sonra voteleyin.

Yb'yi kısa sürede yayınlamaya çalışacağım. Her gün yayınlama çalışıyorum. Umarım yarına bir bölüm daha yetiştiririm. :)

Sağlıcakla kalın!! :)






Hasta KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin