21

560 38 17
                                    

Huhuuu naber okuyucular? :P
Neyse siz okuyun. Ben sizi tutmayayım.

İşte karşınızdaaaaaaaa bugünkü yeni bölüüüüüümmmm. :)))

Ta ta ta daaaaaaam :)
(┛❍ᴥ❍)┛彡



Sadece camdan bakıyorum. Etrafı izliyorum. Herkesin anlayacağı dilde şöle:

Öküzün trene baktığı gibi bakıyorum.

Eylül'ü özledim.

Uzay'ı özledim, Uraz'ı özledim, Uygu'yu özledim.

Uzay, artık buraya gelmiyordu. Galiba kardeşinin ölümünün etkisinden çıkamadı.

Uygu, evinde kapısını kilitlemiş orada benim gibi camı izliyormuş. Duyduğuma göre ev ahalisi çökmüş.

Uraz, arasıra geliyor. Yanımda oturuyor ve ikimizde hiç konuşmadan camı izliyoruz.

Zaten ben sormasam, kime ne olduğunu öğrenemeyeceğim.

İdil, sevgilisinden ayrıldı. Her sabah bazı aletlere giriyor, çıktıktan sonra tekrar yatağına giriyordu. Gün boyu orda yatıyordu.

Gidip ben yemek almasam, o açlık yüzünden ölmekten; ben ise yerimde mumyaşmaktan kurtulamayacağız.

Yini düşüncelerimi bölüp aşağıya iniyorum. Öğle yemeği saati gelmişti.

Yemekhaneye gidip iki tabak alıyorum. Bir çift çatal ve kaşıkta kenardaki bulaşık durulama yerinden alıp yıkıyorum. Çatal ve kaşıkları peçeteye sarıp masaya koyuyorum.

Fikri amcanın yanına gidip her gün İdl'le bana yaptığı küçük yuvarlak köfte ve pilavdan alıyorum. Yanına da her gün farklı yemek çıkan tezgaha ilerliyorum. Ordanda patetes kızatması alıyorum.

Kenardaki içeceklerden sadece iki su şişesi alıp masadaki çatallara ilerliyorum.

Aldığım şeylerle birlikte odaya çıkıyorum.

Kapıyı açtığımda- hiç şaşmadım- İdil hala yatıyordu.

Gidip baş yanına çömeldim. Saçını okşadım.

"İdil, yemeğini getirdim canım"

Bana iki saniyelik bakış atıp tekrar cama bakmaya başladı. Gözünden iki damla yaş düştükten sonra kafasını yastığa gömdü. Hıçkırıklar eşliğinde ağlamaya başladı.

Sorun şu ki ben ağlayıp herşeyi dışa vuramıyordum. Ağlamaya çalışırsam bir domuz sesi çıkarmaktan başka bir şey olmuyor.

İdil bu sefer ağlamasını arttırdı. Sırtını sıvazlıyırdum. Böle bir yarım saat geçtikten sonra uykuya daldı.

Bende tekrar yerime geçip oturdum. Tekrar düşüncelere daldım. Sonra aklıma saate bakmak gelince kafamı kaldırıp... Eylül'ün .....bana doğum günümde aldığı saate baktım.

16.34

Abuk subuk ve anlamadığım aletlere diycem artık bir iki tanesine girme vaktim gelmişti. Gittikçe iyleştiğimi sölüyorlardı ve girdiğim bir kaç aleti listeden çıkartmışlardı.

Kıyafetlerimi çıkartıp eşofman giydim. Telefonumu alıp çıktım.

.
..
...
....
.....
......
.......

Herşey tamamdi. Gece oldu ve benim uyumam gerek çünkü insanlar gece uyurlar ve sabah uyanırlar.

Ama ben uyuyamıyordum. Yatmış tavanı izliyordum. O kadar.

Hasta KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin