Arkasın bir süre baka kaldım.Uzun bacaklarıyla hızlı adımlar atıp gittikçe uzaklaşırken içimde bir pişmanlık oluşmuştu. Neyin pişmanlığı olduğunu anlayamasamda bir şeyden emindim. O bana karşı iyi adımlar atarken ben ona karşı hiçte olumlu bir yaklaşım sergilemiyordum.
Her ne kadar oldukça tuhaf biri olsada her şeyden ve herkesten çok farklıydı.Kendi dünyasının kahramanıydı sanki. İstediğini yapan ve yaparken de doğruluğunu yanlışlığını sorgulamayan biriydi. Aslında düşündüm de bu iyi bir şeydi.
O an ne getiriyorsa hiç tereddüt etmeden o anın akışına bırakıyordu kendisini.
Bahçeden çıkarken kafasını çevirip baktı.Onu yine kızdıracaktım. Benim kapıda değilde odamda giyiniyor olmam gerekiyordu.Kapıyı kapatıp merdivenleri ikişerli üçerli çıkıp odama girdim.Seri hareketlerle ne giyeceğimi seçip üzerime geçirdim.Kısa sürede hazırlanıp aşağıya indim.
Evden çıkıp bahçeyi koşarak geçmiştim. Bunu niye yaptığıma gülerken çoktan arabanın önünde duruyordum, nefes nefese. Bu adam bana tuhaf şeyler yaptırıyordu. Belki de gerçek beni bulmamı sağlıyordu.
Ellerimi dizlerime koyup eğildim. Nefesimi düzene sokarken korna sesiyle doğruldum. Bugün şoförü yoktu. Yanında ki koltuğa geçip oturdum. Nasıl davranacağımı bilemedigim için hareketsizce oturdum yanında. Arabayı çalıştırmasını bekliyordum. Onunda yanımda sessizce oturduğunu anlayınca kafamı biraz tereddüt ederek ona doğru çevirdim. Ancak onun zaten bana baktığını görünce iyice gerilmiştim.Bir süre birbirimize bakmayı sürdürdükten sonra sessizligi bozma kararı aldım.
" Gitmeyecek miyiz?"
" Nasıl araba kullandığımı bilmiyorsun değil mi? Bilmediğin için yanımda bu şekilde oturuyorsun. "
Neyi kastediyordu? Bir şeyi de doğrudan söylesen ve beni yormasan!
" Nasıl oturmam gerekiyor. Başımın üzerinde mi?!"
Derken söylediğimin saçmalığında eziliyordum.Gülümseyerek üzerime doğru eğildi. Nefesini yüzümde hissederken gözlerim dudaklarındaydı. Gözlerim büyürken emniyet kemerini üzerimden geçirdiğini anlayınca saçma şeyler düşündüğüm için içimden küfürler ettim. Kızardıgıma emindim ve yüzünde kaçamak bir gülümseme yakaladım.
Arabayı hareket ettirdiği sırada ona bakmayı sürdürüyordum. Ne zaman onu inceleme fırsatı bulsam hep aynı etki altında kalıyordum. Ama görmezden gelmek işime geliyordu. Duygusuz biri olmak her zaman en kolayıydı. Devreye duygular girince her şeyin boka sarma ihtimali vardı.
Ve bu arada neyi kastettiğini anlamıştım. Arabayı deli gibi hızlı kullanıyordu. Bu durum beni korkutsada sesimi çıkarmadım. Yoksa bunu kullanabilirdi.
"Sabah fazla tepki gösterdim. Üzgünüm. "
" Unut gitsin." Diyerek sağ eliyle yakasında olan güneş gözlüğünü alıp taktı. Pekala onun bu konuyu umursadığı yoktu. O halde unutacağım dediği gibi.
Gözlerini seviyordum ve onları gizlemesini istemiyordum. Taktığı gözlüğü alıp kendime taktım. Büyük olsada bana sevmiştim. Bir uzaylı gibi göründüğüme eminim.
"Ver şunu! "
" Hayır, çünkü buna ihtiyacım var. Güneş gözlerime zarar veriyor." Dalga geçiyordum. Gökyüzünde güneş degil kara bulutlar dolanıyordu.
" Benim mükemmel gözlerim seninkilerden daha önemli. " Sesi biraz daha iyi çıkıyordu.
" Gözlerini seviyorum. Onları saklamana izin vermeyeceğim Marilyn. Baksana, bana daha çok yakışmadı mı?" Bedenimi ona doğru çevirip şebeklik yaptım. Tanrım! Ne oluyordu bana? Ilk defa biri için çabalıyordum. Değişiyor muydum, hem de bu adam için.