Bedenime yayılan tuhaf şeyin esiri oluyordum.Kalp atışlarım kilometrelerce yol koşmuşçasına hızlı atmaya başlamıştı. Ve sanki vücudum bir bulut kümesinin üzerinde gezintiye çıkmış gibiydi.
7 kutu bira devirdiğimde bile elde edemediğim sarhoşluğu ve rahatlamışlığı yaşıyordum.Bu felaketti.Beynim çalışıyor ama bedenime hükmedemiyordum. Felç geçirseydim en az bu kadar hareketsiz kalabilirdim.
Kolumdan çekip ayağa kaldırdıklarında gözlerimi kapattım.Açtığımdaysa her şey dönüyordu.Ben yerimde duruyordum ama gözlerimin değdiği her bir kare yerçekimine inat havada uçuyordu.
Bana ne yapmışlardı bu lanet olasıca yaratıklar!
Gözlerim tekrar kapandığında daha fazla ayakta tutamadım titreyen bacaklarımı ve sertçe yere düşüş yaşadım. Nemli betona düşen bedenimi yumuşak bir yatak edasıyla sarmalamıştı ıslak zemin.
Uyumak istemiyordum ama bedenime söz geçiremediğim gibi beynimede geçiremiyordum. Her şey siyah oluyordu. Karanlık ruhumla uyum içindeydi şimdi zihnimde.Işıklar dağılırken karanlıklar yerini alıyordu.
Ve ben bir kez daha kendimi öldürüyordum kafamda. Kusursuz bir intihar senaryosunun başrolündeydim, yine.
+++++
"Alexan git kıza bak. Ölüp başımıza bela olmasın."
Uyanıktım, bir süredir etrafa bakıyordum boş boş. Buraya gelen birilerinin olduğunu anlayınca kapadım gözlerimi.Gercekten kaçırılmıştım. Üstelik uyusturucu bile kullandırtmışlardı, zorla.
"Seninle işimiz başlamadan bitemez." Yüzüme çarpan sıvı ile irkilip yattığım yerden doğruldum.Yeni uyanmış havası vermeye çalışmak saçma olacağı için olduğum gibi davranmayı seçtim.
Gözlerimi kısarak yeşil gözlü kızıla baktım, elimle yüzümün ıslak olan kısımlarını kurulamaya çalışırken.
" Buradan kurtulduğum an hepinizin işi bitmiş olacak." Kısık, nefret dolu bir ses tonuyla konuşmuştum.
Kızıl saçlı kız yani Alexan bu dediğime karşılık kafasını geriye atıp gülmeye başladı. Kızın normal olma ihtimalini kafamda çürütmüştüm!
" Kurtuluşun ölümle olur sadece bunu kafana soksan iyi edersin!" Eliyle kafama vurmuştu.Sakince nefes alıp verdim.
Bu kadar tepkisizlik yeterdi.
Ayağa kalkıp kızılı ittim sertçe. Biraz sarsılmıştı ancak kuvvetli olduğu belli oluyordu. Beni aynı şekilde itseydi çoktan zemini öpüyor olurdum. Ona fırsat vermeden omuzlarına düşen saçlarını kavradım ve karnına tekme attım. Engel olmasına fırsat veremeyecek çabuklukta davranmıştım.
Bacağımı havada yakalayıp çekmişti. Sırt üstü yere çakılmıştım ve şuan karnıma ve vücudumun farklı yerlerine kızıl kafa tarafından tekme yiyordum. Bacaklarımı karnıma doğru çekip öksürmeye başladım. Eğer bu gazla giderse beni öldürebilirdi. İstemiyor değildim.
Ölüm kurtuluşun simgesiydi.
Yine de Marilyn'i görmeyi isteme hakkım vardı.Ve ben son duamı onu görmek için kullanıyorum. Tanrım, en azından bunu duy.Benim için büyük senin için küçük olan bu duayı.
Filmlerde gördüğüm gibi ağzımın kenarından kan akmadı. Sadece nefes alırken organlarımı biri bıçaklıyordu.Ve bu acı bana fazlasıyla yetiyordu.