Yüzleşme

94 13 5
                                    

Mutlu anılarım, zihnimdeki kuytu bir köşede unutulmayı beklerken; ben kül rengi düşüncelerimi defalarca kez farklı açılardan inceliyordum. Nasıl daha çok acı hissederim diye kendime sorarken zihnimin uydurduğu varsayımlara inanıp gerçekmiş gibi kendimi cezalandırıyordum. Şu an, başka bir dünyada, belki hiçbir zaman varolmayan bir yerde kanlı parmaklarım ve kirli tırnaklarım Gerald'ın boğazına gömülüyordu. Öfkeyle, çoktan öldürmüş olduğum bedene acı vermeye çabalıyordum. İçimde, çocukluğumdan beri koruduğum masum ve küçük kız "Onu öldürdün, hiç kimsen yok! Kendi zehrinde boğulacaksın!" diye haykırırken bir şekilde onu susturuyordum. Ben istememiştim sürekli birilerini öldürüp cehennemdeki yerimi kesinleştirmeyi. Bunu bana yaptıran her neyse, bana ait değildi.

Uzun zamandır Gerald'ı veya Viktor'u öldürdüğüm bir anı canlandırıyordum gözümün önünde. Hiçbiri gerçekten yapacağım şeyler değildi. Belki de bana öyle geliyordu.

Gerald, bir anda hayatıma giren beklenmedik bir dosttu. Biraz tuhaf, biraz neşeli bir dost. Zaman onu korkutmuyordu çünkü sonunda bir şekilde yaşamına veda edeceğini biliyordu. Belki mutlu ve sıcak bir ailesi ve her zaman onu hatırlayacak, dua edecek insanlar olacaktı. Belki de kimsesiz kalıp bir kediyle arkadaş olacaktı. Kimse onu umursamayacak ve adını bilmeyecekti. Belki de arkasından üzülecek olan tek varlık, kedisi olacaktı.

Viktor ise aramızda ne olursa olsun bana en yakın insandı. Yıllar, aramızdaki bağı kızgın ateşte ısıtıp bizi kopmayacak bir zincirle birbirimize bağlamıştı. Ruhumda; ihanetin, öfkenin, ölümün ağırlığını taşıyan bir zincir vardı. Ruhumu eritiyordu ancak Viktor ile bir geçmişimiz vardı. Beni düzeltmeye çalışan ilk insana bir kez ihanet etmiştim zaten. İnkar etsem de kızını öldürmek çok büyük bir suçtu. Ona karşı yaptığım en anlamsız davranıştı. Vicdanımın olmadığını düşünen ben, şimdi vicdanımın bana sunduğu oyunlarla can çekişiyordum.

Hiçbir insana gerçekten saf bir sevgi besleyemiyordum. Nedeni neydi? Belki de sevdiğimi düşündüğüm insanlar benden nefret ettiği içindi. Peki onları nefrete iten neydi? Bendim. Her olumsuzluğun cevabı olduğum gibi yine bendim. Bencillikten körelmiş duygularım, nefretle yoğunlaşmış gözlerim, her açıldığında kötü ve kırıcı sözler söylemeye hazır dudaklarım...

Her şeyin sebebi bendim.

Viktor'u bulmam gerekiyordu. Onu bulup, bana ne isterse yapabileceğini söylemem gerekiyordu. Saat akşamın dokuzuydu. Ilık yağmur tenime dokunurken, çok istesem de zihnime dokunamıyordu. Yağmur, zihnimdeki her şeyi eritip beni masum bir insana çeviremiyordu. Zihnime dokunabilen tek şey, dur durak bilmeyen karanlıktı.

Ayakkabılarım, bastığım yerlerde tok sesler bırakırken sokağın sonuna yaklaşmıştım. Yağmurdan kaçmıştı herkes. Sokaklar bomboştu. Sessizliğe alışmışken, kendi soluğum dışında bir ses duymuştum. Hemen arkamdan geliyordu. Soğukkanlı bir şekilde arkamı döndüğümde, beklediğimden çok uzak bir şeyle karşılaşmıştım. Islanmış bir kedi.

Göz göze geldiğimiz o an "bana yardım et." der gibiydi. Derinlerde bir yerde farklı bir ses yankılanmıştı. Benimle konuşması imkansızdı ama öyle hissetmiştim. Kediler de konuşurdu ancak insan kulağı anlayamazdı. Belki de onu duyan ruhumdu. Ruhumla konuşmuştu.

Gerçekten yardıma ihtiyacı vardı. Yanına yaklaştığımda önce korkuyla kıpırdansa da onu tutan ellerime direnmemişti. Yaz ayları bile soğuk olan bir ülkedeydik. Benim üşümeme sebep olan yağmur, onda daha kötü etkiler bırakmıştı.

Islak bedenini ceketimin arasına yerleştirip, yeni evcil hayvanımı sıkıca sardığımda memnuniyetle mırlamaya başlamıştı. İnsanlardan çok kedilere üzülüyordum. Oturup saatlerce, kediler için ağladığım olmuştu. İmkanım olsaydı, hepsine yardım etseydim dünyanın en mutlu insanı olurdum. Ancak böyle bir şey mümkün değildi.

Bu kediyle karşılaşmadan önce Viktor'un yanına gidiyordum ancak şimdi evime dönmüştüm. Kucağımdaki kedi huysuzca kıpırdanmaya başladığında kapının önüne varmıştım. Doğru anahtarı bulup kapıyı açtığımda evin içinden sıcak bir hava çarpmıştı yüzüme. İçeriye girip kapıyı kapattıktan sonra kucağımdaki kediyi yere bırakmıştım. Yeni kedim tanımadığı yeri, yani evimi merakla incelerken banyoya yönelip ıslak kıyafetlerimi değiştirmiştim. Ardından küvetteki musluğu açıp ılık olduğundan emin olduğumda küvetin tıpasını tıkamıştım ve kahverengi, taş küvet ılık suyla dolmaya başlamıştı. Mutfakta koşuşturan meraklıyı alıp banyoya getirdiğimde, diğer kediler gibi sudan kaçar sanmıştım ama koşarak küvete atlamıştı. Suyu seven bir kediyi ilk kez görüyordum. Oysa yağmur yağdığında saklanmamış olmasından anlamam gerekirdi.

Benim kedim de benim gibi alışılmıştan çok uzaktı. Sıradışıydı.

Kedim, ılık suda iyice mayışmıştı. Musluğu kapatıp şampuanımdan biraz elime döktüğümde, küvetin içinde yüzüyordu. Elimdeki şampuanı kedimin sırtına sürüp iyice köpürttükten sonra tüylerini tarayıp durulamıştım.

---

Yaklaşık bir buçuk saat sonra kedim huzurlu bir şekilde uyumuştu. Karnı doymuştu, üşümüyordu ve temizdi. Sarı beyaz tüyleri ve masmavi gözleriyle çok sevimliydi. Yatağımın büyük bir köşesini kaplamıştı ve ben neredeyse yataktan aşağı düşecektim.

Düşününce çok garip geliyordu. Bu akşam gayet insani şeyler sergilemiştim. Acaba istesem hep böyle olabilir miydim? Denemiştim ama sonuç aynıydı, birçok kez...

-

Bugün beni cezalandırması için Viktor'un yanına gidecektim. Nerede olduğunu Gerald'dan öğrenmiştim. İçimde tuhaf bir kuşku hızla büyüyordu. O kedi, gitmemem için önüme çıkarılmış bir işaret olabilir miydi? Mantıklı tarafım bunun saçma olduğunu düşünürken, bana yabancı olan başka bir ses duyuyordum zihnimin karanlık odalarında. Kesinlikle bu bir işaret diyordu. Pencerenin önündeki füme rengi koltuğa oturup bir süre kendimle tartıştıktan sonra Viktor'un yanına gitmeye karar vermiştim. Kahbaltımı yapıp kedimi besledikten sonra kısa süreliğine, onu evde yalnız bırakıp yola koyulmuştum. Dün akşam tamamlayamadığım sokağı bitirdikten sonra yolunda gitmeyen bir şey hissetmiştim. Arkamı dönüp baktığımda sokağın boş olduğunu görmüştüm. Tekrar önüme döndüğümde, Öfkeyle parlayan açık mavi gözleri görmüştüm. Bakışları öfkeli olsa da sinsice gülümsüyordu Viktor. Öylece karşıma çıkmasını beklemiyordum. Şaşırmıştım hatta bir an korkmuştum. Ancak şimdi merak duygusu daha ağır basıyordu.

Evimin yerini ona Gerald mı söylemişti?

"Birgün karşılaşacağımızı biliyordum Fayette."

"Bu kadar çabuk olmamasını umuyordum."

"Ama oldu işte."

"Bana ne istersen yapabilirsin. Hakettiğim cezayı çekmekten korkmuyorum."

"Fiziksel acının sana pek zarar vermediğini biliyorum. Bu yüzden daha farklı planlarım var Fayette. Vicdan azabında boğulacaksın. Senin psikolojini bozmak için çok etkili yöntemlerim var."

"Öyleyse unuttuğun bir şey var. "Bir katilin psikolojisini bozamazsın."

ÖlümsüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin