Tehdit

276 29 2
                                    

"Fae...açıklamama izin ver."

"Açıklamanı, ah açıklama mı dedim? Yalanını çok merak ediyorum doğrusu."

Çantamdan çıkardığım satır ile Dutch'un gözleri yuvalarından fırlayacak gibi olmuştu. Ürkek domuz!

Karşımdaki adamın yalvarışlarını duymazdan gelerek üzerine yürüyordum. Satırı kaldırdığım sırada kapının kırılıyormuş gibi büyük bir gürültüyle açılmasına şaşırmıştım.

"Birini mi bekliyordun Dutch?"

Dutch'un yüzünde sinsi bir sırıtış belirirken ağır ağır arkamı dönmüştüm. Gördüğüm yüz karşısında içimden bana hiç de yakışmayacak sözler söylemiştim. Sakin olmalıydım. Karşımda tüm iğrençliğiyle duruyordu işte. Lily..

"Fae? Yoksa benim dostlarımdan birine zarar vermeyi mi düşünüyordun?"

"Dostlarını insanlardan seçmelisin Lily. Hain bir köpeğin uygun olmadığını düşünüyorum."

"Seni kimse işe alır mıydı sanıyorsun aptal?! Dutch en başından beri bana sadıktı. O kasap tesadüfen mi çıktı karşına? Gerçekten anlamıyor musun?!"

"Oysaki sen korkağın tekiydin. Bu cesaretini neye borçlusun merak ediyorum. Lily, sahi neden beni rahat bırakmıyorsun? Çocuklarla uğraşmayı sevmiyorum."

"Ne hakla bana çocuk dersin! Seni paramparça edebilirim."

"Ve ben de âdeta küllerimden doğup tepene azrail gibi çökebilirim. Ben ölmem ancak sen...kuru yaprak gibi savrulabilirsin."

"Bayanlar bölmek istemem ama birbirinizi öldürecekseniz öldürün de gideyim."

Dutch'un bu saçma sözü üzerine daha da gerilirken arkamı dönüp elimdeki satırı Dutch'a doğru fırlattım. Göğsünün soluna saplanan satır ile acı dolu haykırışı eş zamanlıydı. Karşımdaki zavallıya hiç acımıyordum. Olması gerekenden koyu olan kanı açık mavi gömleğini ıslatırken duvara yaslanmıştı. Binbir güçlükle nefes alıyordu ve yere yığılması da çok uzun sürmemişti. Belki hemen ölmezdi ama çok acı çekerdi. Önüme döndüğümde Lily'i görememiştim. Ve ardından mutfaktan gelen sesle orada olduğunu anladım.

"Artık ölümsüz olduğunu biliyorlar, bir fare gibi kullanılacaksın."

"O kadar kolay değil Lily."

Yanına yürüdüğümde elindeki cam bardağı inceliyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlayamasam da kafama doğru hızla fırlatılan bardaktan son anda kurtulmuştum. Uzun bir yaşam, kuvvetli refleksler demektir.

"Beni böyle öldürebileceğini mi sanıyorsun aptal?"

"Öldüremem belki ama seni kullanabilirim."

O sırada odada yalnız olmadığımızı farketmiştim. Zaten hemen sonra ensemde hissettiğim şiddetli sızı ve gözlerimin kararması her şeyi açıklıyordu.

...

Lily'nin Anlatımından ;

Buradaydı. Benim için gelmişti. Şu karşımdaki iğrenç insanı, Fayette'yi kontrol altına almama yardım edecekti. Ah, Gerald. Yıllar boyunca ona hizmet ettim ve karşılığını alacaktım. Fayette'nin sırrını çözmeden onun peşini bırakmayacaktım.

Dutch ile her şeyi planlamıştık. Hatta diğer esnaflar ile de. Fayette'yi kaçırdığım gün onu öldürmemin sebebi aklına yerleştirdiğim bir düşünceydi. İşte buydu benim uzmanlık alanım ve geçim kaynağım. İnsanlara fikirler aşılıyordum ve bu fikirler büyüyerek geleceklerini, davranışlarını belirliyordu. Bu yüzden birçok kez hapise gönderilmiştim ve birçok kez de akıl hastanesine kapatılmıştım. Fayette acıdan bayıldığı zaman ona bir düşünce aşılamıştım. Artık cinayetsiz bir yaşamı ve iş bulma düşüncesini. Dutch hariç kimse onu kabul etmeyecekti. Her şey yolunda ilerliyordu ancak zihni her fikri öyle kolay kabul etmiyordu. Gerçekten dengesizdi ve ruh hastasıydı. Bu düşüncenin büyüyebilmesi için zamana ihtiyacım vardı ancak Fayette karşı çıkmıştı. Kendi aklına ve düşüncelerine. O gün yeni bir plan yapmam gerekmişti. Dutch polisleri çağıracaktı ve Fayette farkedecekti. Sonunda Dutch'dan intikam almak için geldiğinde ben gelip onu yeniden kaçıracaktım. Planımda Dutch'un kan kaybından ölmesi yoktu ancak olmuştu işte ve Fayette'yi tek başıma götürmeyeceğimi bildiğimden Gerald'ı çağırmıştım. Her şey plana uyuyordu artık.

ÖlümsüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin