Viktor

68 17 0
                                    

Bölüm geciktiği için üzgünüm. Kurguda bir takım değişiklikler yaptım. Her şeyin anlaşılmaya başladığı bir bölüm ve umarım beğenirsiniz. :)

Nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde hep aynı anın içinde buluyordum kendimi. Acaba hayatımdan bir film yapıp adını "Fae Döngüsü" koyarlar mıydı? Saçma düşüncelerimi bölen ses beni öldüreceğine dair yeminler ediyordu. Zaten ölü olan birini öldüremezdi. Her şeyi ilginç kılan bir nokta vardı. Hannelore nasıl bana zarar veremiyordu? Çok kudretli biri gibi anlatılmasına rağmen Lily'e benziyordu. Güçsüz, aptal ve boş konuşan biriydi. Ona zehri enjekte edip ormana doğru yürümeye başlamıştım. Tamam, yavaş yürüyordum ancak nasıl hâlâ kargaları andıran sesi kulaklarımı tırmalayabiliyordu? Sezgilerim; gözden kaçırdığım, eksik bir şey olduğunu söylüyordu. Hep onları dinleyerek hareket ettiğim için bu kez de öyle yapacaktım.

...

Kapıyı kırmaya yeminli gibi görünen biri şiddetle kapıyı yumruklarken oturduğum sandalyeden yumruğumu sıkarak kalkmıştım. Kapının ardındaki her kimse canı yanabilirdi. Kapıyı açar açmaz görmeyi bekleyeceğim en son yüz tarafından itilerek yere düşmüştüm. Gerald, hızlıca kapıyı kapatıp kilitledikten sonra sırtını kapıya yaslayıp derin bir nefes almıştı. Onu bile öldürebilirdim! Öfkemi belli etmeyecek kadar sakin bir sesle hesap sormaya başlamıştım.

"Yine kimi taktın peşine Gerald? Kimden kaçıyorsun? Ayrıca neden buraya geldin!?"

"Timothy'den kaçıyordum. Eski bir dostumdur ancak kira vermeyince-"

"Timothy'nin seni neden kovaladığı beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren, şu an neden burada olduğun ve.. Şu lanet zil neden hâlâ çalıyor! Aç şu kapıyı yeter artık!"

Baygın gözlerle bana bakıp kilitleri açtıktan sonra "Emin misin?" diye bir kez daha sormuştu. Ne sanıyordu beni? Onla baş edemeyeceğimi mi?

Kapıyı açtığında, elinde çivili bir sopa ile içeriye dalan birin görmeyi beklemiyordum. Acaba o sopayı özel olarak mı hazırlatmıştı, düşünmeden edemiyordum.

"Timothy, derdin ne senin? Sonra vereceğim paranı!"

"Hayır hemen vereceksin! Yoksa nasıl bir psikopat olduğumu görürsün."

Konuşma sırası artık bana gelmişti. Öyledir umarım...

"Hey, çakma psikopat senin yüzünden herhangi bir zarar görürsek gerçek bir manyakla tanışırsın."

"Sen çekil! Kadınları dövmem ben. Beni zorlama!"

Ama kadınlar seni dövebilir pislik. Gerald, adamın üzerine yürürken şu an kimsenin odak noktasında olmadığımı farketmiştim. Gizlice mutfağa ilerleyip, sessiz bir şekilde çekmeceleri karıştırmaya başlamıştım. Bıçak, çok sıradandı. Çatal, büyük hasarlar vermezdi. Bir sürahiyi adamın kafasında parçalayabilirdim ancak sürahilerimi seviyordum.

Aklıma gelen fikirle sinsice gülümsemiştim. Mutfaktan çıktığımda Timothy adındaki adamın sırtının bana dönük olduğunu görmüştüm. Hâlâ Gerald'la tartışıyorlardı. Beni farketmemesini umarak adamın arkasında, yerde duran çivili sopaya yaklaşmıştım. Neyse ki tam arkasında durduğumu hissetmemişti.

Çivili sopa adamın ensesine inerken eş zamanlı olarak acı içinde elini başına götürmüştü. Timothy'nin elinde kan lekesi kalırken gözlerinde yoğun bir öfke tabakası görüyordum. Tam saldıracağı sırada, ensesine girmiş olan çivili sopayı hiddetle çekip yüzüne de bir darbe savurmuştum. Çenesindeki ve elmacık kemiklerindeki derin delikler bu sopanın çok kullanışlı olduğunu gösteriyordu. Birkaç darbeden sonra bayılmıştı ve ben şaşkın şaşkın bakan Gerald'a hesap sormak istiyordum.

ÖlümsüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin