Ertesi sabah kalktığımda her tarafta kıyafetlerimiz vardı. Harry'nin bir kolu belimdeydi, bacakları örtünün altında benimkilere dolanmıştı, kolunu göğüslerimin altından diğer tarafa uzatmıştı ve elimi tutuyordu. Onu uyandırmadan yavaşça yataktan kalkıp yerden onun iç çamaşırını alıp giydi-
Şaka yapıyorum.
Sabahın köründe onu ilk resmi randevumuz olarak Washington Square Park'a spor yapmaya götürdüm.
Başta çok sızlandı, "Soğuk." dedi.
"Bunun için aşkımızı çöpe mi atacaksın?" dedim.
Sonra "Uykum var." dedi.
"Uyurken benimle koşuya gelemezsin." dedim.
Sonra "Gelmezsen asla kucağıma yattığında kitap okumam." diyerek onu tehdit ettim.
Beş dakika sonra koşuya çıktık, eve geldiğimizde de koşa koşa gidip banyoyu kaptım.
Duşakabine girip suyu ayarladım, duş jelini life döküp iyice köpürttüm. Sonra birden banyonun kapısının açıldığını duydum.
"Harry?"
Hiçbir şey söylemedi. Ben de buğulu plastikten görebildiğim kadar hareketlerini takip ettim. Elinde bir şey vardı, onu dolabın içine koydu. Sonra soyunmaya başladı.
Vay canına, pekala.
Sonra üzerine bir bornoz giydi. Yarım metre ötemde çıplak olması çok arsızca şeyler düşünmeme neden oluyordu, bu yüzden bornoz giydiğini fark edince sessizce bir oh çektim, sesim suyun sesine karışıp gitti. Dolaba koyduğu şeyi tekrar alıp klozetin kapağını kapatıp üzerine oturdu.
Elime şampuan döküp saçlarıma sürdüm ve suyun altına geçip yavaşça saç diplerime masaj yapmaya başladım.
"...ada böyle kaça... yapmam... ...ektiğini düşü...um."
Sesini sudan duyamadım. "Ne? Dediğini anlamadım. Biraz daha yüksek sesle konuş."
"Arada böyle kaçamaklar yapmamız gerektiğini düşünüyorum." diye bağırdı.
"Harry, uzun zaman yemek yemeyince saçmalamaya mı başlıyorsun?"
Duşakabinin kapılarını açtığı anda, o sanki daha önce vücudumu hiç görmemiş gibi kollarımla göğüslerimi kapattım. "Eğer James Franco'ya dediklerini ve yaptıklarını telafi etmek istiyorsan bu çok iyi bir fırsat. Bu yüzden orada senin yaptığın bir yanlıştan dolayı 'Kestik!' demek istemiyorum." Beni baştan aşağı süzdü. Haliyle, baştan aşağı kızardım. "Lütfen bunu ciddiye al, düşük not aldığında üzüleceğini biliyorum." İç çekti. "James Franco'dan düşük not almanın seni üzeceğini ve aynı zamanda sinirlendireceğini biliyorum. O yüzden lütfen bu fırsatı kaçırma."
Eğilip yanağından öptüm. Saçımdan akan su yüzünü ıslatınca kıkırdadı. Geri çekilip yüzünü silmeye çalıştım ama ellerim ıslak olduğundan bu pek işe yaramadı. Bornoza yüzünü sildikten sonra tekrar kapıları kapattı.
"Baştan başlıyoruz."
-
Çekimler gece olduğundan Harry bütün gün evde bana senaryoyu çalıştırdı. Bütün replikleri teker teker söyledikten en fazla on beş dakika sonra tekrar "Arada böyle kaçamaklar yapmamız gerekiğini düşünüyorum." demeye başlıyordu. Yemek yerken dediğinde ağzına bir dilim ekmek tıktım.
"Artık. Sus."
Omuz silkip yemeğine devam etti. Ama en azından bir kez daha o repliği söylemedi.
