3. Bölüm

148 11 4
                                        

''Pardon bakar mısınız?''

Müşterinin sesini duyar duymaz arkamı dönüp masaya doğru yürüdüm. Hoş bir beyefendi ellerini masanın üzerinde birleştirmiş bana bakıyordu. Dudaklarındaki nazik gülümsemeye karşılık verip ''Buyurun?'' dedim. Gülümseyişi daha belirginleşirken '' Sizin gibi hoş bir bayanın damak zevkinin de hoş olacağını düşünüyorum. '' dedi. Gerçekten bazen sabrımın sınandığını hissediyordum. Allah'ın her günü böyle insanlarla ilgilenmek beni deli ediyordu. Oysa ki dışarıdan ne kadar beyefendi görünüyordu ancak içinde bir kadın görünce ağzının suyunu zor tutan abaza bir erkek yatıyordu. Sinirlenmemeye gayret ederek masanın üzerindeki menüden birini alıp yemek çeşitlerimize baktım.

''Karides tavayı öneririm. Oldukça lezzetlidir.''

''Peki öyleyse.. Ben iki tabak karides tava istiyorum.'' Diyen adama anlamaz bakışlarımı gönderip ''İki servis mi açalım?'' dedim. Adam alçak sesle gülüp ''Evet.'' Dedi.

''Eğer birini bekliyorsanız siparişlerinizi sonra getirebilirim.'' Dediğimde ''Hayır birini beklemiyorum. Yani beraber yiyebiliriz. Öyle değil mi?'' deyip pişkince sırıttı. Hayır gerçekten anlaşılır gibi değildi. Bir insan restorana yemek yemeye gelirdi ancak bana nedense hep hovardalık yapmaya gelenler denk geliyordu.

''Kusura bakmayın beyefendi ama müşterilerimle oturup yemek yemiyorum.'' Deyip adisyonu önlüğün cebinden çıkardım ve adama bakıp ''Öyleyse bir tabak karides tavanız yirmi dakika içinde geliyor.'' Dedim ve adisyona yazıp tekrar cebime koydum. Başımı kaldırdığımda gerilmiş gibi duran yüzüyle bana bakan adamla göz göze geldim. Gözlerinde anlam veremediğim bir ifade vardı. Memnunluk?

İlk görüşün şaşkınlığını üzerimden atarken sinirlerim hücrelerimi dürtmeye başlamıştı. Ben kızgın gözlerle ona bakarken onun yüzünde yamuk bir gülüş vardı. Bu sinirlerimin dozunu artırırken masanın yanından ayrılıp ona doğru yürüdüm.

''Kafan bir milyon falan mı? İkimiz hakkında haber yapıyorlar. Burada fotoğrafımızı çekiyorlar ve sen hala buraya geliyorsun? Deli misin sen be adam?''

Gerçekten sinirliydim. Öfkelenmekten nefret ediyordum ancak şu iki gündür öfke bedenimi ele geçiriyordu ve ne tesadüftür ki bu adam iki gündür karşıma çıkıp duruyordu.

''Deli değilim açım. Bir tabak karides tava lütfen.'' Deyip sırıttıktan sonra yanımdan geçti ve ilerde bir masaya oturdu. Şaşkınlık ve sinirle parladığına emin olduğum gözlerimi sırtına dikip derin nefesler aldım. Sakinleşmem lazımdı. Hava yeni kararmıştı ve akşam yeni başlıyordu. Restoran şimdiden dolmuştu ve ilgilenilecek çok müşteri vardı. Sinir katsayım bu kadar yüksekken işime odaklanamazdım. Sakin olmalıydım.

Olamıyordum işte!Bu adam buradayken sakin falan olamıyordum!

Sabahki kavgadan sonra uzun bir süre yüzmem gerekmişti. Başka türlü sakinleşemiyordum. İki saatlik yüzmeden sonra ancak kendime gelebilmiştim ve işime odaklanabilmiştim. Şimdi ise bu adam çıkan habere rağmen buraya geliyordu ve pişkin pişkin sırıtıp benden karides tava istiyordu!

Hızlı adımlarla oturduğu masaya gidip ellerimi belime yerleştirdim.

''Burada yemek yiyemezsin.'' Dedim.

''Anlaşılan sen bir özür yemeği daha yemek istiyorsun.'' Deyip hınzırca gülmeye devam edince tek elimi masaya koyup ona doğru yaklaştım.

''Sen beni yine mi tehdit ediyorsun?'' diye tısladığımda ''Ha şunu bileydin!'' diyerek kahkaha attı. Kahkaha atmasından hoşlanmıyordum çünkü insanı rahatlatan bir tınısı vardı ve ben bu adamın kahkahasını duyduğumda rahatlamaktan hoşlanmıyordum.

ZEHR'AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin