2. Bölüm

214 12 0
                                    

Genç kız hüzün ve sinir bozukluğuyla restoranın girişine doğru yürümeye başladı. Bu adamla yemek yiyecek olmasının üzerine bir de annesinin ona bıraktığı kolyeyi kaybetmişti. İçinden bundan daha kötü bir gün olamaz diye geçirirken restoranın cam kapısını bir garson açtı ve genç bayana buyur etti. Genç kadın dışarıdan gülümsemeye çalışsa da içinde fırtınalar kopuyordu. Tek yapmak istediği şey evine gidip sadece uyumaktı.

Zehra restoranda ilerlerken restoranın teras kısmına girdi. Açık hava kızın yüzünü tekrar okşarken kız derin bir nefes aldı. İçinden kendini belki bininci kez 'Ağlama!' diye tembihledikten sonra gözü restoranda adamı aramaya başladı. Sonunda restoranın köşesinde adamı gördüğünde yüzünü buruşturmamak için çaba sarf etmesi gerekmişti. Bu adamın dış görünüşüyle alakalı değildi. Tam aksine adam uzun boylu kaslı bir vücuda ve karizmatik bir surata sahipti. Zehra da ilgi çekici olduğunu kabul ediyordu ancak ukalalığı onu çileden çıkarıyordu.

Genç kadın adama doğru yürümeye başladığında genç adam henüz onu fark etmemişti. Can sıkıntısından elindeki peçeteyi oynarken biraz sinirliydi. Gündüz yaşanan olayda suçlu olduğunu biliyordu ancak bu nedensiz bir şekilde hoşuna gitmişti. Sinirinin sebebiyse Çisem'di. Aralarında resmi bir şey olmamasına rağmen her işine burnunu sokuyordu ve bu genç adamın canını sıkıyordu.

Genç adam beklemekten sıkılmışçasına oflarken bakışlarını karşıya dikti. Genç kadın görüş alanına girdiğinde kalbi bir anlığına tekledi ve gözlerini açmaktan kendini alıkoyamadı. Bu kızın ne kadar laf ebesi olduğu aşikârdı ancak güzelliği bunun kat ve kat üstündeydi. Genç adam kızı beyazlar içinde bir meleğe benzetirken genç kız somurtkan bir suratla masanın yanına gelmişti.

''Masaya bir bayan geldiğinde ayağa kalkacak nezaketi göstermenizi beklemek aptallıktı.''

Genç kadın adamı etkilediğinden habersiz konuşurken genç adam ayağa kalktı. Genç adamın unuttuğu bir şey vardı; Zehra ne kadar güzel olursa olsun gıcıktı.

''Hanım efendi gibi davranacağını düşünmekte benim aptallığım.'' Derken genç adam halen kızın etkisindeydi ancak ukalalığından da bir şey kaybetmiş değildi.

Genç bayan hiç çekinmeden göz devirirken genç adam bu kaba davranışa karşı homurdandı. Genç kadın bunu görmezden gelerek ''Sipariş verdiniz mi?'' diye sordu. Genç adam ''Hayır.'' Derken masaya oturdular.

''Bunu düşünmeniz ilginç.''

Genç adam sinirli bakışlarını kıza gönderirken derin bir nefes aldı. Kızın istediğini ona vermeyecekti. Beni sinir etmek hoşuna gidiyor diye düşündü ve kocaman bir gülümseme gönderip ''Çok şakacısın.'' Dedi. Genç kız inadını gösterircesine ''Hiç huyum değildir.'' Dedi ve yanlarına gelen garsona kendi siparişlerini söyledi. Genç adam da siparişlerini verdikten sonra ikisi de boş boş etrafı incelemeye başladı.

Genç adamın aklında koyda yaşananlar vardı. Hava kararmaya yüz tuttuğu için kim olduğunu önce görememişti ancak yerde bulduğu kolye onu şüpheye düşürmüştü. Gündüz bu genç kızın boynunda gördüğü kolyenin aynısıydı ve şayet şu an kızın boynunda kolye yoksa şüphelerinde haklı çıkacaktı.

Genç kız öyle alımlıydı ki genç adam kolyesine dikkat edememişti. Çaktırmadan kızın boynuna bakarsa şüpheden kurtulacaktı. Dalgalarını kıyıya çarpan denizden başını hafifçe kıza doğru çevirdi ve gözlerini hafif kısıp kızın boynuna baktı. Kolye yoktu!

Genç kız her zamanki kadar rahat değildi. Diken üstünde denilemezdi ancak kendini rahat hissetmiyordu. Genç adamın ona baktığını fark eder etmez başını hızla ona çevirdi. Genç adam gözlerini kıstığı için emin olamıyordu ancak boynuna baktığını sanıyordu. Sinir yavaşça kanına nüfuz ederken eli refleks olarak boynuna gitti. Boynunu yavaşça sıkıp elini masaya koydu. Genç adam bakışlarını çoktan başka yöne çevirmişti ve şüphelerinden kurtulmuştu. Kolye kıza aitti. Kolyeyi orada bırakmayıp aldığı için sevindi. Bu sevincin ne manaya geldiğini bilmiyordu. Belki kolye kızın umurunda bile olmayacaktı.

ZEHR'AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin