Bu sabah biraz geç kalkmıştım. Okulların açılmasına da az kaldığı için uykum her şeyden değerli geliyordu bana.
Aşağıya indiğimde kanepenin yanında, masanın üstünde bir not buldum. Babamdandı.
"Beni merak etme. Sabah önemli bir iş görüşmem var. Orada olacağım tatlım." Yazıyordu.
Bende mutfağa geçip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. O sırada telefonum çaldı. Arayan Edis idi.
"Günaydın sevgilim. Uyanık mıydın?"dedi.
Keyfim hemen yerine gelmişti."Evet. Şimdi uyandım."dedim.
"Daha kahvaltını yapmadıysan seni çok güzel bir yere götüreceğim."dedi.
"Bir şeyler yemedim. Ama ne gerek vardı şimdi. Zahmet olmasın sana?"dedim.
Aslında onunla birlikte olmayı çok istiyordum. Şu sıralar babam ,Edis'in babası derken canım çok sıkılmıştı."Ne zahmeti Rüya. Dışarıda ki ilk kahvaltımız olacak hem. Ne güzel işte."dedi. Ve gülüştük.
"Tamam o zaman yarım saate hazır olurum, ben."dedim. Ve biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattım.
Yukarı çıktım. Ve güzel olmaya gayret göstererek , şort ve üstüme de göbeğim açık kalacak şekilde gömleğimi giydim.
Giyinme işim tamamlanınca. Saçımı yaptım ve ardından hafif bir makyaj.
Hazır olunca aşağıya inip Edis'i beklemeye başladım.
Geldiğimiz yer ağaçlık, göl kenarı ve serin bir yerdi. Eylül ayına girdiğimiz için sararmış olan yapraklar birer birer dökülmüştü. Hafif ve tatlı rüzgar esiyordu. Tam çizilecek bir yerdi. Kartpostallık bir göl etrafıydı. Anlatılamayacak kadar hoşuma gitmişti.
"Edis. Ya bu-burası..."derken Edis kelimeleri ile benim cümlemi tamamladı.
"Burası mükemmel bir yer değil mi?"dedi.
"Evet evet."dedim hemen.
Gölün etrafındaki masalardan birine oturduk ve siparişimizi verdik.
Edis ile konuşmaya çalışıyordum. Fakat bugün,o çok durgun ve sakindi.
"Edis iyi misin? Seni biraz durgun gördüm."dedim.
Kendine gelircesine kafasını salladı ve dikeldi."Yo-yok. Iyiyim ben. Buranın güzelliği beni büyüledi ,ondandır."dedi.
"Dimi ya büyülenecek kadar güzel bir yer burası. Sen nereden biliyorsun böyle mükemmel yerleri?"dedim ve gülümsedim.
"Abimden öğrendim. Böyle yerleri gezmeyi seviyor, o. Bende ondan öğreniyorum. Senin de hoşuna gideceğini biliyordum."dedi.
"Düşünceli sevgilim benim. Çok çok seviyorum seni ben ya."dedim ve masanın üstündeki elini tuttum.
O ise söylediklerime karşı hiç bir cevap vermemişti.Kahvaltılıklarımız gelince beraber yemeye başladık. Yemek konusunda kendimi hep zorluyordum. Canım istemese bile yemem gerektiğini biliyordum.
Kahvaltımız bitince ağaçlık yolda yürümeye karar vermiştik.
Uzunca yürüdükten sonra piknik masalarından birine oturduk. Edis'in yüzünde yine çözemediğim bir ifade vardı.
"Seninle bir şey konuşmam gerek Rüya."dedi. Sabahtan beri bişeyler söylemek istiyormuş gibi bir hâli vardı zaten.
"Peki dinliyorum seni."dedim. Çok meraklanmıştım.