Sabah uyandığımda saatin geç olduğunu farkettim ve hemen yataktan kalkıp yüzümü yıkadım. Giyindikten sonra aşağıya indim. Kumsal muftakta kahvaltıyı hazırlıyordu.
"Uyuyan güzel de uyanmış."dedi ve güldü.
"Kusura bakmayın ya biraz fazla uyumuşum."dedim.
Özgün "Olsun Rüya'cım. Nasıl olsa Kumsal gibi bir aşçımız var."dedi ve gülüştük. O sırada Edis'in yanımızda olmadığını fark ettim.
"Edis nerede ? Yoksa o da benim gibi uyuyor mu."dedim ve kahkaha attım.
Kumsal "Dışarıda birisi ile konuşuyor."dedi.
"Tamam ,ben bir bakayım ona."dedim ve bahçeye çıktım. Edis hasır sandalyelerden birine oturmuş sitenin havuzunu izliyordu.
"Çok dalgın görünüyorsun."dedim ve yanına sandalye çekip, oturdum.
"Aaa..Rüya."dedi ve ekledi "Uyandın mı fıstık ?"dedi.
"Evet de sen iyi misin ? Bir tuhaf duruyorsun."dedim.
"Yo-yok seni bekliyordum , o ara canım sıkıldı ondandır."dedi.
"Tamam. Bende bişi oldu sanmıştım ,korktum."dedim.
"Ben yanındayken korkmanı istemiyorum. Ne olursa olsun. Anlaştık mı ?"dedi.
"Pekâlâ."dedim. Bana yaklaşarak yanağıma bir öpücük kondurdu ve "Günaydın demeyi unuttum fıstık."dedi ve ekledi "Günaydın sevgilim."dedi. Bu lafi beni her zamankisi gibi çok mutlu etmişti. Şimdiye kadar bana söylenen sözlerin etkisi üzerimde kalmazdı fakat Edis ne söylese aklıma hepsi kazınıyordu. Onu gerçekten seviyordum. O da beni seviyordu. Kısacası biz mutluyduk.