Beni Kurtar

418 42 7
                                    

Yine gece olmuştu . Yine şehre karanlık çökmüş , mahalleli çoluğunu çocuğunu eve almış , kapılarını kapatmıştı , gecenin karanlığına.

Elimdeki poşette bir ekmek , birazda süt vardı. Ağırlığıyla elimi acıtan bu akşam ki menüm bundan ibaretti. Aslında acıtması kütlesi yüzünden değildi, paylaşacağım kimsenin olmayışındandı. Hoş paylaşmak istesem onu bile anlatamayacaktım ya.

Karanlık sokaktan kulübem doğru ilerlerken bağrışma sesleri duydum. Sesler arttıkça korkumda artıyordu. Ard arda 3 el silah sesi duymam beni geçmişe götürmüş , korkularımı gün yüzüne çıkarmıştı. Belediyenin çöp toplama aracının bu sabah yine boşaltmayı unuttuğu çöp konteynırının ardına saklandım. Sesler gittikçe azalırken , merakla açılan pencereler birbir kapanmıştı. Böyle vurdumduymaz bir memleketti burası , hiç değişmezdi , tıpkı 10 sene önce olduğu gibi şimdide aynıydı.

Artık sesler gelmezken saklandığım yerden çıktım. Ürkek adımlarla demin silah seslerinin geldiği yere geldi. Orta yaşlı bir adam yerde kanlar içinde yatıyordu. Eğilip nabzını yokladığımda yaşadığını farkedip derin bir nefes aldım. Ambulansı arayamazdım telefonum yoktu, olsada derdimi anlatamazdım zaten . Etraftan da yardım istemeyezdim, el mahkum neresinden vurulduğuna bakmaya çalıştım. Kanlar sağ omuz bölgesinde yoğunlaşmıştı. Takım elbisesinin ceketini sıyırıp gömleğinin delinen yerine baktım. Kurşun omuzunu sıyırıp geçmişti. Şanslıydı ki onca kurşundan sadece bitanesi denk gelmiş oda alay edercesine sıyırıp geçmişti. '' Beni buradan götür.'' dedi gözlerini hafifçe aralayarak. Kafamı sallayıp kaldırmaya çalıştım. Tabiki başarısız oldum. Bu kadar kalıplı bir insanı bu bünyeyle kaldırmam mümkün değildi ki. Adam durumu farkedip bana yardımcı oldu. Yavaşça yerden kalkarken omuzunun altından girerek destek olmaya çalıştım.

Nihayet kulübeme geldiğimizde çabucak tahta yatağımın üzerine yatırdım adamı. Gömleğinin delinen yerini yırtarak elimdeki temiz havluyu bastırdım. Geçenlerde bakkal Hayri amcanın karısından gizli verdiği temiz çarçafı yırtıp adamın omzunu sardım. Rahat uyuyabilmesi içinde ağrı kesici verdim. Çok büyütülecek bir şey yoktu, sanırım korkudan bayılmıştı. Üzerini iyice örttüğümden emin olup sandelyeye oturdum.

Yardım isteyebilecğim kimsem yoktu. Mahalleli seneler öncesinde bana arkasını dönmüştü. Birtek mahallenin ihtiyar bakkalı Hayri amca vardı , onunda karısı bana yardım etmesine kızdığı için onada gidemezdim.

10 sene önce..

Uyuşturucu kaçakçısı Kemal , kız ticareti yapan karısı Suzan ve birşeyden habersiz kızları Hazan sobanın başında oturuyorlardı. Kemalle Suzan bir an önce bu şehirden ayrılmaları gerektiğini söyleyip plan yapıyorlardı. Hazansa neden birden bire buradan ayrılmak zorunda olduklarına anlam veremiyordu. Kemal kumar borcu yüzünden teslim etmesi gereken uyuşturucuları kaçırıp başka birine satmıştı. İşte bu yüzden Kumar borcu olduğu mafya ve uyuşturucuyu aldığı adam peşine düşmüşlerdi. Yaptıkları kötülükler ortya çıkmasın diye senelerce kimseyle görüşmemişlerdi. Ne var ki Bayraklı küçük yerdi ve herkes herşeyi biliyordu.

Aniden kırılan kapı ve ellerinde silahlı adamlar Kaçış planlarının ortasına girivermişti. Kemalle Suzan üzerlerine yağan kurşunlarla yere yığılırken Hazan duvarın dibine sinmiş minik elleriyle gözlerini kapatmıştı. Kızı zararsız bulan adamlar Kemalle Suzanın öldüğünden emin olup gitmişlerdi. Küçük kız adamların gitmesiyle beraber anne babasının cesedinin başına gitmiş hem ağlamış hem yardım istemişti . Annesiyle babasının ortasına giren Hazan onları uyandırabilecekmiş gibi kısılmaya duran sesiyle son kez bağırmıştı. '' Anne , baba kalkın ! ''

İşte bu feryadı Hazanın son sözleri olmuş, ondan sonrada hiç konuşmamıştı.

LâLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin