'' İmpossible , impossible enişte.''
'' Hamdi saçmalama Allah aşkına ne dediğinin farkında mısın sen ? Benim oğluşum daha ufacık ! ''
'' Ufacık oğluşun boyundan büyük işler çevirmeyi biliyor Nisa !''
'' Hamdi buna katiyyen müsaade edemem çıkar at aklından bu saçma fikri.''
'' Sen benim sözümün üstüne söz mü söylüyorsun Nisa ! Tek bir laf dahi duymak istemiyorum. Yarın sabah kızın tüm bilgileri kahvaltı masamda hazır olsun.'' deyip merdivenleri tırmanmaya başladı Hamdi Bey.
Nisa Hanım sıkıntıyla oturduğu koltuğa daha çok gömülürken Hazal olanlara inanamıyordu. Ne yalan söyleyeyim hiçte üzülmemiştim aksine içimin yağları erimişti. Sen misin bana çektiren Kerem Bey !
'' Hazalcım burası İngiltere değil ve Hamdi enişten bu konularda oldukça hassas lütfen teyzecim dikkatli ol ''
'' Soryy teyzoş ben düşünemedim.'' dedi üzüntüyle. Suçluluk duygusu nedir ben bilirim, onu şuan çok iyi anlıyor ve onun yerinde olmadığım için şükür ediyordum.
'' Şimdi ne olacak teyzoş , eniştem ciddi değildir değil mi ? Korkutmak için yapıyordur.''
'' Maalesef kuzum oldukça ciddi. Şimdilik yapacak birşey yok gibi görünüyor. Ben bu konuyla ilgileneyim , senin de odan hazır çıkıp istirahat et biraz.''
'' Peki teyze.''
'' Berrak yan odan Hazalın odası olacak, yardımcı ol.'' Başımla onaylayıp ayaklandım. Hazal hızlıca bir iki büyük adım atıp bana yetişti ve koluma girdi. Anlamlandıramadığım birşeyler mırıldanıyordu.
'' Rum bum bum bum rum bum bum bum rum bum bum bum man down.'' Anlamaz bakışlarımı yönelttiğimde '' Ben bir adam öldürdüm Berrak .'' dedi. Ben korkuyla bir iki adım gerilerken, dudakları hüzünlü bir şekilde kıvrıldı.
'' Kerem'in hayatını söndürdüm , o artık bir ölü . Offfff.'' yaptığı açıklamayla rahatlarken Kerem için üzülmemeye çalıştım. Fazlasıyla haketmişti salak. Hem zaten kızla birlikte olduğuna göre ona karşı boş değildir , gül gibi yuva kurarlar. Hem belki başka evde yaşarlar da bende her gün onu görmek zorunda kalmam. Keyfim giderek daha çok yerine gelirken Hazal'a karşı büyük bir sempati duydum.
******
Sabah erkenden kalkıp mutfağa indim. Nedense bugün mutluydum , sanki minik karıncalar midemden yemek borularıma kadar tırmanıyor sonra düşüp tekrar tırmanıyormuş gibiydi. Bir kıpır kıpırdım. Bu eve geldiğimden beri sanki insancıllaşıyordum. Üzülüyor, seviniyor, merak ediyor, heycanlanıyordum. Yıllarca tek başıma nötr bir hayat sürmektense tüm sıkıntılarına rağmen burada olmayı sevmiştim, seviyordum.
Yardımcılara katılıp beraber sofrayı hazırlamıştık. Kerem'in sıkıştırdığı kız hala benden kaçıyordu. Eskiden buna kızıyor olsam da şimdi komiğime gidiyordu. Sanki kaçmasa birşey diyebilecek ya da birine anlatabilecekmişim gibi.
Hamdi Bey ve Kerem hariç hepimiz masada ki yerlerimizi almıştık. Beş karış suratla Hamdi Bey merdivenlerden inip yarım ağızla '' günaydın'' demiş Hazal ve Nisa Hanımda aynı şekilde karşılık vermişti. Her ne kadar onların aksine neşeli olsamda ortamdaki ambiyansı bozmayıp yüzümü asıvermiştim.
'' Nisa dediğimi yaptın umarım.'' dedi sert bir şekilde Hamdi Bey. Nisa Hanım da cevap vermeyerek elinin altında ki mavi dosyayı Hamdi Beyin önüne doğru uzattı. Dosyayı alan Hamdi Bey sayfaları açıp göz attı. Yeterince sıkkın değilmiş gibi sayfaları çevirdikçe daha da suratsızlaşıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LâL
Ficção AdolescenteBeni bir sessizliğim anlar , birde dökülmeyi bekleyen sözlerim.