" Ve bacakların. " deyip bacaklarıma getirdi elini. Geceliğimi sıyırıp elinin değmediği yer kalmasın istercesine yavaş yavaş ve acıtarak sıkıyordu. Gözyaşlarım bu sefer akmıştı işte. Daha bir kaç hafta öncesinde beni tecavüzden kurtaran adam şimdi kendi dokunuyordu tenime.
Vücudum karıncalanmaya başlamıştı artık. Her bir hücremin uyuştuğunu hissediyordum. Keremse ıslak öpücüklerini boynuma bırakıyordu. Ne bağırabiliyor ne de hareket edebiliyordum. Vücudumun kirlenmesini göz yaşlarımla izliyordum sadece. İç çamaşırımı sıyırırken ellerim serbest kaldı. Göz ucuyla etrafı taradım. Komidinin üzerindeki vazoya ilişti gözlerim, şuan için tek kurtarıcım oydu. Kerem iç çamaşırımı ayaklarımdan geçirirken hızla doğrulup vazoyu aldım ve Kerem'in kafasına geçirdim tüm gücümle. Kanlar içinde yere yığılırken kapıya koşup odadan çıktım. Kerem'in inlemeleri kalmıştı ardımda.
Ne yapacağımı bilmez halde merdivenlerden indim. Üzerimde gecelik vardı sadece bu şekilde dışarı çıkamazdım ama evde de biri görebilirdi. Evin içinde bir o tarafa bir bu tarafa koşuyordum bişeyler yapmam lazımdı. Odama dönemezdim, dışarı çıkamazdım evde de bu şekilde duramazdım. Olduğum yere çöktüm, dizlerim taşımıyordu artık beni. Ellerimi saçlarıma götürüp sıktım , canım yandıkça rahatlıyordum. Daha çok sıktım ve daha daha çok.
'' Berrak ? '' Nisa Hanımın sesiydi bu. Yutkunup kafamı kaldırdım.
'' Aman Tanrım ne oldu sana böyle ? '' deyip yanıma koştu. Ellerinin arasına aldı yüzümü sağa sola çevirip kontrol etti. Kendimi tutamayıp ağlamaya başladım, içimde kopan fırtınaları yansıtamasam da gözyaşlarım çektiğim acıyı belli edercesine sicim gibi dökülüyordu yanaklarımdan.
'' Şişşt tamam geçti geçti.'' deyip bana sarıldı ve saçlarımdan öptü. Nisa Hanımın bu sevgi dolu kucağı acımı hafifletmişti. Acımı dindirmese de iyi gelmişti. Oğluna yaptığımı öğrenince beni kovmaktan beter edecekti biliyordum ama şimdi iyiydim işte. Oğlu derken Kerem ne olmuştu. Resmen kafasına vazoyu geçirip kaçmıştım. Birşey olmuş olabilir miydi ? Ya öldüyse.
Nisa Hanımın kolları arasından ayrılıp ayağa kalktım. Nisa Hanım şaşkınca bana bakıyordu. Elimi uzattım tutması için. Ellerimiz birleştiğinde onu merdivenlerden çıkarıp odama doğru götürdüm. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
'' Kerem ! oğlum. '' deyip içeri koştu. İçeri bakmaya cesaret edemiyordum. Nisa Hanım beni lime lime edecekti ondan korkmuyordum ama Hamdi Bey'in yüzüne nasıl bakacaktım ?
'' Berrak havlu, hemen.'' Nisa Hanımın seslenmesiyle banyoya koşup temiz havlulardan kapıp yanlarına gittim. Kerem sabit bir noktaya odaklanmıştı. Üstü başı ve yüzü kanlar içindeydi ama onun pek umurunda gibi durmuyordu.
Nisa Hanım havluyu Kerem'in kafasına tampon yapıyordu.
'' Berrak ecza dolabından tentürdiyotu, pamuğu ve sargı bezini getir, salonda da telefonum var onuda al. Dediklerini alıp tekrar yanlarına gittim. Nisa Hanım pansumanı bitirip oğluna sarıldı.
'' Yardım et de odasına götürelim.'' Kerem'e dokunmak mı ? Fikri bile beni öldürüyorken gerçekten ona tekrar dokunabilir miydim?
'' Hadisene Berrak.'' Nisa Hanımın bağırmasıyla Kerem'in koltuk altına girdim. Midem bunu kaldıramayacaktı. Kusma isteğimi bastırmaya çalışırken Kerem'in odasına gelmiştik. Gece mavisi pike serili olan çift kişilik yatağı el sürülmemiş bir şekilde duruyordu. Öküz içip içip direkt benim odama gelmişti anlaşılan.
Nisa Hanım aile doktorlarını arayıp gelmesini istedi. Telefonda Hamdi Beyin haberi olmamasını rica etti. Anlaşılan Nisa Hanım da benim gibi gizli kalması taraftarıydı. Bu bir yandan iyiydi fakat bir yandan da kötü olacaktı benim için Kerem Nisa Hanıma kafasını o hale getirdiğini anlatacak , Nisa Hanım da hayatı burnumdan getirecekti. Herşeyden habersiz Hamdi Bey de beni koruyamayacaktı.