Evett geri geldim arkadaşlar. Verdiğim arada gerek yorum yapıp gerek mesaj atıp bana destek olan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Bölüm kısa oldu ama sık sık bölüm yayınlayıp arayı kapatacağım inşallah. Keyifli okumalar LÂL severler :)
'' Şişşt ağlama.'' deyip sarıldı Hamdi Bey. Yine babalığını konuşturmuştu.
Sıcacık kolları ürkek bedeni mi sararken içimi huzur kaplıyordu. Bedenime sardığı kolları sırtımı sıvazlarken saçlarıma minik öpücükler konduruyordu. Ben hiç bir zaman onun kızı olamayacaktım ama o benim ölene dek şevkat timsali babam olarak kalacaktı. Bu eve geldiğimden beri birçok sıkıntı çekmiştim evet , fakat Hamdi Beyin bu sıcak kolları senelerdir ihtiyacım olan şeyi, huzuru veriyordu. Buda bana yetiyordu zaten.
'' Annem ve babam ben çok küçükken trafik kazasında vefat ettiler. Bakacak kimsem olmadığından yetimhanede büyüdüm. Annem ve babamı özlüyordum , sürekli ağlayıp kimseyle konuşmuyordum. Birgün yurt müdürümüz ağlarken yanıma geldi. Bana sımsıkı sarılıp benimle birlikte ağladı. Ve bana çektiğim acıyı anladığını , asla babam olamayacağını ama onun eksikliğini aratmayacağına dair söz verdi. Geçen seneye kadar da sözünü tuttu. Okumama da yardım etti, işimi kurmama da, evlenememe de. Geçen sene kalp yetmezliğinden vefat etti kollarımda.
Seni anlıyorum küçüğüm, geç karşıma çıktın ama bundan sonra yanındayım. Baban olamam ama eksikliğini hissettirmemeye çalışacağıma söz veriyorum. '' deyip daha sıkı sarıldı. İkimizde ağlıyorduk şimdi. Ona eski günlerini hatırlatıp üzdüğüm için kendime kızıyordum ama aynı kaderi paylaşmış olmamızdan dolayı da durumu komik buluyordum. Hatta o kadar komikti ki aralanmak için zorlanan dudaklarımı serbest bırakarak kahkahalarla gülmeye başladım. Şu durumda gülmemeliydim ama kendimi tutamıyordum. Dehşet içinde bana bakan Hamdi Bey gözyaşlarını silip birkaç dakika beni izledi. Sonra anlamlandıramadığım şekilde oda kahkahalar atmaya başladı. Hadi ben delirdim de Hamdi Beye ne oluyor. Onunda psikolojisini mi bozdum acaba? Şimdi de içimi bir hüzün kapladı işte!
******
Aradan geçen bir hafta sonra açılan yaralarım bedenende ruhende kapanmaya başlamıştı. Monoton hayatımıza geri dönerken , dil eğitimimin üzerine psikolojik yardım da eklenince yoğun bir tempo içersine girmiştim.
Hamdi Bey üzerime titriyor, Kerem zamanının çoğunu dışarıda geçirip bana büyük bir iyilik yapıyor, Nisa Hanım laf sokmamasına karşın eskisinden daha soğuk davranıyordu. Göz göze geldiğimizde bakışlarında ki soğukluk tüm vucudumu titretiyor, kendimi suçlu hissettiriyordu.
Bugün Nisa Hanımın İngiltereden yeğeni geliyordu. Üniversiteyi burada okuyacaktı ve dört sene burada kalacaktı. Belki o geldiğinde tüm ilgi ona odaklanırdı ve bende biraz olsun rahatlardım.
İsminin Hazal olduğu ve psikoloji okuyacağı haricinde hakkında hiç bir bilgim yoktu. Nisa Hanım gibi benimde gözüm kapıda heyecanla bekliyordum. Bu evde benden başka kızın olması düşüncesi içimi kıpır kıpır ediyordu.
Nihayet zil çalmış ve tüm ev ahalisi kapıya dikilmişti. Kapı açılır açılmaz içeri giren kız gözlerim yuvalarından çıkmasına neden olmuştu.
'' Helloooo.'' diye içeri giren bu kız Nisa Hanımın yeğeni olmak için oldukça... oldukça.... yani oldukça ilginç kelimesini kullanmak daha doğru olur sanırım. Beline kadar uzanan toz pembe saçları , kulağının kıkırdağına kadar sıralanan küperleri, dudağında ki piercingi, sadece mahrem bölgesini kapacak uzunluktaki dar deri şortu, diz kapağından bir karış yukarıda ki çizmeleriyle Nisa Hanımın yeğeni olamayacak kadar egzantrikti. Bu kız kesinlikle matmazel Nisa Hanımın yeğeni olamazdı, büyük ihtimal yanlış alarmdı.
Nisa Hanım'ın '' Hazal'ım '' diyerek kıza sarılması kurduğum hipotezi yıkmış benimde hayallerimi yerle bir etmişti. Tamamen farklı tarzlarımızla birbrimizle anlaşmamız mümkün değildi. Tek tek herkese sarılan Hazal bana geldiğinde bir durup baktı.
'' Sende Berrak olmalısın.'' dedi. Kafamı onaylamak için salladım.
'' Oh my god! Very good , very good.'' diyerek çok az bi nefes alma payı bırakıp sıkıca sarıldı.
'' Teyze, enişte Berraktan bahsederken bu kadar güzel olduğunu söylememiştiniz.'' dediğinde utançla başımı eğdim.
Karşılama faslı bitip salona geçtik. Birkaç özlem kelimesinden sonra Hazal yardımcımıza valizini getirtti.
'' Eniştecim bu sana .'' diyerek valizinden çıkarttığı pipoyu Hamdi Beye verdi.
'' Ne zahmet ettin kızım teşekkürler.'' deyip aldı hediyesini.
'' Teyzecim bu da sana.'' deyip ben pahallıyım çok pahallıyım diyen bir şalı uzattı. Nisa Hanım çizgisini bozmayarak gülümseyip gözleriyle teşekkür etti.
'' Rabbitcik bu da temsili sen , al bakalım.'' deyip elinde tuttuğu tavşanı Kerem'e verdi. Kerem renkten renge girerken tüm kahkahamı istemsizce salıverdim. Tüm gözler bana çevrilirken Kerem'in kızgın bakışları beni ezdi. Hemen gözlerimi Hazala çevirdim.
'' Aloo ne öyle bakıyorsun kıza angry rabbit deyip Kerem'in yanağından makas aldı.
'' Hazal on yaşında değiliz artık ha ne dersin ?''
'' Berrakcım rabbit tavşan demek , Kerem'in küçükken...''
'' Tamam Hazal sus tamam.'' diyerek sözünü kesti. Zafer elde etmişçesine kaşlarını kaldırıp gülümsedi Hazal. Ne olup bittiğini anlamasam da şımarık veledimizin bu hali beni oldukça mutlu etmişti. İçimden bir ses ileride bizi oldukça eğlenceli günlerin beklediğini söylüyordu.
'' Berrakcım bu da senin .'' Şaşkınlıkla kaşlarım havaya kalkarken Hazal yanıma gelip elindeki dikdörtgen kutuyu bana uzattı. Onun bu nazik hareketiyle , ön yargımdan dolayı utandım. Elimdeki kutuyu açmamla kapatmam bir olmuştu. Hamdi Bey ve Nisa Hanım görmemezlikten gelirken Kerem kahkahalarla gülüyordu kutunun içindeki iç çamaşırlarına. Ben şekilden şekile girerken Hazal anlamazca baktı yüzüme.
'' Ne oldu beğenmedin mi yoksa?'' Utançla tebessüm edip , gözlerimi kırpıştırdım.
'' Ha sen utandın. Aman canım ya sene olmuş 2015 aşın artık bunları yahu. İngilterede millet sokak ortasında sevişiyor.''
Hazalın yaptığı açıklama daha çok utanmama sebep olurken Hamdi Bey kravatıyla oynayıp gevşetti Keremse kahkaha atmaktan kıpkırmızı kesildi.
'' Ne gülüyorsun Kerem en yakın arkadaşınla iş pişirdiğine göre sen çoktan aşmışsın bunları.'' Kerem'in kahkahaları son bulurken Nisa Hanım'ın gözleri faltaşı gibi açıldı.
'' Ne? Ne dedin sen? Kimle ne yapmış? '' İki elini yanaklarına götürüp karşısında cinayet etlenmiş gibi bir ruh haline büründü Nisa Hanım.
'' Yoksa Asudeyle mi, aman yarabbim.''
'' Yok teyzecim Sedayla.'' Kerem sıvışma vaktinin geldiğini anlamış olacak ki yerinden kalkıp hızlı adımlarla kapıya yöneldi.
'' Kerem gel lan buraya , pezevenk herif.'' diye kükrese de Hamdi Bey arkasından Kerem'in kaçmasına mani olamadı.
'' İtoğlu it , bi gelsin eve edecem çarkına onun. Onun bunun kızının namusuna dokunmak neymiş göstericem ona ben. ''
'' Enişte abartma lütfen, korunuyorlarsa sıkıntı yok.'' diyen Hazal'a hayretler içinde döndü tüm gözler. Hazal ise olan biteni anlayamamış gibi tuhaf tuhaf bakıyordu. Hamdi Bey Hazal'ı duymazdan gelip Nisa Hanım'a döndü.
'' Nisa kimmiş bu kız, kimin kızıymış öğren ailesiyle konuşup gerekeni yapalım. Madem yemiş bir halt temizlemek bize düşer! ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LâL
Подростковая литератураBeni bir sessizliğim anlar , birde dökülmeyi bekleyen sözlerim.