Elimde bana yazılıp yazılmadığını bile bilmediğim bir notu sürekli okuyarak eve gittim; fakat unuttuğum bir şey vardı: Ev anahtarını Yağız bana vermemişti ve şu an anahtar ondaydı. Çilingiri aramak için telefonumu çıkardım. Şansımı sikiyim şarjım bitmiş. Pff ne yapacağım şimdi!
Gerisin geri sokağa indim. Apartmanın hemen yanındaki butiğe girdim. Merve ablaya durumu anlattım. Merve abla önce anlamadı ve yeni sezon ürünlerini göstermeye başladı. Sonunda sustu da baştan anlattım. Daha sonra aklına çilingir çağırmak değil Yağız'ın dedikodusunu yapmak geldi. Ben de kaptırdım, yaklaşık bir saat yok Yağız böyle yok Yağız şöyle diye konuştuk. Sonra Merve abladan çilingir çağırmasını rica ettim. On dakikaya geldi.
Çilingir, ben, Merve abla bindik asansöre.
"Anahtarınızı mı kaybettiniz?"
Ayy ne desem ki ya? Şimdi erkek arkadaşımda desem inandırıcı olmaz ve şüphe çeker.
"Evet. Düşürmüşümdür herhalde."
"Merak etmeyin anahtarını tek kaybeden siz değilsiniz, çoğu ev beni bunun için çağırıyor."
Ne denebilir ki? Bunu bir çocuğa anlatır gibi anlatması bence hiç hoş değil. Sadece gülümsedim.Bizim kata geldik. Önde ben, ortada çilingir, en arkada da Merve abla kapının önüne yürüdük. Bizim kapıyı göstermemle çilingirin eline ne olduğunu bilmediğim ve hiç de merak etmediğim aletleri alması bir oldu.
Çilingir kapıyla uğraşırken Merve abla yan komşumuzun bütün dedikodularını anlattı. Çok da aklımda kalmadı ama sanırım kadının bir sevgilisi varmış. Çok safmış ve bu kadın da bunu sadece yakışıklı diye bir yere giderken koluna takıp her gece başkasıylaymış. Sanırım sevgilisine de her seferinde hastanede nöbetim var diye yalan söylüyormuş. Halbuki bırak nöbeti, kadın hastanede bile çalışmıyormuş. Böyle bir şeyler işte, tamamını bile hatırlamıyorum.
Neyse, sonunda kapı açıldı ve açılmasıyla şok geçirmem bir oldu. Ev darmadağınıktı. Kitaplıktaki tüm kitaplarım düşmüş, süsler, çerçeveler yerde kırılmış halde duruyor.
Ben ağzım açık bakakalmışken çilingir:
"Elli türk lirası abla" dedi
"Tamam, bir saniye."
Cüzdanıma baktım, elli lira çıkmadı. Evde var, evden alacağım dedim. Girdim içeri. Kasayı açtım ve "OHA" paralar yok, altınlar yok, sadece özel dosyalar var!
Hırsız mı girdi içeri?! Ya Yağız'ı öldürüp tüm parasını alıp anahtarın açtığı kapı yani bizim kapıyı bulup onlar girdiyse! Ee, bilgisayar yerinde, televizyon burada.
Yoksa! Hayır ya değildir! Ayağa kalktım ama dengede duramadım yatağa oturdum. Popoma batan şey nedir ya? Elime almamla bağırmam bir oldu. Bu bir sütyendi ve kesinlikle benim değildi! Allah kahretsin seni Yağız beni aldattığın yetmedi bir de paramı çalıp terk mi ettin beni!
"Abla ücret?"
Ne yapacağım şimdi! Para yok!
"Geliyorum."
Kapıya gittim ve Merve abladan borç istedim. Dükkânda varmış. Bindik asansöre.
Merve abla fısıldayarak:
"Ne oldu kız? Paran mı yok?"
"Ay sorma Merve abla anlatırım birazdan inanamayacaksın olanlara."
"Hiiiii! Ne oldu çabuk anlat"
"Tamam anlatacağım Merve abla."
Asansör zemin kata geldi. Merve abla koştura koştura indi. Hemen dükkana girip parayı getirdi. Sonra da oturttu beni karşısına.
"Ne oldu bakalım düzgünce anlat."
"Merve abla.."
"Hadi kız anlat"
"Merve abla, Yağız.."
"Ay delirtme insanı Arya!"
"Galiba Yağız beni aldatmış ve tüm paramı çalıp kaçmış."
"NE! Vay namussuz pislik! Şerrefffsiiiz! Anlamıştım zaten bir dolaplar çevirdiğini!"
"Ya Merve abla acaba yanlış mı anladım?"
"Kız sen nasıl karar verdin bunun seni aldattığına?"
"Yatakta benim olmayan bir sütyen gördüm."
"ÖKÜZ! Aldatıyorsun bari bir otele git! Hadi eve getirdin bari... Ne diyorum ben!? O seni aldattıysa önümüzde iki soru var bebeğim: 1. Kimle aldattı? 2. Şu anda nerede?
"Valla şu anda nerede olduğunu bilmiyorum."
"Kaçtı mı yani!"
Merve ablaya dün gece olan her şeyi anlattım, nota çok şaşırdı ve içgüdüleri onun bana yazıldığını söylüyormuş, Yağız için ise söylemeye dilim varmasa da bizim kızlardan biriyle bir ilişki yaşıyor olabileceğini söyledi.
Kafamda sorular yukarı çıktım, kapıyı da açık bırakmışız iyi mi? Ya hırsız gelseydi! Gerçi gelse de ne bulacak ki? O şıllığın sütyenini mi alacak!? Off off...
Telefonumu şarja taktım ve televizyonu açtım. Kanalları geziyorum geziyorum ama güzel bir şeyler yok! Bari film izleyeyim dedim seçtim şöyle bol ağlanabilecek dram içeren bir film, bir koşu mısır da patlattım. FİLM KEYFİ! Ben de film keyfi meyfi diyorum ama acaba ne zaman paraların çalınması ve bunun Yağız tarafından yapılmış olması gerçekten kafama vuracak ve kriz geçireceğim?
Filmi başlattım. Daha ilk sahnesinde ben nasıl ağlamaya başladım anlatamam! Krizler geçirdim, ondan sonra mısırları ağzıma tıktım, yastıkları yumrukladım...
Filmin ilk sahnesinde olan olay da şu bu arada: Bir anne var, kızını odaya kilitlemiş. Kız bağırıyor bağırıyor kadın açmıyor. Kadın sürekli küfürler falan ediyor. En sonunda kız çantasını yapıp pencereden atlayarak evden kaçıyor.
Olay bu yani. Normalde olsa gülmekten yarılacağım filmde şimdi ağlama krizi geçirdim.
Filmi durdum ve gidip telefonum şarj olmuş mu ona bakıyım dedim. OHA OHA OHA OHA OHA "7 Cevapsız arama: Yağızım. 10 yeni mesaj: Yağızım. 1 Cevapsız arama: Bilinmeyen numara"
Hemen Yağız'ı geri aramam lazım. Önce mesajlarına bakayım da. Off telefon kastı. Varya şu telefonların en önemli zamanlarda kasma huyundan nefret ediyorum.
Ben telefona saydırırken kapı çaldı, biraz geç açtım ve kapıda kimse yoktu. Sadece yere bırakılmış kırmızı bir gül ve bir not:
"Her şeyini yavaş yavaş kaybedeceksin..."Bu bölümün de sonuna geldik. Umarım hikayeyi beğenmişsinizdir. Yorumlarınıza göre bazı şeyleri düzeltmeye çalışıyorum. Düzeltmemi istediğiniz bir şey ya da fikriniz varsa lütfen yoruma yazın. Tabii beğenirseniz ve beğendiğinizi dile getirirseniz çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler. Votelarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum, hepinizi kocamaaan öpüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMUR
RomanceBen Arya. Hayatım yoluna giriyor gibiydi. Güzel bir işim, daha yeni aynı evde yaşamaya başladığım yakışıklı bir sevgilim vardı. Gerçekten çok seviyordum onu. Aslında ne kadar da körmüşüm... Gözümün önünde olanları göremiyormuşum. Koca bir yalanda...