Tekrar merhaba arkadaşlar! Hikayenin 5. Bölümü ile karşınızdayım. Merak ediliyordu kaç zamandır, ben de artık koymak istedim. Multimedyadaki fotoğraf "Arya". Bundan sonra her bölümde başka bir karakterin fotoğrafını koyacağım. Tabii ki kitap karakterlerini zihninizde canlandırmanız daha güzel. Sadece temsili olarak koydum. Siz zihninizde canlandırdığınız karakterleri düşünerek okuyabilirsiniz. Şarkının ise neden bu şarkı olduğunu okurken anlayacaksınız. Dinlemek istersiniz diye koydum. Daha uzatmadan, iyi okumalar size :)
Uyandığımda bir ormandaydım. Tüm bedenim uyuşmuş gibiyidi. Yanımdaki ağaca tutunarak doğruldum. Bir taraftan nasıl buraya geldiğimi düşünüyor, bir taraftan da etrafıma bakınıyordum. Ağaçlar ve kuş seslerinden başka bir şey yoktu. Ayağa kalkmak için ağaca tutunmamla, abartmıyorum, elim kadar büyük olan böceği, daha doğrusu uçan o siyah sineği görmem bir oldu. Artık nasıl güç bulduysam jet hızıyla kalktığım gibi koşmaya başladım. Nereye koştuğumu da bilmiyorumdum işin kötüsü.
Nefesim yettiğince koştum. Artık gücüm kalmayınca durdum. Neden buraya geldim? Nasıl geldim? Kim getirdi? Maskeli adam kimdi? Benden kim ne istiyor? Şu anda neredeyim? Diye düşüncelere boğulmuşken telefonumun çaldığını duydum. Hiç aklıma gelmemişti telefonum.
Damla Arıyor...
"Alo"
"Abla seni bekliyoruz! Söz vermiştin."
"Şu an hiç tartışacak durumda değilim. Nerede olduğumu da bilmiyorum. Kaçırıldım. Korkmayın ama tamam mı? Konum atıcam. Beni alın."
"KAÇIRILDIN MI!?"
"Sakin ol Damla. Şu anda iyiyim. Beni burdan almanız lazım."
"Tamam hemen konum at, geliyoruz."
"Tamam."Telefonu kapattığım gibi konum attım. Daha sonra ise belki ormandan çıkıp otoyolu bulurum diye yürümeye başladım. Her taraf böcek doluydu. Ağaçlar birbirine o kadar benziyordu ki bazen geri mi ileri mi yürüdüm bilemiyordum. Biraz sonra telefonum tekrar çaldı. Acaba Damla geldi de beni bulamadı mı?
Yağız Arıyor...
Tabii ki açmadım. Zaten ne konuşmak istiyordum ne de açacak durumda değildim. Damla nerede kaldı diye düşünürken telefonum çalmaya başladı.
Damla Arıyor...
"Alo? Damla nerdesin?"
"Ben geldim ama seni bulamıyorum."
"Ormanın içindeyim ben."
"Tamam geli.."
Şanssızlığın bu kadarı işte! Şarjım da bitti! Off ne yapacağım şimdi! Bari ormandan çıkayım da bir arabadan yardım isterim diye yürümeye başladım. Hava kararmaya başlamıştı. Artık Damla'dan da umudumu kesmiştim. Ne yapacağımı, ne düşüneceğimi, nereye gideceğimi bilmiyordum. Biraz daha yürüdükten sonra, ileride geçen arabaları görmeye başladım. Evet! İşte bulmuştum. Hemen oraya doğru gittim ve bir sonraki geçecek arabayı durdurmak üzere beklemeye başladım.
Galiba buradan araba geçmeyecek derken uzaktan iki tane far ışığı gördüm. Oley! Araba geliyor. Hemen elimle dur işareti yaptım ve beni görmesini sağlamak için diğer elimi de salladım. Çabalarım işe yaramış olacak ki araba yavaşlamaya başladı ve tam önümde durdu.
Hemen arabaya yaklaştım.
"Durduğunuz için çok teşekkür ederim."
"Rica ederim. Sorun nedir?"
"Burada kayboldum daha doğrusu kendimi burada buldum ve eve dönmem lazım."
"Anlamadım. Kendinizi burada mı buldunuz?"
Söylerken alaycı bir tavrı vardı.
"Evet burada buldum. Siz bana ya..."
"O zaman sizi evinize götürmemde bir sakınca olmaz, değil mi?"
İçimden umarım yanlış bir karar vermiyorumdur dedim ve arabaya bindim.
"Tanışamadık bu arada. Ben Emir."
Emir'e şöyle bir baktım da yakışıklıydı.
"Arya."
"Memnun oldum."
"Ben de."
-Sessizlik.-
"Ne tarz müziklerden hoşlanırsın?"
"Belirli bir tarz yok aslında."
"Pop'a ne dersin?"
"Güzel."
"O zaman şarkı geliyorrrr."
Nedense dilim tutukluk yapıyor, çok kısa cevaplar veriyordum. Bir yabancının arabasında olduğum için pek anormal sayılmaz değil mi?
Emir, Otilia-Bilionera şarkısını açtı. Bu şarkıyı severim ama şu an hiç kaldıracak halde değilim. Kapat desemde sanki arabanın sahibi benmişim gibi davranıyor olmak istemiyorum. Belki araba kullanırken böyle motive oluyordur.
"Ne oldu? Şarkıyı beğenmedin mi?"
"Aslında şu anda hiç şarkı dinleyecek halim yok."
"Baştan söylesene."
Şarkıyı kapattı.
"Sen kendimi ormanda buldum demiştin. Hala anlam veremiyorum. Anlatmak ister misin?"
"Bak, ormana nasıl geldiğimi bilmiyorum. En son hatırladığım bir depoda ellerim ve ayaklarım bağlı, bir sandalyede oturuyordum. Sonra maskeli bir adam geldi ve arasını hatırlamıyorum."
"Kaçırıldın yani! İyi misin?! Kimin kaçırdığına dair bir fikrin var mı? Polisi aramak ister misin?"
"İyiyim. Kimin kaçırdığını bilmiyorum ama merak etme yarın polise gideceğim. Birini aramak için telefonunu kullanabilir miyim?"
"Tabii al. Sen neden bu kadar sakinsin?"
"İnan bilmiyorum."
"Pekala. Telefonum arka koltukta."
"Teşekkürler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMUR
RomanceBen Arya. Hayatım yoluna giriyor gibiydi. Güzel bir işim, daha yeni aynı evde yaşamaya başladığım yakışıklı bir sevgilim vardı. Gerçekten çok seviyordum onu. Aslında ne kadar da körmüşüm... Gözümün önünde olanları göremiyormuşum. Koca bir yalanda...