Yepyeni ve heyecan dolu bir bölümle karşınızdayım. Bu bölüm diğer bölümlere göre yazma stilini biraz değiştirdim. Konuşmaları kalın stilde yazmayacağım artık. Umuyorum ki hikayeden memnunsunuzdur.
Biliyorsunuz ki bayram geldi. Buradan hepinizin bayramını kutluyorum :) Bölümün biraz geç gelmesinin nedeni de bu aslında.
Multimedyada Damla karakterinin resmi var. Hayalinizideki Damla bu değilse değiştirmeyin. Bu her karakter için geçerli. Her zamanki gibi sizi güzel bir şarkı bekliyor. Dinlemenizi tavsiye ederim. Bölümün içinde adı geçen bir şarkıyı koydum. Keyifle okumanız dileğiyle...
Emir telefonda bir şeyler söylüyordu. Her şey kulağıma uğultu gibi geliyordu. Telefonu kapattım. Beni daha görmemişlerdi. Hızla çıkıp gittim. Kabus olabilir miydi? Yağız ve Damla... Hayır hayır, bu olamaz! Bir yanlışlık var! Hayır ya! Allah kahretsin!
Her şey sanki rüyaymış gibi taksiye bindim. Eve gittim. Ablam sürekli bir şeyler söylüyor bense sadece bakıyordum. Ne ağlıyordum, ne bağırıyordum ne de anlatıyordum olanları. Ablam onu dinlemediğimi farketti ve yatak odamın kapısını kapatıp beni yalnız bıraktı. Çaresizliğin verdiği acı içinde uyudum.
-
Baş ucumdaki telefonun çaldığını duyarak uyandım.
05** *** ** ** Arıyor...
Bu Emir'in numarasıydı. Konuşacak halim var mıydı? Hayır yoktu. Aynı zamanda telefonu da açmak istiyordum.
Telefonu açmak isteyen tarafım baskım geldi ve açtım."Günaydın." Dedim yarı uykulu bir sesle.
"Günaydın. Dün öylece yüzüme kapattın. Önemli bir şey yok değil mi? Merak ettim seni. Kaçırıldın zannettim bir ara." Alaycı bir tavırla söyledikten sonra güldü.
Güldüm. Beni merak etmesi, birinin benim için endişelenmesi güzel bir duyguydu. Sanırım Emir'i görmek iyi olabilirdi. Sonuçta o beni ıssız ormandan kurtaran bir kahraman. Tamam kahraman fazla oldu ama önemli biri işte gelmeyin üstüme Allah Allah!
"Kaçırılsam büyük ihtimalle bu telefonu açan kişi senden fidye isterdi, o yüzden rahat ol." Dedim gülerek.
"Komiksin."
"Çok da komik şeyler yaşamıyorum ne yazık ki."
"Ne oldu?" Endişelenmişti. Sesinden anlaşılıyordu.
"Bugün müsait misin? Buluşalım."
"Olur. Umarım kötü bir şey yoktur."
"Anlatınca kötü olup olmadığına sen karar ver istersen."
"Sanırım kötü."
Bir anda aklıma Gülden ile Yağız olayı geldi. Acaba Emir'e anlatmalı mıydım? Neyse bakalım. Yeri gelirse anlatırım.
"Neyse, nerede buluşuyoruz?"
"Evinin adresini at, geleyim alayım. Ne dersin?" Kendinden emindi söylerken.
"Süper olur. Bekliyorum." Dedim. Bekliyorum demiştim ama hala yataktan kalkmamıştım.
"Arya kazadan sonra iyisin değil mi?"
"Ya hasar yok zaten. Merak etme yani. Grip olmuşum say."
"Sen öyle diyorsan."
"Evet diyorum. Hadi görüşürüz. Hazırlanacağım daha." Dedim. Daha hazırlanmadığımı bilmesi lazımdı ki hemen atlayıp gelmesin.
"Tamam görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapattıktan sonra dün olanlar aklıma geldi. İçimde acıdan çok intikam ateşi vardı. Hiç düşünmediğim kadar kötü intikam planları düşünüyordum. Yanlış anlamayın, şiddet içerikli değil ama o ikisinin suratına tokat gibi inecek planlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMUR
RomanceBen Arya. Hayatım yoluna giriyor gibiydi. Güzel bir işim, daha yeni aynı evde yaşamaya başladığım yakışıklı bir sevgilim vardı. Gerçekten çok seviyordum onu. Aslında ne kadar da körmüşüm... Gözümün önünde olanları göremiyormuşum. Koca bir yalanda...