Gözlerimi kendi yatağımda açmamla ufak çaplı bir şok yaşadım. Üstelik çıplak değildim hatta kriz de geçmişti.
Bir an tüm bu yaşadıklarımın rüyadan ibaret olduğunu düşündüm. Ama burnuma dolan nane ve sigara kokularının karışımı olan bir zamanlar içime çekmeye doyamadığım erkeksi kokuyla bu düşüncemden sıyrıldım. Henüz bakmaya cesaret edemesem de Sek'in odada olduğunu biliyordum. Hayal veya rüya değildi.
'' İyi misin güzelim? ''
Sesini duymamla gözlerimi sımsıkı kapattım. Bir anda aklıma son bir yılda yaşadıklarım sırasıyla hücum etti. Uyanmam, Sek'in gittiği fark etmem, sinir krizlerim, ağlamalarım, alkol komaları, yoksunluk krizleri, seksler, fahişe olmam...
Sinirle ayağa fırladım. Bana bunu yaşatmaya hakkı yoktu. Tüm bu olanlardan sonra geri dönüp hiçbir şey olmamış gibi tekrar hayatıma giremezdi.
'' Siktir git. ''
Gözlerinin içine bakarak söylediğim bu cümle onu baya şaşırtmıştı. Her zaman ki gibi dağınık duran siyah saçları, kaşında ki piercingi, küçülmüş gözbebekleriyle iyice belirginleşen mavi gözleri ve sol koluyla omzunun tamamını kaplayan dövmesiyle aynı Sek'ti. O hala aynıydı ama değişen bir şey vardı; benim duygularım.
Artık ona aşık değildim. Bunu gözlerine baktığımda anlamıştım.Bir yıl öncesine kadar gözlerine baktığımda hissettiğim tüm o duygular yoktu. Sadece nefret vardı içimde ona karşı.
'' Efsun- ''
'' Sana siktir git dedim! ''
Öyle bir bağırmıştım ki Sek birkaç adım gerilemişti. Bir süre olduğu yerde yere bakarak bekledi. Dişlerini sıktığından emindim, kendini kontrol etmeye çalışıyordu.
'' Hiçbir şey bilmiyorsun, anlatacağım '' dedi uysal bir sesle. Onun aksine ben bağırmaya devam ediyordum.
'' Duymak istemiyorum! Senden nefret ediyorum siktir git hayatımdan! ''
Birden kolumdan tutup beni kendine çekmesiyle afalladım. Vücutlarımız neredeyse birleşmişti ve nefeslerimiz birbirine karışıyordu.
'' Seni özledim '' diye fısıldadı.
Bilmediği bir şey vardı ki beni artık bunlarla etkileyemezdi. Karşısında kör kütük aşık, her dediğini sorgulamadan yapan o saf kız yoktu artık.
'' Bırak beni '' diye tısladım.
Kafamı omzuna yasladı ve ellerini saçlarımda dolaştırmaya başladı. Kendimi geri çekmeye çalışsam da buna izin vermedi.
'' Döndüğümde ilk olarak buraya geldim fakat sen yoktun. Sonra birilerine sordum ve o puştun seni depoya kaldırdığını öğrendim. Kapıda ki gereksizi etkisiz hale getirdikten sonra içeri girdim. Üzerindeydi ve kalbine silah dayamıştı. Sen çıplaktın ve yüzünden kanlar süzülüyordu. Fakat beni asıl dehşete düşüren gözlerinde gördüğüm o ifadeydi. Yorulmuş, bıkmış, tükenmiş ve bunun yanında korkusuzca bakıyordun. Ölümden bile korkmayacak kadar acı çekmiştin. ''
Birkaç saniye duraksadı. Elleri hala saçımdaydı ve ben sanki tüm vücudum uyuşturulmuş gibi kımıldamadan onu dinliyordum. Anlatırken sesi öfke ve acı doluydu birde şefkat.
'' Sonra o orospu çocuğunu biraz hırpalayıp sana doğrulttuğu silahı ağzına sokup tetiğe bastım. Beyni dağılırken leşini yere fırlatıp seni kucağıma aldım. Bayılmış ve kanlar içerisinde olmasan onu işkence çektirerek yavaş yavaş öldürürdüm ama sana bir şey olur diye korktum. Eve tanıdık bir doktor çağırdım tedavi etti seni bende yaralarına pansuman yaptım. Birde eroin enjekte ettim vücuduna. Sonra da uyanana kadar seni izledim işte. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıkta Kalanlar
Teen FictionHer insan acı çekerdi fakat bazıları acı ile birlikte yaşardı. Acı onların her zerresini kaplamış ve onları karanlığa mahkum etmişti. Işıkların arasında sürülen parıltılı hayatların dışında kimse tarafından önemsenmeyen acıya ve karanlığa gömülmüş...